DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 63.691,37 1.177
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

ESNAF, BELEDİYEYİ RAKİP GÖRMEYE BAŞLADI

Son Güncelleme :

21 Ekim 2020 - 9:55

Esnafın ekonomik durumu bozulunca her türlü süreci kendine rakip olarak görmeye, kötü gidişatından sorumlu tutmaya başladı. İnsanın ekonomik durumu bozulunca sosyal durumu-algısı da değişir. Yaşamak için yaşamın kavgaları, kendi karmaşası başlar. Bu yüzden adalet, bu yüzden adil olup, yöneticilere düşen şey; öncesini görmek; görebilmektir…

 

Rumeli İskelesi açıldığından beri şehrin denize doğru genişlemesine aç olan halkımızdan büyük ilgi görmesi, oraya giden meraklı insanların artması sonucu bu işi yapan; çay bahçesi işleten insafımızın gözüne batmaya başladı. Niçin? İşleri zaten bozuktu, Rumeli İskelesi ve çayhaneleriyle kendilerine rakip geldi, müşterileri azaldı anlayışı hâkim olmaya başladı.

 

Esnafımız haklı mıdır? İnsanımızın gece ve gündüz hareketi; kültürel ve sosyal düzeni cazip hale getirilmiş olsa; her gün ve gece 15–20 Bin insan caddeye, sahile inmiş olsa; esnaf bu konuda ağzını bile açmaz. Belediyenin çayhane işletmeciliğine kulak bile asmaz. Ama işler kötü gitmeye başlayınca, garsonun bir çay bardağı kırması bile gözüne batar, canını yakar. Çünkü vergileri ödenmemeye başlamış, yaşamsal olan geçinme durumu tehlikeye düşmüştür.

 

Esnafın bu düşüncesine kulak verip bir güzel dinledim. Birlikte irdeledik. Esnaf haklı olarak yorum yapıyor;

 

“ Belediyenin görevimidir çay bahçesi işletmek?” Gerçekten de sormak lazım; belediyelerin görevimidir çay bahçeleri işletmek? Tuvaletlerden para kazanmayı hedeflemek; belediyelerin ticari görevi midir? Halkın sosyal, kültürel hayatına dokunmak için onlarca, yüzlerce seçenek varken; çay, tost satmak belediyenin işi midir?

 

Bana soracak olursanız belediyelerimizin ve ilgili kurumların biricik görevi; halkı, şehrin parklarına, bahçelerine, sahiline, plajlarına, sanat ve spor merkezlerine çıkarmaktır. Ama nasıl? Bu kurumlardaki insanlarımız kendi öncelikleri bile bu tür işler olmazken, halkımızı düşünecek zamanları ve imkânları var mıdır?

 

Popülizm, günü kurtarmak bir yere kadar işe yarar. Kalıcı olmak, tarihe geçmek apayrı bir iştir. İnsanı merkeze almakla başlar ve insanın insanlığa yayılan bir şehir kültürü doğar; şehir yaşanır, tercih edilir hale gelir.

 

Esnafımızın işleri hiç de iyi değildir. Kapanan dükkân, satılık dükkân, kiralık dükkân sayısı belli değilken, belediyelerin çay ve tos hizmetine girmesi, zaten şehrimizdeki genç işsizin sayısı on binleri bulmuşken; bu çalışmalar esnafın da halkın da gözünde sorgulanmaya başlandı.

 

Binlerce gencimizin iş kuyruklarında bekliyor oluşunu düşündüğümüz zaman, özellikle gençlere yönelik istihdam ve esnaflık imkânları yaratmak, bu tür çalışmalara bütün kurumlarla ortak çalışma yaparak yer vermek; şehrimizde onlarca, yüzlerce genç esnaf ve istihdam anlamı taşımaz mı?

 

Şehir insanı sokağa, caddeye, sahile çıkmayınca işler karışıyor. Yoksulluğun bir başka biçimidir insansız kalmak. Evlere, kahvehanelere çekilmek, hatta kendi kabuğuna büzülmek, şehri şehir olmaktan çıkartır, geceyle birlikte yalnızlar, kimsesizler kentine dönüştürür…

 

Acilen bir şeyler yapmalı; gençlerimize iş imkânı yaratmak adına. Zaman kaybedilmeden, insanımızın tamamının morali tükenmeden ve birbirini kazancına göz dikmeden; özendirici, adil-adaletli; partili gözetmeden yeni yerleri; özellikle belediyeye ait hizmet alanlarını, işini ehline çok ciddi araştırmalar yapılarak verilmeli.

 

Kira paraları en düşük tutularak; bu girdaptan hep birlikte kurtulma becerisini gösterebilir, bir şehrin kaderini değiştirme şansına hepimiz ortak olma kıvancını yaşayabiliriz…