DOLAR 32,4414 % 0.14
EURO 34,8327 % 0.05
GRAM ALTIN 2.396,84 % 0,00
ÇEYREK A. 3.918,83 % 0,00
BITCOIN 59.142,76 1.581
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 12°

“Demokrasi kentleşmeyle mümkün”

Son Güncelleme :

13 Mart 2019 - 13:52

Atatürkçü Düşünce Derneği Tekirdağ Şubesi tarafından “Türkiye Nereye Gidiyor?” isimli panel, gerçekleştirildi.

Panelde konuşan CHP Tekirdağ eski Milletvekillerinden Av. Güneş Gürseler, Atatürk’ün ölümünden sonra sanayi ve fiziki planlamanın, Anadolu’dan koparak ülkenin batısına toplandığını ve kentleşmenin doğru gerçekleşmediğini kaydetti.

Gürseler, “Şarap fabrikasını özelleştirdik. Şimdi bir yıkıntı halinde duruyor. Ve Tekirdağ’ın üzüm üreten çiftçisi, o fabrikada çalışan işçiler, hepsi işten atılmak üzere İstanbul, Çorlu, Çerkezköy’e dağıldılar. Gerçek demokrasinin oluşabilmesi için kentli olmak gerekiyor. Kentli olmak için kentleşme gerekiyor. Kentleşmek için de kent olmak gerekiyor.” Dedi.

Ülkenin batısına toplanan sanayi kuruluşlarının Anadolu’dan koptuğuna işaret eden Gürseler, “Türkiye maalesef Atatürk’ün ölümünden ülkede sanayi ve fiziki planlamasının, sanayinin, iş yerlerinin yani köylüye iş kuracak sanayi kuruluşlarının Anadolu’da yayılmasından vazgeçti ve her şey ülkenin batısına toplandı.” Diye konuştu.

“DEMOKRASİNİN OLUŞABİLMESİ İÇİN KENTLİ OLMAK GEREKİYOR”

Demokrasinin önündeki engellerden birinin doğru kentleşmemek olduğuna vurgu yapan Gürseler, “Atatürk’ün iktidarı ne kadar sürdü? 15 yıl. 15 yılda ülkenin 25 farklı yerinde 46 fabrika vardı. Yani Bitlis’ten Nazilli’ye, Zonguldak’tan Sivas’a… Ve bu fabrikaların hepsi; bizim şarap fabrikası da örnektir, bir merkezdi. Tiyatro salonuyla, lokantasıyla, birer merkezdi ve hedef o köylüyü işçi yapmaktı. Onun tarlasında işsiz kaldığında, toprağı bölündüğünde, nüfusunun artmasının, tarımın işsiz yaratmasının da köyden kente göçü sağlayacağını gördüğü için Anadolu’ya bunun yayılmasını sağlamıştır. Ama biz ne yaptık? Şarap fabrikasını özelleştirdik. Şimdi bir yıkıntı halinde duruyor. Ve Tekirdağ’ın üzüm üreten çiftçisi, o fabrikada çalışan işçiler, hepsi işten atılmak üzere İstanbul, Çorlu, Çerkezköy oralara dağıldılar. Türkiye’nin dengesi bozulmuş durumda. Neden bunları anlattım? Gerçek demokrasinin oluşabilmesi için kentli olmak gerekiyor. Kentli olmak için kentleşme gerekiyor. Kentleşmek için de kent olmak gerekiyor.” Değerlendirmesinde bulundu.

“KENTLİ OLMAYINCA DA KENTİN SORUNLARINA SAHİP ÇIKMIYOR”

İstanbul’a gelen insanların kendi kültürlerini yaşatma hedefinde oldukları için kentin gelişimine fayda sağlayamadıklarına değinen Gürseler, “İstanbul artık bir köy. Anadolu’nun her kasabasından insan var. Öyle bir şey yaşıyoruz ki: Büyükşehir’e gelen İstanbul’a gelen kendi kültürünü yaşatmak iddiasıyla geliyor. Yani ‘ben İstanbul’a geldim burası bir kent, ben bu kentin gelişmişliklerinden kültürümü harmanlayayım’ demek yok, herkes kendi gettosunu yaratıp, onun içine saklanmak istiyor. Her şehrin orada bir derneği var. Her şehir orada kendi gettosunu kuruyor. Kentli olmayınca da kentin sorunlarına sahip çıkmıyor. Kentli olmayınca kendine katkı da koymuyor. Demokrasimizin gelişmesine engel olan yaklaşımlarından biri bu.” İfadelerini aktardı.

“İŞÇİ SINIFININ SENDİKA ANLAYIŞININ GELİŞMEMESİDİR”

İşçi sınıfı anlayışının ülkemizde gelişmediğini ifade eden Gürseler, “Ergene’nin de ne halde olduğunu görüyoruz. Bu kadar sanayiyi kuruluşunun buralarda toplanması ve buralarda toplandığında orada çalışacak insanların kendi doğdukları yerde işsiz kalmaları içten bile değil. İkinci nedeni de bu da aslında birincisinin devamı: kentleşmemiş olmamız yanında işçi sınıfının sendika anlayışının gelişmemesidir. İşçilerimizin henüz köylü olması.” Dedi.

“SİYASİ PARTİLERİMİZE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”

“Demokrasimizi geliştiremedik çünkü kentleşmeyi sağlayamadık, Anadolu’ya sanayiyi yayamadığımız için ve kentli bir sınıfsal yapı oluşturamadığımız için.” Diyerek konuşmasını sürdüren Gürseler, konuşmasını şu şekilde noktaladı: “Bu zorluğu hep yaşıyoruz. Bazı ülkelerde demokrasi için dev bir mücadele olmuş ve kazanmışlar. Ama biz hala demokrasiye ulaşmak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Hepimiz daha heyecanlı çalışmalıyız. Siyasi partilerimize büyük görev düşüyor. Siyasi partilerimiz maalesef siyaset yapmayı sadece kendi iç siyasi bireysel kavgaları olarak anlıyorlar. Hâlbuki dışa açılıp Atatürk’ün çizdiği yolda demokrasimizi gerçek demokrasi, laikliğimizi gerçek laiklik haline getirmeliyiz.”

Habertrak/Özlem İnan