DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

DİKTATÖR ATATÜRK

Son Güncelleme :

18 Kasım 2017 - 12:32

DİKTATÖR ATATÜRK

Ona bu yolla saldıranların attığı taşlar nice insanımızı yaraladı. İçkisinden tutun da, dinimizi; onu en güzel, en doğru anlaşılır hale getirilmesine, getirmekle kalmayıp, anlaşılması için Türkçe öğrenilme imkânları yaratmasına kadar, bütün reformları, devrimleri saldırıya uğradı.

Atatürk’e sol dünyadan en çok muhalif olanlardan birisi de Zekeriya Sertel’dir. Şimdi bu saldırının sonuçlarını, son sözlerini, hem Zekeriya Sertel’in gözünden; bir de bu anlayışı 1993 yılında kendi köşesinde değerlendiren Ahmet Taner Kışlalı’nın kaleminden aktaracağım.

Kışlalı iki değerlendirmeyi anlamaya ve anlatmaya çalışmış. Bilimsel açıdan Mustafa Kemal’i anlatmayı seçen Prof.Maurice Duverger ve akıl yoluyla Mustafa Kemal’i yorumlayan Zekeriya Sertel; konuğumuz olacak.

Yıl 1938’in Kasım ayıdır. Mustafa Kemal; her ölümlü gibi, son nefesini vermiştir. Sanki bütün memleketin yüreği durmuşçasına durmuştur sarayın saati. Ona en çok muhalif olan Zekeriya Sertel, vicdanıyla hesaplaşma zamanı dediği sözcükleri, ülke insanımızın gözü önüne serer;

“ Sağlığında biz bu adama karşı hürriyet ve demokrasi savaşı yapmıştık. Onun hareketlerini diktatörce buluyorduk. Ağaçları görüyorduk, ama ormanın bütün büyüklüğüyle göremiyorduk… Halife ve padişahtan yana olanlar ona cephe almışlardı. İttihatçılar ona karşı suikast düzenlemişlerdi. Emperyalistler de memleket içerisinde isyanlar çıkartmışlardı. İstanbul’da bütün halifeci, padişahçı ve gerici basın, Atatürk’e karşı yaylım ateşi açmıştı. Bütün bu koşullar içerisinde hürriyet ve demokrasi gelişebilir miydi?

Bütün bu olumsuz ortama karşın, acaba Atatürk bir diktatör müydü? Kişi yönetiminden çok Meclis egemenliğine, yani halk egemenliğine önem verdi. Bütün koşullar onun doğulu bir diktatör olmasına elverişliydi. Fakat asker olmasına rağmen yumuşak, sevimli ve akıllı bir otorite kurdu. Bu otorite diktatörlükte olduğu gibi korkuya değil, sevgiye dayanıyordu…

Günün koşullarına uygun bir rejim kurdu. Biz eleştirimizi özgürce yapabiliyorduk. Nazım Hikmet en devrimci şiirlerini onun döneminde yazdı.

Şimdi anlıyorum ki; Atatürk dün de büyüktü, bugün de büyüktür, yarın da büyük olacaktır.”

Prof.Maurice Duverger ise bilimsel yoldan inceliyor, diktatörlükle suçlanan Atatürk’ü.

“ Kemalist tek partinin birinci özelliği, demokratik bir ideolojiye sahip olmasıydı. Tek partinin şefleri için ideal, çoğulculuktu… Mustafa Kemal çoğulculuk felsefesine göre hareket ediyordu. Üstelik Türk tek partisinin, yapısal açıdan da totaliterlikle hiçbir ilgisi yoktu. Yeni rejim eskiye göre çok daha demokratikti.”

Bu düşünceler, bilgiler, anlatımlar uzar gider… Var olan bu mucizeyi, tapınakların anlaşılmaz tapınmalarına çevirmemize de gerek yok. İster aklın, ister bilimin verileriyle değerlendirelim; ortaya çıkan uygarlık; ülke-vatan olmak, birey, düşünce; en alttaki insanın dahi, ülkenin başına geçecek kadar demokrasi toprakları, topraklarda ki filizlerin fidan, ağaç ve ormana dönüştüğünün farkına varmaktır. Varlığımızı anlamak, bu zorlu koşullardan nasıl bir Türkiye doğup, hürriyetimizin, dinimizin, kimliklerimizin ezilmesi değil, itibar görüp şerefli bir hal alması, büyük bir kalkınma dönemini bir parça anlama imkânı da bulmuş oluruz.

Bilgisizlik, her daim korkuları, suçlamaları, hiçbir ilkeye sahip olmayan davranışları çıkartıyor ortaya. Yakın zamanda yaşadığımız yok oluşu vahşeti, Fetullah Örgütünün hangi kılıklara bürünerek, kuzu, melek yüzlere dönüşerek; kurtpençeleriyle bizi avlayacaklarını anlamak için; Cumhuriyetin kurucularının, reform ve devrimlerinin da anlaşılması gerektiğinin aşikârlığının altını çizmek isterim.

Körü körüne hiçbir şeyi kabul etmemiz gerekmez. Bilgiye ulaşmak için, sadece çaba harcamak ve bizlerde olan büyük göçlerin kırılmaları, nice savaşın kayıplarıyla oluşan sağduyu; bu süreci, dönemi, dönemleri anlamak; onları eksikleri, fazlalıklarıyla değerlendirip onurlandırma yüceliğine sahip olmak; insan olmamız adına çok büyük bir öneme sahiptir.

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.