Bu kadar önemli, değerli bir şehre ve çok önemli bir aydınımız; Namık Kemal’in de ismi verildi! Ortaya büyük emeklerle çıkan çok büyük bir sağlık kuruluşu-kurumu olan TEKİRDAĞ NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTE HASTENESİ, fedakâr doktorları, hemşireleri, sağlık personeli ve hizmetlileriyle birlikte her gün; yüzlerce, her ay; binlerce insanımıza şifa dağıtmak için elinden geleni yapıyorlar…
Artık birçok insanımızın ağzından düşürmediği bir şey var; bu hastanenin:
—Başhekimi, Başmüdürü nerede? Niçin sıklıkla sağlık hizmeti verilen, şifaya susamış insanların yakınına inip çekilen zorlukları yakından izlemiyorlar?
Göze çarpan en önemli noktalardan birisi; inanılmaz zorluklar yaşayan hastane acil bölümünde yaşanıyor. Acil bölümünde bulunan sandalyeler üzerindeki pis görüntülerin şifa aramaya, derman bulmaya gelenlerin üzerinde bıraktıkları büyük etki; inanılmaz derecede acı veriyor.
Kan lekesine bulanmışa benzeyen, bez sandalyeler orada; yapılan FEDAKÂRLIĞI gölgede bırakıyorlar… Bir de özellikle acilde, genç sağlık personeli yanında daha önder, öncü ve tecrübeli doktorlara da ihtiyaç olduğu üzerine sıklıkla eleştiri duyuyor ve gözlemliyoruz…
Doktorların kapıları üzerindeki ışıklı panolar çalışmıyor! Niçin? Doktor sekreterleri dışarıya seslenerek bu işi gönüllü ve büyük çaba harcayarak yapıyorlar. Çağdaşlık, gelişmeleri takip böyle mi olur; SAYIN BAŞHEKİM, SAYIN BAŞMÜDÜR?
Hastane önü, çevresi, bekleme salonları ve kantin olarak kullanılan büyük salon; sanırsınız ki buralara bir el; bir irade, sevgiyle bir yönetici dokunmamış, dokunamamış…
Hastane giriş kapısının yüz metre kuzeyinde olan eskiden kantin olarak kullanılan o çirkin yapı; NİÇİN ORADA DURMAYA DEVAM EDİYOR? Amacı nedir? Kan alma yeri, ana baba günü gibi; bir sürü başka boş meydan salonlar olup da, kan alım yerlerini çoğaltmak bu kadar mı zor?
Hasta ve hasta yakınları her katta olması gereken otomatik su makineleri bulunmadığı için en alta gitmek zorunda kalıyor. Her kata böyle bir hizmeti davet etmek çok mu zor: – Sayın Müdürüm?
Boynunda asılı kartlarla hastane personeli oldukları belli olan bazı çalışanların sıklıkla yakınlarının işini takip ettiğini herkes biliyor, görüyor da sizler niçin görmüyor duymuyorsunuz?
Acaba diyorum; Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın sıklıkla gündeme getirdiği, şikâyet ettiği yöneticilerden misiniz?
Ne diyor Sayın Başkan; “ Sahaya inin… Sahaya inin… Sahaya inin…”
Sayın Başmüdürüm, Sayın Başhekimim, Sayın Hastane Müdürüm; “ Sahaya inin… Sahaya inin…” Hastanenin içi de, dışı da daha temiz, daha düzenli olmayı çoktan hak ediyor; sayın yöneticilerim…