DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 63.325,98 0.261
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

“Sosyal medya araç olmaktan çıktı”

Son Güncelleme :

12 Aralık 2019 - 13:20

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

Sosyal medyayı Tekirdağ’ı ve Trakya’yı tanıtmak için kullanan Tekirdağlı yazar Haluk Ecevit, sosyal medyanın gençler için araç olmaktan çıkıp amaç haline geldiğine dikkat çekti.

Yaşam akışlarını en ince ayrıntılarına kadar paylaşan gençlerin, yaşamı kaçırdıklarını ve 10 yıl sonra sosyal medya hesaplarına baktıkları zaman hiç yaşanmamış bir geçmiş göreceklerini kaydeden Ecevit, “Gençlerde şunu görüyorum; anıları yok. Sadece fotoğraflardan ibaret olan bir yaşam… Yaşanmışlıklarını biriktiremiyorlar. Mesela bir yerden görüyor, Tekirdağ Uçmakdere ilgisini çekiyor. Aslında doğaya, denize ilgisi yoksa orayı görmesine de gerek yok. Ama araç olan sosyal medya amaç haline geliyor, gidip orada fotoğraf çektiriyor ve yayınlıyor.” Değerlendirmesinde bulundu.

“YAŞAMI, ÇEVREMİ SORGULAYAN MERAKLI BİRİYDİM”

“1983 Çorlu doğumluyum. Köyde doğup büyüdüm. Köyümüzün ismi Yanıkağıl. Önceleri Saray’a bağlıymış. Daha sonra Çorlu’ya, oradan Çerkezköy’e bağlanmış şimdi ise Kapaklı Belediyesi’ne bağlı. Orada doğdum büyüdüm.” Diyerek konuşmasına başlayan Haluk Ecevit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben hep çocukluğumdan beri çevremi, ailemi, hayatı, çevremi sorgulayan meraklı biriydim. Bir çocuğa göre çok farklı sorularım vardı. Çevreme sorduğum sorulardan da bu kendini belli ediyordu. Daha sonra bu merak bir tutkuya dönüştü. İşin daha çok derinine inmeye çalıştım. Daha sonra sosyal medyanın da hayatımıza girmesiyle beraber,  2008 yılında kendi hesabımı açmamla tamamen tanışmış oldum.”

“BANA EDEBİYATIN KAPISINI AÇAN BU ANLATICILIK OLDU”

İnsanların sosyal medyayı; reklam, çöpçatanlık, partner arama, birini gizli gizli takip etme gibi amaçlar için kullanırken kendisinin yaptığı ilk şeyin ise; önce ailesinin daha sonra da yakın çevresinin fotoğraflarını biriktirmeye başlamak olduğunu belirten Ecevit, “Daha sonra köy adına bir grup kurdum. Fotoğraflar orada birikmeye başladı. 11 sene olmuş bu grup kurulalı. Şimdi orada 1500 tane fotoğraf var. Daha sonra o fotoğraflarda ki insanların hayat hikâyelerine de eğilmeye başladım. Bu tarafa geçince bambaşka bir kapı açıldı benim hayatımda. Oradaki insan hikâyelerini kendi hayatımla birleştirince bambaşka metinler ortaya çıkmaya başladı. Sonra bu metinleri yazarak biriktirmeye başladım. Aslında şu aşamada hesaba katmamız gereken edebiyatla ilgisi olmayan bir insanın elinde olsaydı bu metinler, normal yazılı olarak kalırdı. Sanatçı bir aileden geliyorum. Bizim ailede güzel sanatlara karşı bir yetenek var. Dedem çok güzel Türk Sanat Müziği söylerdi. Amcam köyün ilk müzik grubu orkestrasının kurucularından. Babam çok güzel oynuyordu. Oynamaya başladığı zaman köyün delikanlıları yere oturup sadece onu izlerlerdi. Sülalemizden gelen yaptığı işin en iyisini yapma geleneği var. Benim gerçek yeteneğim, belki de anlatıcılık. Bana edebiyatın kapısını açan bu anlatıcılık oldu. Dinlediğim ya da başımdan geçen bir hikâyeyi gayet güzel anlatabiliyorum.” Şeklinde konuştu.

“KİTAPLARIMDA TRAKYA VE KÖY YAŞAMI ÖN PLANDA”

Anlatıcılık yeteneğinin evrilerek yazarlığa dönüştüğünü dile getiren Ecevit, “Sonra yazabildiğimi de fark ettim. Bağlayacak olursak bu hayat hikâyelerini kendi hayat hikâyemle birleştirerek, metinler haline getirdim ve yavaş yavaş insanlara sunmaya başladım. Yine face book aracılığı ile oldu bu. Daha sonra bunların ilgi gördüğünü görünce, çok fazla cesaret edemediğim insanlar beni ‘niye bunlar bir kitapta toplanmıyor?’ konusunda ikna ettiler. 2015 yılında da bu macera başlamış oldu. 2015 yılından da bu zamana kadar devam etti. Yalnız yaklaşık 4 yıldır ben bu işle meşgulüm. İki tane yayımlanmış Trakya hikâyeleri kitabım var. İki tane de çocuk hikâyeleri kitabım var. Çocuk hikâyelerinde de yine Trakya ve köy yaşamı ön planda. Dinlediğim hayat hikâyelerini çocukların düzeyine indirgeyebilir miyim? diye düşündüm. İlk çocuk kitabı da 2018 yılında böyle var oldu.” Diye konuştu.

“TRAKYA İNSANININ TEMSİL SORUNU VAR”

“Diğer bölgelerde Trakya insanı çok farklı algılanıyor. Roman kültürüyle Trakya da yaşayan roman kültürü ile balkanlardan göçen Öztürk Trakyalıların kültür birliği var evet, fakat karıştırılmaması ve bunun doğru algılanması gerekiyor.” Şeklinde konuşan Ecevit, “Her yerde söylüyorum: ‘Hap koydum hap koydum İçine de hap koydum’ bir roman havası ismi gibi bir Trakya türküsü değildir. Trakya’nın kendine özgü türküleri vardır. Evreşe yolları, Arda Boyları gibi. Trakya’nın öz kültürü budur. Roman kardeşlerimizle evet bir arada yaşıyoruz. Onların kendilerine özgü müzik anlayışları var. Kesinlikle Trakya romanlardan ibaret değil. Diğer bölgelerde bizi yanlış tanıyan insanlara kızmıyorum. Trakya insanının temsil sorunu var. Trakya insanı temsil edilmiyor. Trakya insanının bir an önce tarihini, geleneğini, kültürünü bilip bir an önce bunları yaşamaya başlaması lazım ki öz benliğinden uzaklaşmasın. Siz eğer kendinizi temsil etmezseniz, sizi Ata Demirer gibi insanlar çıkıp abartıp farklı bir biçimde farklı toplumlara farklı lanse edebilir. Sosyal medya aracılığı ile bunu kullanarak ben çok farklı insanlar tanıdım. Tufan Baş isminde bir hocamız var. Ciddi tarihi içeren bir fotoğraf albümü var. Bu tür insanları bir araya topladığınız zaman çok güzel şeyler ortaya çıkıyor. Ve bu albümleri insanlarla paylaşıyorlar. Bu tip paylaşımlar attıkça insanlar birbirini tanıdıkça diğer insanlara kendimizi temsil etmemiz, kendimizi tanıtmamız daha kolay hale gelebilir.” İfadelerini kaydetti.

“GENÇLERDE ŞUNU GÖRÜYORUM: ANILARI YOK”

Ecevit, gençlerin sosyal medyayı araç olarak kullanmaktan çıkıp amaç olarak kullanmaya başladığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle noktaladı: “Gençlere gelirsek. İstatistik tuttuğumda bakıyorum paylaşımlarımı maalesef otuz yaş üstü insanların beğendiğini takip ettiğini söyleyebilirim. Çünkü 30 yaş altı insanların arayışları konuşmamın başında da bahsettiğim gibi, çok farklı konulara yönelik. Onlar daha çok çöpçatanlık anlamında sosyal medyayı kullanmaya çalışıyorlar. Yerel tarih, yerel kültür dışında bilgisayar oyunları gibi konularda kullanım sağlıyorlar. Ya da onlar kendilerini daha yeni keşfettikleri için, kendilerini dışarıya daha farklı gösterme telaşındalar. Hayatlarını en ince ayrıntılarına kadar paylaşıyorlar. Hayatı kaçırıyorlar ve 10 yıl sonra sosyal medya hesaplarına baktıkları zaman hiç yaşanmamış bir hayatı görecekler. Sadece fotoğraflardan ibaret olan bir hayat. Gençlerde şunu görüyorum: anıları yok. Benim 20 yaşımda anlatacağım bir sürü anım vardı. Yaşanmışlıklar biriktiremiyorlar.  Mesela bir yerden görüyor Tekirdağ Uçmakdere ilgisini çekiyor. Aslında doğaya denize ilgisi yoksa orayı görmesine de gerek yok. Ama araç olan sosyal medya amaç haline geliyor, gidip orada fotoğraf çektiriyor ve yayınlıyor. Neden? İnsanlar görünce ‘o abi işte sen oraya mı gittin?’, ‘hayat sana güzel’ cümlesini duymak için.”

Habertrak/Ayşe Keşkek