DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 63.720,22 1.863
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

“TARIMSAL ÜRETİM DÜŞÜYOR”

Son Güncelleme :

15 Ekim 2020 - 11:59

TMMOB İl Temsilcisi Dr. Cemal Polat, gıda enflasyonu kavramıyla bir algı yönetimi yaratılmaya çalışıldığına dikkat çekti ve bunun sonucunda üreten çiftçinin para kazanamadığını, tüketicilerin ise market fiyatlarıyla pahalı gıda tüketmek zorunda kaldığını söyledi. Polat ayrıca bu dönemde tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının ve kırsal alan nüfusunun da sürekli düştüğüne dikkat çekti.

“GİRDİ FİYATLARI DÖVİZ KURU İLE BİRLİKTE DAHA DA PAHALILAŞTI”

“Ülkemiz açısından yakın gelecekte yaşanacak en önemli sorun alanlarında biri, şu an yaşanan ekonomik krizin tarım ve gıda üretimine yapacağı olumsuz etkiler olacaktır.” Diyerek konuşmasına başlayan TMMOB İl Temsilcisi Dr. Cemal Polat, “Ülkemizin tarımsal üretiminde yaşanan yapısal sorunlara kalıcı çözümler bulunmadan, Covid 19 salgınıyla beraber bunlara her geçen gün yenilerinin eklenmesi, sorunları dışalımcı politikalarla çözmeye yönelik kolaycı yaklaşımların hız kesmeden devam etmesi, gübre, mazot, tohum, zirai ilaç ve yem gibi dışarıya bağımlı temel girdi fiyatlarının artan döviz fiyatlarıyla daha da pahalılaşması, çiftçinin öz sermaye sorununu çözmeden yüksek faizli ve kısa vadeli kredi uygulamalarına devam edilmesi, uzun vadeli yeterli destekler yerine kısa vadeli ve geç ödenen yetersiz destekler nedeniyle çiftçimizin önünü görememesi gibi haklı gerekçelerle ile kâr elde edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vazgeçmesi ve üretim alanını terk etmesi, örgütlü mücadelenin yaygınlaşmaması nedeniyle üretenlerin çok uluslu şirketler ve büyük market zincirleri ile yapılan güvencesiz ‘sözleşmeli üretim’ modeliyle sömürülmesi ülkemizin yaşanan gerçekleridir.” İfadelerini kaydetti.

“ÇİFTÇİ PARA KAZANAMAMAKTA, TÜKETİCİLER İSE PAHALI GIDA TÜKETMEKTEDİR”

En büyük payın ise aracılara gittiğinin altını çizen Polat, “Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketler, market zincirleri ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Gıda enflasyonu kavramıyla yaratılan algı yönetimi sürecinde tarımsal girdi fiyatları enflasyonun üstünde, tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı enflasyonun altında, marketteki fiyatı ise enflasyonun üstünde kalmakta, üreten çiftçi para kazanamamakta, tüketiciler ise pahalı gıda tüketmektedir. Bu durum, ülkemizi önümüzdeki süreçte ciddi anlamda gıda güvencesi ve gıda tedariki sorunuyla karşı karşıya getirecektir.” Dedi.

“GIDA SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARININ DA GÜVENCE ALTINA ALINMASI GEREKİR”

Gıda sektörü çalışanlarının sağlığının güvencesinin sağlanması gerektiğini belirten Polat, “Başta özveri ile görev yapan sağlık sektörü ve diğer acil hizmetler olmak üzere salgın, afetler ve olağan dışı durumlarda toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamak adına çalışması gereken sektörlerden biri de gıda sektörüdür. Gıda sektörü emekçileri kısıtlamalara rağmen üretime devam etmek zorunda kalan bir alanın çalışanlarıdır. Bu dönemde temel ihtiyaç kategorisinde yer alan gıdanın ‘güvenilir gıda’ zincirinde arzını sürdürebilmek ve sektör çalışanlarının sağlığının güvencesini sağlamak toplumsal bir görevdir.” Değerlendirmesinde bulundu.

“YERLİ VE YETERLİ ÜRETİME GEÇİLMELİ”

Polat, yerli ve yeterli üretime geçilmesi gerektiğine de vurgu yaparak “Çağımız hastalığı olan aşırı ve lüks tüketim alışkanlığı, gıdaya adil ulaşmanın önündeki en büyük engellerden biri olup, bu alışkanlık gıdada israfı da beraberinde getirmektedir. Yılda yaklaşık 1,3 milyar ton gıda çöpe giderek heba olurken, sadece bu tüketilmeyen ya da tüketilemeyen ve çöp olarak son bulan üretim fazlasıyla bile açlık çeken 821 milyon insanı doyurabilmek mümkündür. Gıda kaybı ve israfının ülke ekonomilerindeki büyük yükü pandemi sürecinde artmış ve gıdaya erişim imkanını daha da kısıtlamıştır. Özetle; çiftçilerimizin tarım ürünlerini üretebileceği olanakların güçlendirilerek yerli ve yeterli üretime geçilmeli, tüketicilerimizin de bu gıdalara uygun fiyatta sürdürülebilir bir şekilde ulaşması sağlanmalıdır.” İfadelerini kullandı.

“GIDA DENETİMİNİN İVEDİLİKLE ÇÖZÜLMESİ GEREKMEKTEDİR”

“Gıda denetimi sisteminin bütünüyle ele alınıp yaşanan sorunların uygun koşullar oluşturularak kamu denetiminde ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.” Değerlendirmesinde bulunan Polat, “Mevcut yasal düzenlemelerde gerekli değişiklikler gecikmeksizin yapılmalı, insan sağlığını olumsuz etkileyecek gıda faaliyetinde bulunanlar ‘insan yaşamına kastetmek’ hükmü doğrultusunda değerlendirilmeli ve cezai müeyyideler buna göre belirlenmelidir. Kamu sağlığını gözetmeyen merdiven altı ve riskli katkı ve kalıntılar taşıyan gıda ham maddeleri ile yapılan üretim, stokçuluk ve fahiş fiyatlar, doğru, etkin ve hızlı şekilde denetlenmeli, gerekli ve yeterli cezalar verilmelidir. Gıda işletmelerinde ‘istihdamı zorunlu personel’ olarak gıda denetçisi görevi yapan Ziraat Mühendisleri, Gıda Mühendisleri, Kimya Mühendisleri dahil gıda konusunda öğrenim görmüş ilgili kişilerin yetki ve sorumlulukları açıkça düzenlenmeli, güvenilir gıda temininde toplumsal sorumlulukla birlikte bilimsel çalışmalarının önü açılmalıdır.” Diye konuştu.

“KAMU SPOTLARI GİBİ YAYINLAR İLE HALK BİLGİLENDİRİLMELİDİR”

Polat, sözlerini şöyle noktaladı: “Gıda denetimleri, kamusal bir gereklilik olarak, özerk, bağımsız ve bilimsel esaslara göre yeterli gıda denetçisi ve uygun alt yapı hizmetleriyle uygulanmalı, bu faaliyetler Bakanlık ile iş birliği içinde ilgili Meslek Odalarınca etkin ve eşzamanlı denetlenmelidir. Kamusal gıda denetimine yönelik kamu personel sayısı artırılmalıdır. Üretim sonrası nakliye ve depolama uluslararası standartlara uygun yapılmalı, tüketicilerin gıda okuryazarlığının geliştirilmesi için, okul öncesi eğitim başta olmak üzere ilk ve orta öğretim müfredatına gıda güvenliğiyle ilgili dersler konulmalı, kamu spotları gibi yayınlar ile halk bilgilendirilmelidir.”

Habertrak/Özlem İnan