DOLAR 32,2624 % 0.06
EURO 34,7750 % -0.01
GRAM ALTIN 2.401,19 % -0,34
ÇEYREK A. 3.925,94 % -0,34
BITCOIN 63.682,83 0.306
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

Meslek odaları ve derneklerden tepki

Son Güncelleme :

30 Nisan 2019 - 13:49

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ İl Temsilcisi Dr. Cemal Polat, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, “Milli Tarım Projesi”nin, tarımda yaşanan sorunlara çözüm getirmeyeceğini ve bu yeni girişimin çok daha önemli sorunlara yol açmasından kaygı duyduklarını ifade etti.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, Tarım Orman-İş, Tarım Orkam-Sen, Tüketici Hakları Derneği, Türkiye Ziraatçılar Derneği ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası adına basın açıklamasında bulunan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ İl Temsilcisi Dr. Cemal Polat, “tarımda yıllardır yapılanların başarısızlığını itiraf edercesine ortaya konan bu projede, üretim geri planda bırakılmıştır” dedi.

“ÇOK BÜYÜK TARTIŞMALARA YOL AÇACAĞINI GÖSTERİYOR”

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ İl Temsilcisi Dr. Cemal Polat, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı kurulmasının hemen ardından yeni bir yapılanmaya giderek yeni bir projenin kamuoyuna açıklandığını kaydederek, “Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı birleştirilerek Tarım ve Orman Bakanlığı kurulmuştu. Tarım ve Orman Bakanlığı birleşmenin sancılarını gideremeden, yapılanmanın ilk sonuçları henüz görülmeden yeni bir yapılanma girişimi gündeme gelmiştir. Tarımda ‘Milli Birlik Projesi’ adıyla gündeme gelen yeni yapılanmaya ilişkin olarak kamuoyuna yansıyan bilgiler son derece kısıtlı olmakla birlikte, bu kısıtlı bilgiler dahi yeni yapılanma girişiminin Bakanlığın kendisinde olduğu kadar, ülkemizin kamu örgütlenmesinde de çok büyük tartışmalara yol açacağını gösteriyor.” Şeklinde konuştu.

“TARIMIMIZA NELER GETİRİR, TARIMIMIZDAN NELER GÖTÜRÜR?”

Proje kapsamında dışsatıma yönelik aşamaların yerli ve yabancı özel sektör ağırlıklı olarak gerçekleştirileceğinin öngörüldüğüne dikkat çeken Polat, “Tarım ve Orman Bakanlığı tarımsal üretimde her geçen gün artan sorunlara çözüm bulamazken, daha önce kamuoyuna iddialı bir şekilde açıklanan Milli Tarım Projesi’nin şimdilerde adı bile hatırlanmazken, tarımda yaşanan sorunların hiç birine çözüm getirmeyecek bu yeni girişimin çok daha önemli sorunlara yol açmasından kaygı duyuyoruz. Ülkemizin son yıllarda tarım alanında yaşadığı temel sorun üretimle ilgili iken,  tarımda yıllardır yapılanların başarısızlığını itiraf edercesine ortaya koyan bu projede üretim geri planda bırakılmıştır. Sürecin ürün pazarlaması ile işlenmesine, yanı sıra dışsatımına yönelik aşamalarının yerli ve yabancı özel sektör ağırlıklı olarak yapılandırılması öngörülmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı, özellikle de taşra örgütlenmesi özel sektörün belirleyici olacağı bir holding yapısının destekçisi konumuna getirilmektedir.” İfadelerini aktardı.

“YALIN SİSTEM NE ANLAMA GELİYOR?”

Bakanlığın karar merci olmaktan çıkarılıp, işlevsiz bir yapıya indirgeneceğini belirten Polat, “Tarımda Milli Birlik Projesi’nin temelini ‘Yalın Sistem’ adı verilmiş piramit şeklinde bir yapı oluşturmaktadır. Dört katmanlı olarak tasarlanan piramidin en alt katmanında ‘çiftçiler’, ‘ormancılar’, ‘balıkçılar’ şeklinde sıralanan üreticiler, üzerindeki katmanda Milli Birlik Kooperatifi, üçüncü katmanında ise Semerat Holding, piramidin tepesinde ise Dünya Markası yer almaktadır.

Yeni sistemde Bakanlığın merkezinde yer alan Genel Müdürlükler birleştirilerek Daire Başkanlığı haline gelirken, üreticilerin bir üst örgütlenmesi olarak sunulan Milli Birlik Kooperatifinin (MBK); Bakanlık taşra teşkilatı ile ‘Tarım Kredi Kooperatifinin konsolide edilerek’ on iki bölge müdürlüğünden ve bölge müdürlüklerinin de bölümlerden oluşması öngörülmektedir. Bakanlığın il müdürlüğü düzeyindeki örgütlenmesi şube müdürlüğü düzeyine indirgenirken, ilçe müdürlüğü örgütlenmesine ilişkin bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu yapılanma ile Bakanlık taşra teşkilatı ortadan kaldırılarak tasfiye edilmekte, Bakanlık karar merci olmaktan çıkarılıp temsili işlevsiz bir yapıya indirgenmektedir.” Diye konuştu.

“Ürün tedarikçisi olarak rol verilen MBK’nın %35, KİT’lerin %15, özel sektörün ise %50 pay ile ortak olduğu Semerat holdingin, ürün ticareti ve pazarlaması görevini üstlenmesi planlanmaktadır.” Şeklinde konuşan Polat, şu ifadeleri kaydetti: ‘Milli’ iddiasıyla yola çıkılmasına karşın, Semerat holdingin hakim ortağı olan özel sektör şirketleri içerisinde yer verilen Unilever gibi küresel bir şirket ve sayılan diğer şirketlerin ortaklık yapıları,  üreticilerin, tüketicilerin, meslek kuruluşlarının ve kamunun hiçbir şekilde söz sahibi olamayacağı, neoliberal politikalara göre belirlenecek bir ‘milli tarımı (!)’açıkça göstermektedir. Yapının içerisine dahil edilecek KİT’ler ise tümüyle yerli ve ulusötesi sermaye gruplarının egemenliğine açılacaktır.”

“TARIMSAL İTHALAT ARTARAK DEVAM EDECEK”

“2023 yılına kadar 100 Milyar Dolarlık tarımsal hasıla elde edilmesi hedeflenen projenin uzun vadeli hedefleri arasında yer alan ‘Arz açığı olan kategorilerde yurt dışından Yalın Sistemle ürün temin edilecek’ hedefi, ülkemizde arz açığını kapatmaya yönelik önlemlerin alınmayacağını, aksine dışalımın kurumsallaşacağını göstermektedir.” Diyerek konuşan Polat, “Uzun vadeli hedeflerden bir diğeri olan ‘2030’da genel bütçeden pay almayan bir bakanlık yapısı sağlanacaktır’ hedefi ise, özelleştirme yoluyla dünyada bir ilk olarak kamunun tümüyle tarım sektöründen çekilmesini öngörmektedir.” Değerlendirmesinde bulundu.

“PROJE ‘YAPTIK, OLDU’ MANTIĞIYLA HAZIRLANMIŞTIR”

Polat, tarımda Milli Birlik Projesi’nin halkın yararına olmayacağını ifade ederek, “Tarım sektörünün kamusal örgütlenmesini genelleştirerek küçülten, taşra örgütlenmesini ortadan kaldırıp merkezde işlevsiz hale getirerek etkisizleştiren, kurumsal uzmanlaşmaya, konu bazlı çalışmaya imkân vermeyen bu tür bir yapının ülkemizin ve halkımızın yararına olmayacağı açıktır. Tarımsal üretime ve kırsal alana ilişkin sorunların çözümü yerine, kamunun tarım alanındaki düzenleyici, destekleyici ve denetleyici işlevleri kaldırılmaktadır. Kamu gücü ile kamu yararı ilkesi doğrultusunda yapılan bu görevler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini korumak amacıyla kurulan kooperatiflere devredilemez. Tarımda Milli Birlik Projesi, daha önce örneklerini gördüğümüz birçok çalışmada olduğu gibi, konuyla ilgili tarafların ve bilimsel çevrelerin görüşleri alınmadan, kamuoyunda tartışılmadan ‘yaptık, oldu’ mantığıyla hazırlanmıştır. Kullanılan terminolojiden projenin Bakanlık dışında, konunun temel bilgilerinden yoksun bir danışmanlık şirketine hazırlatıldığı açıkça görülmektedir.” Açıklamasında bulundu.

“TARIMSAL KAMU YÖNETİMİ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR”

Tarımsal kamu yönetiminin ülke gereksinimlerine uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğinin altını çizen Polat, “Ülkemizin önceliği bu tür ayağı yere basmayan, yalnızca büyük sermayenin çıkarlarını ön plana alan projeler değil; tarımsal kaynakları, üreticiyi, tüketiciyi ve kırsal kalkınmayı öncelikleyen bir tarım politikası olmalıdır. Bakandan Bakana, ortaya çıkan her soruna göre değişen, üreticilerin hiçbir şekilde geleceğe dönük planlamalarını yapamadığı bir tarım politikası ile sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değildir. Tarımsal kamu yönetimi ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmeli, sulama, arazi toplulaştırması gibi tarımsal altyapı hizmetleri ivedilikle bitirilmelidir. Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, hızla el değiştirmesi ve köylünün mahalleli yapılıp üretim süreçlerinden koparılarak şehir merkezlerine göçmesi ya da kendi toprağında işçi haline getirilmesi önlenmelidir. Bu amaçla üreticilerin piyasaya karşı menfaatlerini korumak amacıyla kooperatifler şeklinde örgütlenmesinin özendirilmesi, etkin ve verimli çalışmalarının önündeki engellerin kaldırması, güçlenmelerinin sağlaması önemli ve gereklidir. Ama bunun yolu tüm üreticileri tek bir kooperatif çatısı altında örgütleyerek, onları kâr güdüsü ile hareket eden yerli ve ulusötesi sermaye gruplarının belirleyicisi olduğu bir holdingin insafına terk etmek olmamalıdır. Tarımsal üretimimizin artırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kırsal alanın sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması zorunludur.  Bunlar bilinmeyen sorunlar değildir. Ancak bu sorunların çözümüne odaklanılması yerine, bir öncekinin sonucu alınmadan, bir yenisinin uygulamaya konulduğu, tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyasyonunu düşüren, kurumsal yıkıma yolaçan yeni yapılanma denemelerinden artık vazgeçilmelidir.” İfadelerini kullandı.

“TARIMSAL ÜRÜN VE GIDADA DIŞA BAĞIMLILIĞI PEKİŞTİRECEKTİR”

Projenin neden olacağı sorunlarla ilgili uyarılarda bulunan Polat, “Tarımda Milli Birlik Projesi; Tarım sektörünün içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak; Anayasal ve yasal birçok yeni soruna neden olacak; Tarım örgütlenmesini kamusal olmaktan çıkarıp, tümüyle yerli ve yabancı sermayenin destekçiliğine indirgeyecek; Tarımsal üretimimizde gıda güvencesini ve güvenliğini sağlayamayacak, Yalnızca kârlılık amacını öne çıkaracak; Ülkemizde tarımsal üretiminin temeli olan küçük üreticilerin tasfiyesine neden olacak; İthalatçı politikalar kurumsallaştırarak tarımsal ürün ve gıdada dışa bağımlılığı pekiştirecektir!” diye konuştu.

“ÜLKE GEREKSİNİMLERİNE UYGUN PROJELER TASARLANMALI”

“Bu nedenlerle; Tarımda Milli Birlik Projesi adıyla uygulanmak istenen bu projeden vazgeçilmelidir.” Değerlendirmesinde bulunan Polat, şu maddelerin öncelik verildiği projelerin hayata geçirilmesini önerdi: “Tarımsal kaynaklarımızın korunmasını sağlayacak, Üreticilerimizin çıkarlarını gözetecek, Halkımızın gıda güvenliğinden hiçbir nedenle ödün vermeyecek; İthalata dayalı politikalardan vazgeçerek, ülkemizin gıdada kendine yeterliliğini sağlayacak; Tarımsal üretimin her alanında çok boyutlu demokratik planlamayı ilke edinecek; Ülkemizin ekolojisiyle, toplumsal ve kültürel yapısıyla uyumlu teknik ve teknolojiler geliştirilip ve yaygın olarak kullanılmasını sağlayabilecek, Demokratik bir kamusal tarımsal örgütlenme, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliğiyle ülke gereksinimlerine uygun şekilde tasarlanarak yaşama geçirilmelidir.”

Habertrak/Özlem İnan