DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 64.329,00 0.992
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 17°

Tekirdağ’a yöresel “bebek”

Son Güncelleme :

09 Kasım 2019 - 14:41

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

1998 yılında Tekirdağ’a gelerek resim sergilerinden kitre bebek çalışmalarına kadar birçok dalda uğraş veren emekli öğretmen Aysel Foçalıgil, Tekirdağ’ın tarihi-kültürel dokusuna, kırsal hayatına ve geleneksel yaşamına bebekleriyle yansıtıyor.

Ortaya koyduğu ürünleri, çocuklara Tekirdağ’ın kırsal hayatını, gelenek ve göreneklerini tanıtması amacıyla belediyeye bağışlamak istediğini kaydeden Foçalıgil, “Aslında bu benim hayalim: Restore edilmiş, yenilenmiş, herhangi bir evden; bir salon veya oda ayrılırsa bu bebekleri kompozisyon halinde sergileyebilirim. Uzun zaman da gençlerimizin gelip görebileceği bir alan oluşmuş olur.” Değerlendirmesinde bulundu.

Halk Eğitim Merkezi başta olmak üzere birçok kurs ve atölye de eğitim verdiğini kaydeden Foçalıgil, bebeklerin hobi sonucu oluşmaya başladığını kaydetti. Foçalıgil, “Buraya atölye yapmaya karar verdim. Kitre bebek çalışmalarım öğrencilik yıllarımda yapmaya başladığım hobi sonucu ortaya çıktı. Birkaç tane birkaç tane derken bunların hepsi birikti. Sonra eşim, dostum, arkadaşlarım bunları gelip görmeye başlayınca; ‘bunları neden herkes görmesin’ tavsiyesinde bulundular. Ben de biraz daha hızlandırdım çalışmalarımı. Hobim ama daha değişik konuları da ele almak adına üretmeye başladım. Ardından ürettiklerim artık atölyeye sığmamaya başladı. Bunları eksik olmasın Adnan Baykal eşim, geçen yılın baharında bana yer aramaya başladı. Belediye’nin yerleri de bize uygun gelmedi. Sonra geniş bir yer bulduk. Orada büyük bir sergi açtık. Birçok Tekirdağlıyı davet ettik. Gerçekten çok iyi yapmışız çok rağbet gördük. Okullardan çok gelen oldu. Ama çok uzun süre tutamadık sergimizi. Çünkü bunlar çok hassas bir oluşum. Bunların muhafazası için camlı dolaplara ihtiyaç duyulduğu için bir süre sonra formları bozuluyor.” Dedi.

“TEKİRDAĞ’IN KIRSAL HAYATINI BEBEKLERLE ANLATTIM”

“Benim esas branşım resim. Bunları yaparken bazen ara vermek ve o konuda dinlenmek istiyorum. O yüzden biraz resme geçiyorum.” Sözlerini dile getirerek bebeklerinde ele aldığı konulardan bahseden Foçalıgil, “Asıl branşım resim olduğu için Tekirdağ Namık Kemal Evi’nde rahmetli Ahmet Serez’in teklifiyle Tekirdağ’daki ilk resim sergisini ben açtım. Bu sergide Tekirdağ evlerini konu aldım. Şimdilerde yıkılmış, yakılmış evleri ilk defa ben yağlı boya olarak resmettim. Bunu Ankara’da birçok yerde sergiledim. Tekirdağ’ın eski evlerini ben tanıtmış oldum. Eğer o evler layıkıyla dursaydı; Tekirdağ, Safranbolu’yu geçerdi. Onun yanı sıra bizim örf ve adetlerimizi, kırsal alanlarımızı da resimlerimde konu aldım. Özellikle kırsal hayatı çok sevdiğim için dikkat ederseniz bebeklerin konuları da hep kırsal hayatla ilgili. Bir köy odası, Tekirdağ folkloru, hamur açan kadınlar, tarlaya giden insanlar, gençler pek bilmez ama eskiden omuzlarda yoğurt satarlardı o var, çamaşır yıkayan kadınlar, çocuğunu yıkayan kadınlar, Nasrettin Hoca var, çobanlar, inek sağan kadınlar, tarladan dönen kadın, tıraş yapan berber, Erzurum Çayda Çıra, İzmir’in Aydın’ın Efeleri, Ankara’nın Seymenleri… Hepsi el emeği göz nuru. Hiç çarşıdan alınmış obje yok. Evde bulunan veya artık malzemelerden çalışıldı. Resim öğretmeni olduğum için bebeklerimin oranlarında da hiç abartılı bir şey yok. İnsan vücudunun oranlarının tam küçültülmüşü bebeklerime yansımış durumda. Tüm çalışmalarım benim için çok anlamlı. Bizim küçüklüğümüzün birkaç yılı da Çorlu’da geçti. Çorlu’da su yoktu. Annem babam köy çeşmesinden su taşırdı onu da çalışmalarımda ortaya koydum. Tekirdağ ile ilgili geleneksel birçok çalışmayı da eserlerime yansıttım. İğneden ipliğe kadar her şey bana ait.”

“TEKİRDAĞ’I TANITACAK BİR HEDİYELİK EŞYA YOK”

Tekirdağ’a gelen yerli ve yabancı turistleri, Tekirdağ’ı tanıtacak bir hediyelik eşya ile buluşturmak amacıyla bazı adımlar atmaya çalıştığına işaret eden Foçalıgil, “1998’de Tekirdağ’a geldim. Halk Eğitim’de usta öğretmen olarak çalıştım. Tekirdağ’ın kültürüne katkıda bulmak için her dönem belediye başkanlarımıza bir teklifte bulundum. Dedim ki: ‘Sahilden geçen yerli veya yabancı turistlerin eşine, dostuna hediye edebileceği bir obje yok. Sanatçılarımızı bir araya getirelim. Toplanalım herkes bir öneride bulunsun. Burada bir hediyelik eşya olarak Tekirdağ’ı tanıtalım’ dedim. Bunu ben her belediye başkanına söyledim. Ürünlerimi de gösterdim. Fakat bize bir yer temin edilmesini istedim. ‘Ben bunu yükleniyorum. Fahri olarak da çalışacağım ama yer çok önemli’ dedim. Özellikle kışın yapılıyor ya bu işler yazın herkes bir yerlere gidiyor çünkü. Fakat hiç kimse rağbet etmedi.” Sözlerini dile getirdi.

“KIRSAL ALANIN YAŞANTI ÇOCUKLARA TANITILMIŞ OLUR”

Foçalıgil, gerçekleştirdiği son sergisinde de Belediye Başkanları ile Tekirdağ’ın tanıtımında rol oynayacak bebekler hakkında görüştüğünü fakat olumlu bir yanıt alamadığını kaydederek, “Bu son sergiye gelen başkanlarımıza da bunu ilettim: ‘Ben bunları belediyenize hediye etmek istiyorum’ Bunları artık evimde kimse görmüyor. ‘Bu kırsal alanın yaşantısını, çocuklarımıza göstermek amacıyla bana bir yer verirseniz fahri olarak hem gösteririm hem de hediye ederim. Ben de öğretici olarak birilerine eğitimini veririm. Onlara öğretmenlik yaparım’ dedim. Fakat bir cevap alamadım. Sonra hediyelik eşya olarak yapalım diye düşündüm. Tekirdağ kıyafetlerini bebeklerin üzerine giydirelim. Bir kutunun içine koyalım. Yerli yabancı turistler; ‘Tekirdağ’dan aldık’ desinler. Veya ‘Tekirdağ’a sanatçılarımız, Milletvekillerimiz, Profesörlerimiz geliyor. Belediye bunları hediye etsin’ dedim ama yine de bir yanıt alamadım.” Diye konuştu.

“HER YAPTIĞIM ÜRÜNÜN FARKLI ÖZELLİKLERİ VAR”

Bebeklerin yapım aşaması ilgili de bilgiler veren Foçalıgil, “Bunun alt yapısında üzeri kaplı bakır tel bulunuyor. Onu istediğiniz gibi boyutlara göre, vücudun ölçülerine göre büküyorsunuz. Baş için pamuk ve kitre denilen sertleştirici bir madde var. Onu pamuğun üzerine sürdüğünüz zaman sertleşiyor ve ona bir form veriyorsunuz. Elleri ayakları o iskeletin üzerine monte ediyorsunuz, birleştiriyorsunuz. Akabinde üstünü yine pamuk kitre ile sarıyorsunuz, o sertleştikten sonra renklerine, yüz hatlarına göre boyamaya geçiyorsunuz. Son olarak da yapacağınız konuya göre giydiriyorsunuz. Boyutları küçük olduğu için giydirmesine de kafamda bilimsel bir yön vererek hareket ediyorum. Her yaptığım ürünün farklı özellikleri var. Hiçbiri birbirine benzemiyor. İhtiyar yüzler, kadın, erkek, çocuk yüzü hepsi birbirinden farklı.” İfadelerini kaydetti.

“BEBEKLERİMİ BELEDİYEYE BAĞIŞLAMAK İSTİYORUM”

Herhangi bir sponsorluk durumunda cam dolaplarda sergilenmeleri gerektiğine dikkat çeken Foçalıgil, “Bebeklerim toza ve rutubete karşı hassas oldukları için cam dolaplarda saklanmaları gerekiyor. Ben isterim ki belediye bu konuya önem versin. Halkla temas konusunda belediyenin daha öncelikli olduğunu düşündüğüm için belediyeden bekliyorum böyle bir adım. Bu benim hayalim: Restore edilmiş, yenilenmiş, herhangi bir evden, bir salon veya oda ayrılırsa bu bebeklerimi kompozisyon halinde sergileyebilirim. Uzun zaman gençlerimizin gelip görebileceği bir alan oluşmuş olur. Biz buraya geldiğimiz zaman Tekirdağ sevdalısı olarak geldik ama hayal kırıklığına uğradım. Çok kurslar açtım rağbet gördü ama atölyelerimi kendim tuttum. Kendim uğraştım ama ben akademik kurslar verdim. Güzel sanatlar akademisinin birinci ve ikinci sınıfında verilen dersleri verdim ama kiralar ve dükkânlar pahalı olduğu için bir süre sonra da bunu karşılayamadım. Bunları artık tamamen hediye etmek istiyorum. Para amaçlı satmayı düşünmüyorum bunları. Bağışlamak istiyorum belediyeye. Ama demirbaşa geçeceğine dair bana söz vermeleri gerekiyor. Bunları da muhafazalı bir yerde sergilenmesini isterim.” Şeklinde konuştu.

Habertrak/Özlem İnan