Bazen olur ya, bir şeyin yapılacağını biliriz ancak bir o vakit gelmez. Sorarken “Olacak mı?” yerine “Ne zaman olacak?” diye sorduğumuz birçok soru vardır. Ben de, bu tarz soruları pekçok defa soruyorum. Hemen hemen herkesin, aklını kurcalayan sorular bunlar.
Dünya tarihinde, her zaman devrimler olmuştur ve olacaktır. Bu kaçınılmaz bir gerçektir ki; zulüm eden, illa ki gücünü kaybedecektir. Zalimin, gücünü kaybetmesini bekleyen, bunun için aksiyona geçen birçok genç var. Gençlerin akıllarından, bu soru çıkmıyor: “Z kuşağı, ne zaman devrim yapacak?” Bizim kuşağın, devrim yapacağı belliydi. Dünya tarihinde daha 25’ine basmayan bir kuşak, 2 küresel ekonomik kriz, 2 küresel pandemi, iklim değişikliği ve daha birçok soruna şahit olmuş bir kuşağın, sessiz kalması imkânsız. Z kuşağının, devrim yapacağını biliyorduk. Ne zaman yapacağı sorusu ise, akıllarımızı kurcalıyordu. Cevabını, temmuz ayında aldık.
Bizim kuşağın, dünya tarihindeki ilk devrimi gelecekte olacak devrimler hakkında birçok ipucu veriyor. Bizim kuşak, birçok şeyi değiştiriyor. Devrimleri de değiştiriyor. Z kuşağının, ilk devrimi; Bangladeş Kontenjan Devrimi veya Temmuz Devrimi olarak çevrilebilir. Bazı kaynaklarda Z kuşağının teknolojik isimleri sevmesinden ötürü başka bir isim konulmuş. Benim en çok hoşuma giden isim, Bangladeş Devrimi 2.0 ancak bu isim yerine Bangladeş Kontenjan Devrimi ismini kullanacağım ki, devrimin amacı her ismi söylenince hatırlansın.
Bangladeş Kontenjan Devrimi, adından da anlayabileceğiniz üzere devlet dairelerindeki kontenjanlar yüzünden yapılan bir devrim. Z kuşağından birçok genç, iş bulamıyor. İş bulamamak, bütün bir kuşağın sorunu. Bangladeş gençleri, dünyadaki yaşıtları gibi iş bulamıyor. Bangladeş hükümeti, gençlerin sorunlarını dinlemek ve yeni iş imkânları sunmak yerine, devlet dairelerine asker kökenli elemanları sokmak istedi. Bangladeş gençleri işsiz kalırken, asker çocuklarının devlet dairelerinde çalışma oranları yüzde 30’a kadar yükseldi. Yani her 10 devlet çalışanından 3 tanesi, bir asker çocuğuydu. Durumların böyle olması, Bangladeşli gençleri birçok defa protesto ve çeşitli eylemler yapmaya sürükledi.
2013, 2018 ve bir devrim ile sonuçlanan 2024 yıllarında, kontenjan sisteminin kalkması için sayısız eylem yaptılar. Yapılan eylemlere, Bangladeş polisi insan haklarına uymayan şekilde müdahalelerde bulundu. Birçok genci, sadece düşüncelerini belirttikleri için öldürdüler. Sadece 2024 yılında, 800’den fazla direnişçi acımasızca katledildi. Bir o kadar, Bangladeşli suçsuz genç ise işkenceye uğradı ve gözaltına alındı.
Eli kanlı Bangladeş polislerinin, insanlık dışı yöntemleri Bangladeş Gençleri tarafından pek çok defa kınandı. Ancak, Bangladeş Gençleri dışında, polisleri kınayan başka kimse olmadı. Gençler, birçok defa olduğu gibi, sosyal hayatlarında olduğu gibi umursanmadı. Büyükleri, gençleri sadece bir gürültü olarak gördü.
Gençlerin gürültüsü, gökleri gürüldetti. Bir yumruk, sonrasında bir devrim oldu. 4 Ağustosta, binlerce direnişçi genç Bangladeş’in Dhaka vilayetindeki, Shahbag meydanında toplandı. Bu sefer eylem değil, devrim yapacaklardı. Bu meydanda, adaletsizliklere karşı direnen birçok Bangladeşli Genç, polis tarafından katledildi. Direnişçiler, orantısız güç uygulayan birkaç polisi infaz etti. Yarını, 5 Ağustos’ta devrim gerçekleşti. Direnişçiler, Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina Wazed’in yaşadığı evi işgal etti. Etrafına, adeta etten duvar ördüler. Girişleri kapattılar, slogan attılar, eve zarar verdiler ve daha birçok şey yaptılar. Bunlar olurken, Şeyh Hasina Wazed ve kardeşi evdeydiler. Direnişçilere karşı hiçbirşey yapamayan başbakan, kaçmaya karar verdi. Orduya ait bir helikopterle, direnişçilerden kaçıp Bharat’a (Hindistan) sığındı.
Bu devrimi, diğer kuşakların yaptığı devrimlerden ayıran birçok özellik var. Bizden önceki kuşaklarda, yapılan devrimlerin büyük bir çoğunluğu bir ideolojinin veya bir örgütün güdümünde yapıldı. Bangladeş Kontenjan Devrim’inin, herhangi bir siyasi görüşü bile yok. Bir örgütün veya bir partinin üstlendiği bir devrim de değil. Bu, bence çok hoş. Halkın istediklerini, direniş göstererek alabileceğini gösteriyor. Devrimi yapan, Anarşistler veya faşistler değil bu devrimi yapanlar; halk. Halkın tamamı, bu devrimi yapıyor çünkü halkın tamamı zulüm görüyor. Bangladeş halkı, bir bütün olarak işe giremiyor, polisten işkence görüyor, haksızlıklara maruz kalıyor. Bu adaletsizliklere karşı da, beraber direniyor.
Bu devrim, gelecekteki birçok devrime de ışık tutuyor. İdeolojisi olmayan devrimler, Z kuşağı için çok olası. Bizler, bizden önceki kuşakların aksine, siyasi görüşleri bir kenara bırakıp konuşabiliyoruz. Z kuşağından bir Marksist-Leninist genç, sağ liberal başka bir genç ile arkadaş olabilir, siyaset bile konuşabilir. Bu, bizim kuşağın bir avantajı. Zira bizden önceki kuşaklardan herhangi bir sağcı, herhangi bir solcuyu gördüğünde düşman gözüyle bakıyordu. Yeni dönemdeki direnişlerde, partisiz örgütlenmeleri daha çok göreceğiz gibi.
Ülkemizde de, birçok partisiz direniş oldu. Bunlardan en büyüğü, Gezi Direnişi. Gezi Direnişi, bilançosu solculara yüklense de, her siyasi görüşten insanın katıldığı bir direniş. Gezi fotoğraflarında, bozkurt işareti yapan birçok sağcı genci, zafer işareti yapan birçok solcu genç ile beraber, aynı şey için direnirken görebilirsiniz.
Halkın tek yumruk halinde yaptığı, halkın işine yarayacak devrimleri görmek hepimizi mutlu ediyor. Bu devrimi, Z kuşağının yapması, Z kuşağından bir genç olarak beni ekstra mutlu ediyor. Dünyanın bir diğer ucundaki akranlarımın direnişini tebrik etmek, gerçekten heyecan uyandırıcı. Bangladeşli Gençlerin, yaptığı direnişten en iyi sonucu alacaklarına inanıyorum. Bu devrim, umarım ki sömürü ve zulme karşı yapılan birçok devrime örnek olur.