DOLAR 32,3194 % -0.14
EURO 34,7597 % -0.12
GRAM ALTIN 2.389,14 % -0,32
ÇEYREK A. 3.906,24 % -0,32
BITCOIN 59.106,00 0.963
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 19°

ÇİÇEKÇİ KADİR’İN KOKİNALARI

Son Güncelleme :

01 Ocak 2020 - 12:04

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Çiçekçi Kadir Direkleraltı’nın hemen kenarında; rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak demeden günlük nafakasını çıkarmaya çalışan emekçilerden birisidir. Nicedir tanışırım kendisiyle. Beş on gün görünmezsem ilk işi “ Neredesin sen beyaaa!” Haklıdır bu yakınışında. Esnaflığı bende yaptım; görmek istediğiniz müşterinizi, ticari açıdan beklerken, insancıl açıdan da görmeyi dilersiniz…

 

Nelerin var dediğimde; “Papatyalarım, Kokinalarım (Tavşanmemesi) ve bir de karanfillerim” var diyerek tezgâhını gösterdi. Kokinaları sen mi topladın, dediğimde, emekçi ellerini gösterip “Dağlara çıkıp topladım, toptan fiyatı oldukça pahalı” diye cevap verdi.

 

Çiçekçi Kadir’den bu sefer yılbaşına özel kokinaları-tavşanmemesi aldıktan sonra yoluma devam ettim. Yeşil sivri çalıya benzer yapraklarının üzerindeki kırmızı küçük meyveleri tam bir yılbaşı şölen ağacını tanımlıyor gibi güzel görünüyordu. Güzelliğine aldanıp birkaç kez elimi yaklaştırdığımda, çalı dikenleriyle hemen uyardı beni.

 

Biraz yokuş olan evin bulunduğu sokağa geldim. Yirmi yıldır geldiğim gibi, yirmi yıldır telaşla çıkmaya başladığım gibi çıkmaya başladım. Komşum Ahmet Ağabey ekmeklerini almış bastonuna dayanarak ama yaşının çok üzerinde bir sağlık gösterisi içinde önümde yürüyordu.

 

Günaydınlar Ahmet Ağabey. Nasılsın? İyiyim oğlum; sen nasılsın? Der demez elimdeki kokinaları gösterip; “Bu çalıları ne yapacaksın?” demez mi? Bende kaşı taarruza geçip; “ Sen bunların ne olduğunu biliyor musun?” , “ Elbet biliyorum; biz bunlara domuzçalısı deriz.

 

Domuzçalısı der demez gevrek gevrek güldü. Gel de Ahmet Ağabey’i domuzçalısı olarak bildiği kokinaların ev içerisinde bir vazoda çok güzel durduğunu anlat. İçimden geçen ilk sözcükler; “ Ah be koca Trakyalı, sen ne anlarsın zarafetten!” düşüncesini hemen geri aldım. Anlayacağınız geri adım attım…

 

Niçin? Ahmet Ağabey gençlik yıllarını tabiatın içinde geçirmiş. Papatyayı, karanfili, gülü, zambağı, kokinayı, domuzçalısını saksıda görmemiş ki? Ferhadanlı’nın tepelerinde, vadilerinde binlerce çiçeği yan yana görüp izlemiş; var olan güzelliği yerinde bellemiş.

 

Seksen yaşına ulaşmış Ahmet Ağabey için en değerli şey; vazoda duran çiçekler değil, eşiyle huzurlu, mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamaktı…

 

Kokinaların yeşil kırmızı heyecanları ve uyarıcı dikenleriyle birlikte heyecan içinde eve çıktım. Vazoya yerleştirdim bu güzel çocukları. Yıldız (Sultan Papağanı) Her zamanki gibi geldiğimi kanatlarını açarak anlattı. Biliyordu ki, kafesinin kapısı açılacak ve onun özgürlük olarak bellediği odaların içinde gezinecek…

 

Yaşamın içerisinde olmak, küçük esnafa uğrayıp onlardan alışveriş yapmak insan ilişkilerinin, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın bir parçası… Çiçekçi Kadir’e uğradığımda, karanfil, papatya veya başka bir çiçek aldığımda, gül bahçelerimizi, zambakları, karanfilleri, sümbüllerimizi hatırlayarak bir İÇ çekmiyorum. Tercihimiz kentlerde yaşamaksa, betonun sıkışmış bölgelerinde, saksıya giren güzelliklerle de beslenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir de düşlerimizi eksik etmememiz gerektiğini; realist, idealist olalım derken, en güzel vakitlerimizden birisi olan düşler ve umutlar birden ağır adamlığın ve kadınlığın altında ezilirler…

 

Kokinalar, karanfiller, güller, zambaklar, sümbüller, hepsi çok ötelerden gelip bugüne sadece kokuları, görüntüleri taşımazlar; öykülerini de taşırlar… Ve öykülerdir insanı zamanlar arası heyecanlara, düşlere ve umutlara taşıyan.

 

Sağlam bir emekçi, kararlı bir umut insanı olan Çiçekçi Kadir’e ara sıra uğramak, alacağınız bir demet çiçekle birlikte bir demet yaşam iksiri alabileceğinizin düşü ve umudu milli piyangonun umutlarından çok daha gerçekçidir. Belki de bir başlangıcın romantik rüzgârları esmeye başlayacak, doğayı, o eşsiz öykülerin Kır Perileri’ni yakınınızda hissedeceksiniz…

 

Kokinalar, yılbaşı simgesi olmuş, eski ile yeni arasında değerli bir sorgulamayı incecik çalılarıyla anlatmaya çalışıyorlar. Yeniyi kutlarken, eskiyi yok saymamamız gerektiğinin ince çizgisi insan olmamızda gizli bir kültür…

 

Her şeye rağmen, umutlarımızın yok olmamasını, yeniden ve yepyeni başlangıçların istikrarlı sözleriyle yapmanızı diliyorum. Yaşam öyle bir şey ki, pes ettiğiniz an, bedeninin milyarlık hücreleri de bu sesi duyuyor; gevşemeye, sonlu bir sonu erken hazırlamaya başlıyorlar.

 

Son söz şairin sözleri olsun; “ Yaşamak, güzel şey be kardeşim…”