DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 63.698,75 3.035
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 13°

“EMEKÇİLERİN HAKKINI YEMEYİN”

Son Güncelleme :

16 Temmuz 2021 - 14:43

Tüm kamu emekçilerini doğrudan, ülkedeki diğer çalışanları ve emeklileri ise dolaylı olarak ilgilendiren 2022-2023 yıllarına ilişkin toplu sözleşme görüşmeleri 2 Ağustos 2021 tarihinde başlayacak.

Eğitim İş Tekirdağ Şube Başkanı Barış Özer, “Ülkenin ekonomisi daralıyor. İşsizlik, tarihinin en yüksek noktasına doğru soluksuz tırmanıyor. Kamu çalışanları ve emekliler, enflasyon artışının da altında zamlara mahkum edilmekte, verimlilik ve milli gelir artışından pay alamamaktadır. Toplu sözleşme görüşmelerinde emekçilerin hakkını yemeyin. ”diye konuştu.

“İŞSİZLİK TARİHİNİN EN YÜKSEK NOKTASINA DOĞRU TIRMANIYOR”

Eğitim İş Tekirdağ Şube Başkanı Barış Özer, işsizliğin tarihinin en yüksek noktasına doğru soluksuz tırmandığını belirterek, “Açlık ve yoksulluk altında ezilen 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emeklisi Sözde Toplu Sözleşme görüşmelerini artan sorunlarla karşılamaktadır. Türkiye, ekonomik kriz döneminden geçiyor. Enflasyon yükseliyor, paramız değer kaybediyor, vatandaşın satın alma gücü eriyor, ekmeği her geçen gün küçülüyor.  Ülkenin ekonomisi daralıyor. İşsizlik, tarihinin en yüksek noktasına doğru soluksuz tırmanıyor.” İfadelerini kaydetti.

“KAMU EMEKÇİLERİ MİLLİ GELİR ARTIŞINDAN PAY ALAMIYOR”

Özer, sözlerini şöyle noktaladı: “Türkiye’de son 19 yıla damgasını vuran ekonomik politikalar başta kamu emekçileri olmak üzere emekçilerin aleyhine olmuştur. AKP iktidarı döneminde, kamu çalışanları ve emekliler, enflasyon artışının da altında zamlara mahkum edilmekte, verimlilik ve milli gelir artışından pay alamamaktadır. Bu durum, ülkemizdeki gelir dağılımının daha da adaletsizleşmesine yol açmaktadır.”

“KAMU EMEKÇİLERİ YİNE YOK SAYILACAK”

Özer, hükümetin toplu sözleşme görüşmelerinde kamu emekçilerini yok saymaması gerektiğinin altını çizerek “Pandemiyle birlikte yaşam şartlarının daha da ağırlaştığı, işsizlik ve pahalılık koşullarının mutfakları kavurduğu ülkemizde, doğal gaza, elektriğe, benzine, gıda maddelerine, ulaşıma vs. fahiş oranlarda zam yapılırken, Türk Lirası Dolar ve Euro karşısında erirken, yurttaşların alım gücü günden güne azalırken AKP hükümeti görüşmelerde yine kendinden olmayan sendikaları ve kamu emekçilerini yok sayacaktır.” dedi.

“SORUNLAR HER GEÇEN GÜN ARTMAKTA VE ÇÖZÜMSÜZ BIRAKILMAKTADIR”

Kamu çalışanlarının toplu sözleşme sürecinde geçmiş yıllarda olduğu gibi tiyatro oynanmasını istemediklerini ifade eden Özer, “Danışıklı dövüş ile yüzde 3,5 gibi zamlarla geçen toplu sözleşmede her alanda sorunlar adeta sumen altı edilmiştir. Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmet kolu çalışanlarının sorunları da aynı şekilde her geçen gün artmakta ve çözümsüz bırakılmaktadır. İş kolumuzun ana çekirdeğini oluşturan yükseköğretimde çalışan akademik, idari, teknik ve yardımcı personelin yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda çalışan öğretmen, idari, teknik ve yardımcı personellerin sorunlarını geçmiş dönemlerde olduğu gibi yeniden ele alıyor ve taleplerimizi iletiyoruz. İşkolumuzdaki çalışanların sorunlarını biliyoruz ve en yüksek perdeden seslendirmeye de devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

“EN DÜŞÜK EK ÖDEME ALAN KADRO ÖĞRETMENLER OLDU”

Özer, 3600 ek göstergenin ise halen çözülemeyen sorunlardan biri olduğunu kaydetti ve sözlerini şöyle noktaladı: “2011 yılında eşit işe eşit ücret kapsamında yapılan düzenlemelerle gelinen noktada, ek ödeme oranı en düşük olan kadro, öğretmenler olmuştur ve 2000 TL civarında hak kaybı devam etmektedir. Yine ilk kez sendikamız tarafından gündeme getirilip siyasilerin gündemine giren hatta 2018 yılında seçim meydanında Cumhurbaşkanı tarafından ‘verdik’ denilen 3600 Ek gösterge halen çözülmeyen sorun olarak durmaktadır. Eğitim-İş olarak açıkladığımız sorunların yanı sıra eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunda gerek ekonomik gerekse özlük haklarında yaşanan sorunlara çözüm olmayan toplu sözleşme; senaryosunu iktidarın yazdığı, yönetmenliğini iktidarın yaptığı, masadakilerin ise acemice sahnelediği tiyatrodan öteye gitmeyecektir. Eğitim-İş, bu orta oyununda figüran olmak yerine, emekçilerin sendika özgürlüğü, grev ve toplu sözleşme hakkı, mali ve sosyal hakları için verdiği mücadelesini tüm baskılara rağmen sürdürecektir.”

Habertrak/Özlem İnan