DOLAR 32,2691 % 0.08
EURO 34,7612 % -0.05
GRAM ALTIN 2.400,90 % -0,35
ÇEYREK A. 3.925,47 % -0,35
BITCOIN 64.009,18 0.133
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

BENİM TEK LÜKSÜM BİR BARDAK ÇAY!

Son Güncelleme :

17 Aralık 2020 - 11:53

Atalardan ve çok ötelerden büyük deneyimler sonucu süzülen sözlerin değeri-önemi akıl almaz derece derindir. Evrimin değişimi gibi toplumsal, sosyal, ekonomik, kültürel süreçlerin içerisinden süzülerek doğmuştur.

 

“ Beterin beteri vardır” derdi eski insanlar. Yani, yaşadığın bela-kaza; kayıp her neyse, ondan da daha öteleri, farklı ve acı olanları vardır. Bir de, yaşananların kaynağına inip anlamaya çalışsak, bilim insanlarının da kafa yorduğu bu öğütleri, uyarıları 21.yüzyılda daha anlaşılır ve daha yaşama ait yapabilsek…

 

Esnaf bir arkadaş ( Erzurumlu Nasip Bey ) emekli olmasına rağmen ikinci işi olan çay ocağını severek işletiyor. Tam da emekli olup sefasını süreceği zamanda, bizim toplumumuza ait olan sorumluluk anlayışı içinde; evlatlar için fedakârca mücadele ediyor. Hal böyle olunca, yorgunluğu arttıkça artıyor.

 

Nasip Bey’in çay, kahve, su, tost telaşı içerisinde öne çıkan bir yönü var; esnaflığın özünü-terbiyesini biliyor. Müşterilerinin çoğunluğu sürekli gelenlerden! Bir tanesi var ki, onu can evinden vurmuş gibi etkilemiş. Her gün belli saatlerde ( akşamüzeri ) gelen bir adam; bir çay ve soğuk bir su istiyor. Günler, haftalar boyu böyle devam etmiş. Bir gün, çay ve su getirdiği adam Nasip Bey’e içini dökmek istemiş;

 

“ Şu getirdiğin çay var ya, benim tek lüksümdür.”

 

“ Neden ?” der Nasip Bey. Adam;

 

“ Bir oğlumuz var; güçlü kuvvetli ama akıl sağlığı yerinde değil. Neler yaptık, nerelere getirdiysek şifasını bulamadık. Onu kontrol etmek o kadar zor ki, kızınca saldırıyor, ısırıyor, her tarafını kırıp döküyor. Bu yüzden evimizde eşya diye bir şey kalmadı. Ancak o sakinleşir, uykuya dalınca bana kalan bu birkaç saatlik zaman dilimi içerisinde buraya gelip bir bardak çay içiyorum. Benim tek lüksüm bu bir bardak çay işte…”

 

Esnaf Nasip Bey’in gözleriyle birlikte yüreği de dolu vaziyette yanıma geldi. “ Halimize nasıl şükür etsek azdır. Ben bütün gün koşup yoruluyorum diye bazen gam çekiyordum. Adamın ise gün içerisinde birkaç saatlik zamanı ve ancak bir bardak çay huzuru var!”

 

Nasip Bey, müşterisi olan adamın derdi karşısında kendi derdini öyle az-hafif buldu ki, yorgun bacakları, yorulmuş bedeni bir delikanlı gibi daha da koşup, iş-hizmet üretmeye başladı. Zaten koşuyordu, şimdi neredeyse uçuyor…

 

Zaman zaman, hastaneleri, hapishaneleri ve huzur evlerini gezebilsek; ziyaret edebilsek; yani oraların müşterisi, mecburu misafiri olmadan oraları görüp anlayabilsek ne çok şey değişirdi; bıkkın, usanmış, sıkılmış halimizde…

 

Hep derler ya; DUYGUDAŞLIK-EMPATİ! Onu kurmak, onu hissetmek yine altyapı istiyor. Aileden gelen vicdan kordonu ve çok iyi bir eğitim, görgü dönüşümü, özümsemesi yapmak; o zaman, tok açın halinden, sağlıklı, hasta insanın düştüğü durumdan bir şeyler çıkartır ve yerinde hareket eder; kendi huzuruna da bir şeyler katarak…

 

Not; “ Bu olay, covid–19 kısıtlamaları başlamadan önce yaşanmıştır.”