CHP Tüzük Kurultayına hazırlanıyor.
Parti içi demokrasiyi güçlendirecek bir tüzük, bütün dürüst partililerin arzusu.
Bu kapsamda, çarşaf liste, blok liste gibi seçim yöntemleri çok tartışılıyor.
Parti içi demokrasinin şartları arasında, gruplaşmaların önlenmesi, yöneticiler ve adayların adil seçimlerle belirlenmesi, üyelere fırsat verilmesi ve bir demokrasi kültürünün oluşturulması bulunuyor.
Bir üye, sadece kendi yeteneklerine ve üyelerin desteğine dayanarak, delegelikten genel başkanlığa kadar ilerleyebilmeli.
Bağımsız üyeler yönetim kurullarında yer alabilmeli.
Çarşaf liste yönteminde, belli şartları sağlayan her adayın ismi oy pusulasına yazılır.
Seçmenler bu listedeki isimleri işaretleyerek oy kullanırlar.
En çok işaretlenen adaylar seçilmiş olur.
Çarşaf liste yönteminin, bu ideal haliyle, parti içi demokrasinin şartlarını karşıladığı düşünülür.
Onun için, tüzükte “çarşaf liste kuraldır” diye yazılıdır.
Buna rağmen çarşaf liste, çeşitli bahanelerle uygulanmamakta, seçimler, genellikle blok listelerle yapılmaktadır.
Blok liste yönteminde, seçime katılan her grup kendi aday listesini hazırlar.
Seçmenler, bu hazır listelerden birini sandığa atarak oy kullanırlar.
Basit çoğunluğu kazanan listedeki bütün adaylar, oy farkı bir kişi bile olsa, seçilmiş olur.
Blok yöntemi, bölünmelere yol açtığı, bağımsızları engellediği gibi nedenlerle adil ve demokratik bulunmamaktadır.
Tüzükte, seçmenlerin blok listedeki isimlerden birini çizip, yerine başka bir isim yazabilecekleri belirtilmiştir.
Ama, isim çizme işlemi pratikte pek uygulanamıyor.
Çarşaf yönteminde en önemli sorun, “anahtar liste” uygulamasıdır.
Anahtar liste, bir çarşaf listedeki bazı isimlerin özellikle işaretlenmesi için, taraftar seçmenlere dağıtılan bir isim listesidir.
Anahtar liste hilesi, çarşaf yöntemini adeta bir blok yöntemine dönüştürmektedir.
Bu nedenle, çarşaf yöntemi üzerinde ısrar etmek yerine, blok yöntemini adil hale getirmek daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Adil bir blok uygulaması için, oyların, d’Hondt yöntemiyle orantılı olarak değerlendirilmesi önerilebilir.
d’Hondt sistemi milletvekili ve belediye meclisi seçimlerinde kullanılıyor.
Bu yöntemde grupların aldığı oylar, seçilecek aday sayısına ulaşana kadar 1,2,3 gibi sayılara bölünür ve bir tablo hazırlanır.
Tabloda en büyükten küçüğe doğru çıkan sayılara karşılık gelen grupların adayları sırayla seçilmiş olur.
Örneğin, bir blok liste ve bir bireysel adayın katıldığı, 200 delegenin oy kullanacağı ve 20 kişilik bir yönetim kurulunun seçileceği bir kongreyi ele alalım.
Basit çoğunluk sisteminde, bireysel adayın hiç şansı yoktur.
Ancak blok listeden isim çizmekle birkaç oy alabilir.
Bağımsız adaya verilen oyların nasıl sayılacağı bile belli değildir.
Oysa oylar d’Hondt sistemiyle orantılı sayılsa, 10 oy alan bireysel aday yönetim kuruluna girebilir.
Aynı kongrede çarşaf liste uygulandığını düşünelim.
Seçime katılan grup büyük olasılıkla, blok listesine çok benzeyen bir anahtar liste hazırlayacaktır.
Bağımsız bir adayın, bu anahtar listeyi delip yönetim kuruluna girebilmesi için, en az o grubun sadık seçmen sayısı kadar, yani en az 100-150 gibi bir oy alması gerekir.
Bu sayıya ulaşmanın bir bağımsız aday için, oyların orantılı sayıldığı blok liste yöntemine göre, ne kadar güç olduğu açıkça görülüyor.
Sonuç olarak, şöyle bir tüzük maddesi adil seçimlerin garantisi olabilir: “Mahalle delegelerinden parti meclisine kadar, bütün parti içi seçimlerde, blok liste uygulanıyorsa, listelerin ve bireysel adayların aldığı oylar d’Hondt yöntemiyle orantılı olarak değerlendirilir.”
Önceki yazılarımda, orantılı hesaplama yöntemlerinden biri olan Sainte Lague tekniğini savunuyordum. d’Hondt yöntemine göre daha adil bulduğum Sainte Lague, birçok ülkede kullanılmasına rağmen ülkemizde pek bilinmiyor. Kafa karışıklığı yaratmamak için, ilk adımda, zaten milletvekili seçimlerinden bildiğimiz d’Hondt yöntemini önermenin daha doğru olacağını düşünmeye başladım.