DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

ANNEM ÖLMÜŞ

Son Güncelleme :

10 Kasım 2017 - 14:39

ANNEM ÖLMÜŞ

Zübeyde Hanımın hastalığı ciddiydi. Zaten Ankara’ya pekiyi durumda gelmemişti. Doktorların tavsiyesi üzerine İzmir’e yollandı.

İzmir’de her türlü ilgi, alaka ve iltifat gösterildi Zübeyde Hanıma. Ta ki, tarihsel zaman 15 Ocak 1923 gecesini gösterene kadar. Gece, yaşama dair son nefes de bitmiş oldu…

Mustafa Kemal o gece Eskişehir’de bulunuyordu. Annesinin ölüm haberini İzmir’de bulunan Başyaver Salih Bozok telfragla bildirdi.

Mustafa Kemal’in Salih Bozok’a cevabı;

“ Verdiğiniz elim haber beni çok müteessir etti. Merhumenin münasip bir tarzda merasimi defin işlemlerini ifa ediniz. Cenab-ı Hak, Millete hayat ve selamet bahşeylesin.”

Cumhuriyet henüz ilan edilmemiş; çalışmalar ve sorumluluk çok büyük… Anne acısı da öyle… Kim bilir ne büyük bir ıssızlık hissetti, zengin, aydınlık ülke düşleri, çalışmaları heyecanı içindeyken; muazzam kalabalıkların arasında bir sessizlik; anne seslenişi…

Mustafa Kemal, İzmir’e ancak birkaç gün sonra gidebildi. Trenden iner inmez anasının Karşıyaka’da Osman Paşa Mescidi avlusundaki mezarına gitti. Gözleri doluyor; büyük hüzün; belki de hiçbir zaman yazıya, söze dökülemeyecek kocaman bir geçmiş ve sevgi…

İşte o anda; servi ağaçlarının bile bozamadığı sessizliğe Mustafa Kemal’in sözleri dökülür;

“Annem ölmüş, bu hazin hakikat karşısında benim için teselliyi mucip bir nokta var; kurtuluşu, hepimiz için, bütün Millet için bir gayei-emel ifade eden bu güzel İzmir’in mukaddes topraklarında gömülmüş olması…

Arkadaşlar; tabiatın en tabii bir kanunu olan ölümün bazen pek hazin tecellileri vardır. İzmir’in şu güzel topraklarına gömülen zavallı annem, zulmün, cebrin, velhasıl koca bir Milleti uçuruma götüren keyfi saltanatın kurbanı oldu.”

Buraya sığmayacak nice kabarmış hüzün, acı Zübeyde Hanımı son yıllarında felç, gözyaşı, korku içinde geçirmesine neden olmuştur.

Korkusu kendi adına değil; oğlu Mustafa Kemal adınaydı. Abdülhamit devrinde aylarca zindanda ağırlanan ve sonra hakkında idam fermanı çıkarılan oğul…

Mustafa Kemal’in annesinin mezarını ziyareti, bu duygulu anlar; anne sevgisinin millet sevgisiyle bir kez daha perçinlendiğini gözlüyorum.

Seneler sonra Mustafa Kemal bir albümde annesinin mezarı başında bulunan kitabede şu yazıyı okur; “ Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin validei muhteremleri Zübeyde Hanımefendi.”

Mustafa Kemal Hasan Rıza Soyak’a; “ ilk fırsatta İzmir’e gidersin, bu sandukayı ve kitabeyi kaldırtırsın, dağdan iki büyük ve uzun taş getirirsin, birini olduğu gibi bir temel üzerine tespit ettirir, diğerini baş tarafına diktirirsin ve bunun bir yerini biraz düzelterek (Atatürk’ün anası Zübeyde burada gömülüdür) diye yazdırırsın, altına da ölüm tarihin koydurursun, yeter.” Emrini verd

Bu davranışa, tepkiye ;ister alçakgönüllülük, ister başka bir şey deyin; ortaya çıkan saf bir anne-ana sevgisinden başka bir gerçeği, ebedi bir güzelliği anlatmıyor; akıl ile duyguların doğallığın hakiki arınış felsefesinin buluşmasını tarihe, milletine kocaman bir gerçeklik mirası olarak bırakıyor.

Aziz Nesin’in Kazım Karabekir’in kızlarıyla olan bir röportajı aklımda. Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir birbiriyle konuşmuyorlardır. Büyük kızı babası Kazım Karabekir’e sorar

“ Baba, Mustafa Kemal seni çağırsa, tekrar gider misin?”

Kazım Karabekir’in cevabı nettir;” Elbette kızım! O Mustafa Kemal’dir. Cumhuriyetin, ülkemizin kuruluşunda çok büyük önemi vardır. Çağrılırsa seve seve giderim. Bizim küslüğümüz ayrı şey; memleket meselesi ayrı şey!”

Bu değerler sayesinde bir vatan üzerinde yaşıyoruz. Fedakâr, kin gütmeyen, ülke sevdasıyla iliklerine kadar dolu olan kahramanlar…

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.