DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 62.970,00 6.729
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 11°

Tekirdağ Barosu’ndan yasal düzenleme çağrısı

Son Güncelleme :

23 Mayıs 2019 - 15:38

 

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Tekirdağ’da Diyarbakır’ın merkez Kayapınar ilçesinde avukat Müzeyyen Boylu’nun öldürülmesine tepki gösterildi.

Tekirdağ Adliyesi önünde toplanan avukatlar adına basın açıklamasını okuyan Merve İşbilen, avukat Müzeyyen Boylu’nun öldürülmesini lanetleyerek kınadıklarını söyledi.

Avukat Merve İşbilen, bu vahşice katledişi binlerce kez kınadıklarına değinerek, “Meslektaşımız Müzeyyen Boylu yaklaşık 1,5 yıldır boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından vahşice katledilmiştir. Meslektaşımızı erkek şiddetine kurban vermiş olmanın derin üzüntüsü içerisindeyiz. Meslektaşımız Müzeyyen Boylu, kadın cinayetlerinin sonlanması ve kadının insan haklarının korunması için mücadele ederken bir erkek tarafından çocuklarının gözü önünde vahşice katledilmiştir. Bu vahşeti ve bu vahşeti yaratan zihniyeti binlerce kez kınıyoruz” dedi.

“KADIN CİNAYETLERİ TOPLUMDA YAYGINLAŞMIŞTIR”

Kadın cinayetlerinin eğitim ve statüden bağımsız olarak toplumda yaygınlaştığını aktaran İşbilen, “Kadına karşı uygulanan ayrımcılık, şiddet ve bunun tezahürü olan kadın cinayetleri, eğitim ve sosyal statüden bağımsız olarak toplumda yaygınlaşmıştır. Başta meslektaşımız Müzeyyen Boylu, olmak üzere; Tekirdağ’da katledilen Naciye Saygın, Ayşe Öztürk, Şeyda Ayyıldız, Esen Dülger ve son bir haftada katledilen Nergiz Yavaş, Gizem Tabak ve daha nicelerinin katledilmesi göstermektedir ki; toplumsal olarak yaygın şekilde kendini gösteren bu şiddet ve cinayetler politik ve sistematiktir” diye konuştu.

“KADINI KORUYAN YASAL DÜZENLEMELER YAPILMAMAKTA”

İşbilen, kadının insan haklarının korunması konusunda ısrarcı olduklarının altını çizerek, “Çünkü; erkek şiddetine karşı kadını koruyan yasal düzenlemeler yapılmamakta, var olan düzenlemeler etkin ve yeterli bir şekilde uygulanmamaktadır.  Tarihsel süreç boyunca kadınların canları pahasına elde ettikleri kazanımları geri alınmaya, budanmaya çalışılmaktadır. Kadına karşı yaygınlaşan ayrımcılık ve şiddet görmezden gelinmekte, kadının insan hakları yok sayılmaktadır. Kadınlar tarih boyunca çeşitli ayrımcılıklara maruz kaldılar. Her dönemde kadınların vahşice katledilmesini ve erkek şiddetini meşrulaştıran söylemler bulundu. Bugün bu meşrulaştırma çabası kadını yok sayan, ötekileştiren politikalarla devam etmektedir” şeklinde konuştu.

“YETKİLİLER KADINLARIN YAŞAM HAKKINI KORUYAMAMAKTADIR”

Avukat İşbilen, kadınların daha vahşice katledilmesini meşrulaştıran bir zihniyet yarattığını düşündüklerini belirterek, “Bizler bilmekteyiz ki kadın cinayeti faillerinin savunmaları “hakaret, onurun kırılması, namusun kirlenmesi” gibi “erkekliğe üstünlük” veren kavramlar ileri sürülerek yapılmaktadır. Ve ne yazık ki bu basit savunmalar yargılama makamları tarafından cezada indirim sebebi olarak kabul edilmektedir. Bizler bu savunmaları birer indirim sebebi olarak asla kabul etmiyoruz aksine kadınların daha vahşice katledilmesini meşrulaştıran bir zihniyet yarattığını düşünüyoruz. Eril zihniyetin kadına karşı uyguladığı ayrımcı bakışın ve şiddetin göz ardı edilmesi her gün en az 3 kadının canına mal olmaktadır. Bu da göstermektedir ki yetkililer kadınların yaşam hakkını koruyamamaktadır! Anayasada tanımlı olan eşitlik ilkesi ve yaşam hakkı, işlenen her kadın cinayeti ile adeta hükümsüz hale gelmektedir. Bu da bize göstermektedir ki; haklarımızın Anayasa ve kanunlarda yazılı olması onları aktif şekilde kullanabildiğimiz anlamına gelmemekte ve hak ihlallerinin önüne geçmemektedir. Bu nedenle bizler hak savunucuları olarak kadının insan haklarının korunması konusunda ısrarcıyız. Bu bağlamda bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; ülkemizin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi gereğince devlet kadınların, her alanda şiddete maruz kalmaksızın yaşam hakkını korumak için gerekli olan yasal ve diğer tedbirleri almakla yükümlüdür. Ayrıca, Türkiye imzalamış olduğu Birleşmiş Milletler düzeyindeki 9 temel insan hakları sözleşmesinden biri olan Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) gereğince de kadına karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması için somut adım atılmasını, atılan adımlarda devletin kararlı olmasını, devlet kurumlarının ayrımcılık yapmasını önleyecek tedbirlerin alınmasını ve sözleşme ile ilgili bilgilerin yaygınlaştırılması ilgili adımların atılmasını sağlamakla yükümlüdür” ifadelerini kullandı.

“SİYASİ VE HUKUKİ ADIMLAR ATILSIN”

Siyasi ve hukuki adımların atılmasını talep ettiklerini aktaran İşbilen, “Devletin imzalamış olduğu Uluslararası sözleşmelerde tanınan haklar Anayasamızın 90. maddesi gereğince Kanun ve Anayasa hükümlerinin de üstündedir ve öncelikli olarak uygulanmalıdır. Buradan bir kez daha yetkililerden kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın sonlandırılması adına CEDAW, İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa hükümlerinin uygulanmasını, bu konuda gerekli siyasi ve hukuki adımların atılmasını talep ediyoruz” diye ifade etti.

“MÜCADELE VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ””

Biz hak savunucuları, her bir kadının katledilmesinde insani duyguların verdiği üzüntünün yanında mesleki anlamda da derin üzüntü yaşadıklarını ifade eden İşbilen, “Çünkü bizler kadınların yaşam hakkının korunmasını kendimize bir görev addediyoruz ve bu sorumluluk gereğince diyoruz ki; Tekirdağ Barosu Avukatları olarak kadınlara karşı uygulanan ayrımcı politikaların, şiddetin ve kadın cinayetlerinin meşrulaştırılmasına sonuna kadar karşıyız. Bizler bu zihniyetin karşısında mücadele vermeye devam edeceğiz. Meslektaşımız Müzeyyen Boylu’nun katledilmesini kınıyor, çocuklarına, yakınlarına, Diyarbakır Barosu’na ve tüm insanlığa başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Kadınların yok sayılmadığı, ötekileştirilmediği ve katledilmediği bir dünyanın varlığı için tüm gücümüzle mücadele edeceğimizi Tekirdağ Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak bildiriyoruz” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.