DOLAR 32,3686 % -0.37
EURO 34,8082 % -0.1
GRAM ALTIN 2.396,29 % -1,09
ÇEYREK A. 3.917,93 % -1,09
BITCOIN 59.021,67 3.09
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 16°

Ergene ölümcül hastalıkları tetikliyor

Son Güncelleme :

06 Ağustos 2021 - 14:16

Çevre sorunları üzerine akademik çalışmalar yürüten bilim insanı Dr. Emrah Akyüz, Ergene Nehri’nde yaşanan su kirliliğinin temiz su kaynaklarını tehdit ettiğine dikkat çekti.  

Ergene Nehri’nde yaşanan su kirliliğinin ölümcül boyutta olduğuna işaret eden Dr. Emrah Akyüz, su kaynaklarının korunamaması durumunda Trakya Bölgesi’nin su kıtlığı sorunu ile karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. Temiz çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğuna vurgu yapan Akyüz, Ergene Nehri’nde yaşanan kirliliğin anayasal bir suç olduğunu söyledi.

“ERGENE NEHRİ TRAKYANIN EN ÖNEMLİ SU KAYNAKLARINDAN BİR TANESİ”

Çevre sorunları üzerine akademik çalışmalar yürüten bilim insanı Dr. Emrah Akyüz, Ergene Nehri’nin, Trakya Bölgesi’ndeki az sayıdaki tatlı su kaynaklarından bir tanesi olduğunu ifade ederek, “Herkesin bildiği gibi Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkedir. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin zengin su kaynaklarına sahip olduğu düşünülmektedir. Bu bilgi kesinlikle yanlıştır. Çünkü deniz suyu tuzlu olduğu için insan ihtiyaçları için kullanılamaz. Bu nedenle bir ülkenin su kaynakları potansiyeli tatlı su rezervleri ile ölçülür. Tatlı su kaynakları açısından baktığımızda Türkiye’nin yeterli kaynaklara sahip olmadığı söylemek mümkündür. Ayrıca, son dönemlerde sera gazlarının salınımının artması ile birlikte etkileri giderek artan küresel ısınmadan dolayı su kaynakları azalmaktadır. Bu nedenle, Türkiye su sorunu ile karşı karşıyadır. Önümüzdeki yıllarda su sorunu yaşayacak bölgelerden bir tanesi Trakya’dır. Ergene Nehri, Trakya Bölgesi’nin az sayıda bulunan tatlı su kaynaklarından bir tanesidir. Bundan dolayı Ergene Nehri’nin korunması ve geliştirilmesi bölge halkı için hayati öneme sahiptir.” şeklinde konuştu.

KİRLİLİĞİN ANA NEDENİ SANAYİ TESİSLERİNİN ATIKLARI”

Ergene Nehri’nde yaşanan su kirliliğinin ana sebeplerinin başında ise sanayi tesislerinin atıklarının geldiğini vurgulayan Dr. Akyüz, “Ergene Nehir’inde yaşanan kirliliğin birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlisi sanayi tesislerinin neden olduğu atıklardır. Trakya Bölgesi deri, kozmetik, tekstil ve plastik fabrikalarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu fabrikaların atıkları ve atık suları, yaklaşık olarak 1980 yılından bu yana yasa dışı bir şekilde Ergene Nehri’ne bırakılmaktadır.  Fabrika atıkları, kirletici kimyasal maddeler taşımaktadır. Bu nedenle fabrika atıklarının ve atık sularının su kaynaklarına bırakılması, suyun doğal yapısını bozarak kirliliğe neden olmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

“TARIMSAL İLAÇLAR SU KİRLİLİĞİNİ TETİKLİYOR”

Sanayi tesislerinin atıklarının yanı sıra tarımsal ilaçların da Ergene Nehri’nde kirliliğe sebebiyet verdiğini söyleyen Dr. Akyüz, “Ergene Nehri’nde yaşanan kirliliğin ikinci en önemli sebebi ise tarımda kullanılan suni gübre ve ilaçlardır. Trakya Bölgesi tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak yapıldığı bir bölgedir. Çünkü tarım açısından Türkiye’nin en zengin topraklarına sahiptir. Türkiye’de artan nüfusun besin ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılayabilmek ve daha fazla ürün elde edebilmek için tarımsal faaliyetlerde kimyasal gübre ve ilaçlar kullanılmaktadır. Tarımda kullanılan kimyasal maddelerin su kaynaklarına temas etmesi Ergene Nehri’nde su kirliliğini tetiklemektedir. Bu nedenle tarımsal faaliyetlerin geleneksel yöntemlerle yapılması gerekmektedir.” diye konuştu.

“SU KİRLİLİĞİ TRAKYA BÖLGESİ’NDE KANSERİ TETİKLİYOR”

Dr. Akyüz, Ergene Nehri’ndeki kirliliğin en kötü sonuçlarından birinin ise ölümcül hastalıkları tetiklemek olduğunun altını çizdi ve “Ergene Nehri’nde ortaya çıkan su kirliliği, ölümcül hastalıları tetiklemektedir. Su kirliliğinin canlı yaşamı için önemli sağlık sorunları doğurduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Nitekim bu alanda yapılmış bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, su kirliliği ishal, kolera, dizanteri, tifo ve çocuk felci gibi hastalıkları tetiklemektedir. Ergene Nehri’ndeki su kirliliğinin neden olduğu en önemli hastalık kanserdir. Kanserin en önemli nedeni hava kirliliğidir. Fakat son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar su kirliliğinin de kanseri tetiklediğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle Ergene Nehri’ne yaşanan su kirliliğinden dolayı Trakya Bölgesi’nde yaşayanlar kanser hastalığı riski ile karşı karşıyadır. Nitekim son yıllarda Ergene Nehri’nin çevresinde yaşayan hanelerde kanser vakalarında ciddi artışlar meydana gelmesi tesadüfî değildir.” sözlerini dile getirdi.

“KİRLİLİĞİN ÖNLENMESİ EN ÖNEMLİ GÖREV HÜKÜMETE DÜŞÜYOR”

Hükümetin, kirliliğin önlenmesi adına tedbirler almasının ise şart olduğunu kaydeden Dr. Akyüz, “Temiz çevrede yaşamak temel bir insan hakkıdır. Bu hak Türkiye’de yasal güvenceye alınmıştır. 1982 Anayasası’nın 56. maddesine göre ‘herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.’ Bu nedenle, Ergene Nehir’inde yaşanan kirlilik, bu su kaynağının etrafında yaşayan insanların 1982 Anayasası ile güvence altına alınan ‘temiz çevre hakkının’ ihlal edilmesi, yani anayasal suç işlenmesi manasına gelmektedir. Bireylerin anayasal haklarını koruma görevi devlete aittir. Bundan dolayı kirliliğin önlenmesi ve temiz çevrenin sağlanması için kirliliğe neden olanların devlet tarafından tespit edilmesi ve hukuk önünde hesap vermesi gerekmektedir.” dedi.

ÇEVRE MAHKEMELERİ KURULMALI”

“Devlete düşen en önemli görevlerden bir tanesi çevre mahkemeleri kurmasıdır.” değerlendirmesinde bulunan Dr. Akyüz, “Türkiye’de çevre fiziksel ve biyolojik unsurlarının korunması için hukuk alanında atılması gereken en önemli adımlardan bir tanesi çevre mahkemelerinin kurulmasıdır. Çevre sorunları teknik bir konudur. Çevre sorunları hakkında sağlıklı bir karar verilebilmesi için bu alanda teknik bilgiye sahip yargı kurumlarına, yani çevre mahkemelerine ihtiyaç vardır. Modern demokrasilerde çevre mahkemeleri giderek yaygınlaşmaktadır. Çevre sorunlarının önlenmesi ve Ergene Nehri gibi önemli su havzalarının korunabilmesi için, Türkiye’nin de hukuk alanında bir adım atması, yani çevre hukuku alanında ihtisaslaşmış çevre mahkemelerinin kurulması gerekmektedir.” açıklamasında bulundu.

“ERGENE NEHRİ O BÖLGEDE YAŞAYAN HERKESİN ORTAK DEĞERİDİR”

Dr. Emrah Akyüz, Ergene Nehri konusunda halka da bazı görevler düştüğünü belirterek sözlerini şöyle noktaladı:  “Daha önce de belirtildiği gibi Ergene Nehri tüm Trakya Bölgesi’nin önemli su havzalarından bir tanesidir. Ergene Nehri o bölgede yaşayan herkesin ortak değeridir. Bölge halkının Ergene Nehri’nde kirliliğe neden olan eylemlerden kaçınması gerekmektedir. O bölgede yaşayanların evsel atıkları su kaynaklarına bırakması sonlandırılmalıdır. Ayrıca, tarımsal faaliyetlerle uğraşan bölge insanlarının tarımda kullanılan suni gübre ve ilaçların kullanılmasını sonlandırması ivedi olarak atılması gereken adımlardan bir tanesidir.”

Habertrak/Özlem İnan