DAVUTOĞLU BURADAYDI

Gelecek Partisi Genel Başkanı Tekirdağ’da, Süleymanpaşa merkez ilçemizdeydi. Partisinin 1. olağan kongresi nedeniyle şehrimize gelen Ahmet Davutoğlu konuşmasına gençlere dikkat çekerek başladı;

 

“ Gelecek Partisinin varlığı gençlerindir. Herkesin, çocukları, torunları vardır. Bizde partimizi geleceğimiz, gençlerimiz için kurduk.”

 

Davutoğlu Tekirdağ’ın coğrafik, tarihsel, kültürel önemine de dikkat çekti. Tekirdağ’ın öneminin çok büyük olduğunu; Balkanlara ve Avrupa’ya geçişimizin önemli kenti olduğunu bir kez daha hatırlattı. Kısacası duygularımızı kabarttı, bizleri onurlandırdı; birçok siyasetçinin söylemi olan Üç Kemaller hatırlatmasını yaptı; Mustafa Kemal Atatürk’ü, Yahya Kemal Beyatlı’yı ve Namık kemal’i hatırlatırken alkışın en büyüğünü aldı.

 

Bu konuşmalar yapılırken Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’nin gençliği koro halinde;

 

“ Gençlik burada, senin yanında; gençlik burada, senin yanında!” Diyerek tezahüratta bulundular; yüksek sesle bağırıp tempo tuttular. İşin garibi gençlik her siyasetçinin her daim dilinde olduğu halde, söz konusu işin başına, koltuğa geçin gücü ellerine aldıklarında geçlerin sorunları azalacağı yerde; bitmek bilmez…

 

Örneğin öğrenim gören gençlerimiz, eğitimleri sırasında KREDİ almak zorunda kalırlar. Ve sonra, bir işleri olmadan kredileri ödetilmek istenir; zor durumda bırakılırlar. Örneğin, gençlerimizin çoğunluğu işsiz ve meçhule giden bir bekleyiş içindedir. Yüreklerine, umutlarına ve yarınlarından çok bugünlerine bir el atmayı düşünmeyiz; niçin?

 

“ Bizden için ‘Parti Kuramazlar!’, ‘ Başaramazlar, Hiçbir Şey Yapamazlar!’ dediler, işte biz buradayız, partimizi kurduk ve her geçen gün de büyüyoruz.” Davutoğlu bu söylemiyle sesini yükselttiğinde salondaki gençliğin alkışların da aynı anda ritmi, desibeli ve heyecanı yükseliyordu.

 

Şüphe yok ki herkesin birleştiği bir şey var; “ Ahmet Davutoğlu çok iyi bir hatip.” Bütün bunun yanında Davutoğlu’nun GELECEK PARTİSİ, birçok insanın gözünde; geçmişin- ayrıldığı partisinin devamı… Bu algıyı yok etmek oldukça zor görünse bile, büyük başarılar da zorluklarla sınanmış, tam da orada ayrı bir istikamete yol almışlardır.

 

Davutoğlu’ya yerel basının, gazetemiz Habertrak’ın da ilgisi büyüktü. Konuşması bittiğinde Davutoğlu’nu merak edip dinlemeye gelen tarafsız beş-on kişinin yanına gidip; “ Nasıldı; beğendiniz mi? “ dediğimde, dudak bükenler, bakış açıları değişmeyenler çoğunluktaydı.

 

Görünen o ki; ülkemizde yıpranan birçok kurumun yanında en çok yıpranmış olan şey SİYASET… Herkesin ağzından düşmeyen liyakat, demokrasi ve adalet; her geçen gün kıt hale geliyor. Büyüyen şeyler nedir derseniz; Büyük Adalet Sarayları, Büyük Hapishanelerimiz ve çok büyük Hastanelerimiz… Bunların-kurumların büyüklüğü uygarlığın, ülkemizin büyümesi midir, yoksa daha bir sorunlarımızın arttığı, sağlığımızın bozulup, sosyal hayatımızın çekilmez olduğu anlamını mı taşıyor; varın siz değerlendirin…

 

“ Davutoğlu çok güzel konuştu ama o da ayrıldığı, eleştirdiği partinin içerisindeydi. Yıllardır o partide en önemli makamlarda durdu; niçin o zaman bu haykırışını yapmadı?” Davutoğlu’nu tarafsız olarak dinlemeye gelmiş olan insanların söylemleri böyleydi. Son söylemi ise bir başka dinleyici yaptı; “ Onun da bulunduğu zamanda devletin kozmik odasına girildi. En gizli bilgilerimiz, sırlarımız ortalığa saçıldı; devletin anasını ağlattılar.” Derken, diğerleri de bu fikre katıldılar…

 

Velhasıl, Davutloğlu iyi-hoş ve birçok doğruyu bir araya getirip derli-toplu konuştu. Geleceği inşa etmeye geldiğini, çocuklarımıza bırakılacak bir miras oluşturduklarını ifade ederken, kendi heyecanı, inancı kürsüye çıkmış, öğrencileriyle mutlu bir akademisyen gibi özgüveni tamdı…