Hız limitleri, hayatımızı doğrudan etkiliyor. Birçok insan, trafik kazaları yüzünden hayatını kaybediyor veya kalıcı yaralar alıyor. Kazaları sıfıra indirmek, zor da olsa mümkün. Trafiğin daha akıcı bir şekilde ilerlemesinde şehir planlaması, araç tasarımları, toplu taşıma kullanımı ve paylaşımlı yolculuk gibi birçok etken bulunuyor. Bu etkenlerden birisi de hız limitleri.
Hız limitleri, araçların birbirine veya yayalara çarpmasını etkilediği kadar trafik yoğunluğunu da etkiliyor. Araçlar, yavaş gittikleri takdirde birbirlerine daha yakın gidebilir. Bu durum, araçların yolda kapladıkları alanı oldukça azaltır. Trafiğin yoğun olduğu vakitlerde, yollarda çok fazla araç olduğunda hız limitlerinin azaltılması, trafiğin akışını hızlandırabilir.
Yoğunluk saatlerinde (İş giriş ve çıkış saatleri, öğlen yemeği saatleri vb.) hız limitlerinin düşürülmesi uygulaması, Hollanda başta olmak üzere birçok ülkede sıklıkla uygulanıyor. Ülkemizde, uygulandığını hiç görmedim ve duymadım. Belki de vardır ancak yaygın kullanılmıyor.
Bu anlattıklarımdan yapacağınız çıkarımlardan birisi de, net doğru bir hız limitinin olamayacağıdır. Doğru hız limiti, birçok etkene göre değişebilir. Yaşadığımız yıla göre bile değişiklik göstermeli. Arabalar, her geçen gün değişirken (büyürken ve daha tehlikeli hale gelirken) ve gelişirken (tamir etmesi çok pahalı olan gereksiz özellikler eklenirken) hız limitlerinin aynı kalması çok mantıksız.
İlk olarak, arabalardan başlamak istiyorum. Bence; SUV, Pick-up ve Crossoverlar diğer arabalardan daha düşük hız limitlerine sahip olmalı. Hepsi aynı hız limitlerine sahip olsalarda, kütleleri normal araçların neredeyse iki katı. Aynı kefeye koyulmamaları, arabalar için olan hız sınırlarından en az 10km/s daha yavaş gitmeleri gerekli. Rakamlara gelecek olursak; arabaların şehir içindeki tek şeritli veya hareketliliğin fazla olduğu (Caddeler vb.) çift şeritli yollarda hız limitleri 30km/s olmalı. Az gelebilir, belki de gerçekten öyle ancak istatistikler bize böyle olması gerektiğini söylemiyor, haykırıyor. İstatistiklere göre, saatte 32 km ile giden bir araba size çarptığında ölme ihtimaliniz 10’da 1. Saatte 65 kilometre ile giden bir araba size çarptığındaysa ölme ihtimaliniz 10’da 8. 30km/s olmasını önerdiğim birçok yoldaki asıl hız sınırı olan 50km/s’de ise 10’da 4. (Kaynak: Amerika ulaşım departmanı,2000 Mart.) Ölümcül kazaları, bu kadar büyük bir oranda azaltabileceğimizi düşünürsek; bence 20km/s daha yavaş gitmek bizim için sorun olmamalı. Hele ki, bir sonraki trafik ışığında 5 dakika bekleyeceğimiz şehir içlerinde. Okul bölgelerindeyse hız sınırının 12.5km/s olması gerektiğini düşünüyorum. İstatistiklerce ölümün ve yaralanmaların, imkânsız denilebilecek derecede az olduğu bir hız.
Şehir dışında durumlar daha farklı, biraz da karışık. Otoyollardan ve bölünmüş karayollarından bahsetmiyorum. Bahsettiğim yollar, şehir merkezlerinden uzak karayolları. Bu yollarda, hız limitleri 50 ile 80km/s arası değişmeli. Ülkemizde, şehirlerarası çift yön yollarda hız limiti 90km/s. Sabit bir hız limiti, bana tehlikeli geliyor. Yollara girişlerin ve çıkışların sıklığı, sollama ihtimali, viraj durumu, asfalt kalitesi, bariyerlerin dayanabileceği ve oluşturabileceği hasarlar ve daha birçok etken göze alınıp, karayollarında hız sınırları böyle belirlenmeli. Birçok (iki aracın birbirine çarpması sonucu oluşan) ölümcül trafik kazasının, bu tarz yollarda gerçekleşmesinin sebebi bence gereğinden fazla yüksek olan hız sınırı.
Sollamanın yasak olduğu çift yön yollarda, (mesela Uçmakdere) gibi yollarda ise hız limitleri ayrı bir kategoriden belirlenmeli. Sollamanın serbest olduğu ve sollamanın yasak olduğu yollarda hız sınırlarının aynı olması, vatandaşların kafasını çok fazla karıştırıyor. Ayrıca, sollamanın yasak olduğu ancak 90km/s ile gitmek istemeyen sürücüler, hız limitinin üstüne çıkarak sollama yapmayı tercih ediyor. Sürücülerin, hız limitlerini umursamamasına, tabelada yazandan çok daha hızlı gitmesine neden oluyor. Bu sebeple, sollamanın yasak olduğu yollarda, araçların birbirlerinin arkasına takılmadan gitmesi gerekli. Bu yüzden, sollamanın yasak olduğu yollarda hız limiti 110km/s olmalı. Sürücülerin, kurallara uyabileceği hızlarda limit belirlemek trafik güvenliği açısından daha güzel olacaktır.
Bölünmüş yollardaysa hız limiti arttırılmalı ve 120km/s’e çıkartılmalı. Zaten birçok sürücü bölünmüş yollarda, az çok bu hızlarda gidiyor. Bu yüzden, çok fazla açıklama yapmak istemiyorum.
Sıra geldi otoyollara. Otoyollarda (Diğer adıyla otobanlarda) hız limitinin, sadece en sol şerit için olmaması gerekli. Almanya’da bu uygulama gerçekleştiriliyor. Gençler ve hız tutkunları, sokak köşelerinde hız denemesi yapmak yerine legal bir şekilde araçlarının sınırlarını zorluyor. En sol şerit dışındaki şeritlerdeyse, hız limitinin 160km/s olması gerektiğini düşünüyorum. Düşük hızlar, sürücülerin aslında pek de düşük olmayan hızda giderken konsantrasyonlarını kaybetmelerine neden oluyor. Saatte 120km ile giderken uyuyanlar veya eğlenen sürücülerle dolu otoyollar. Oysa insanların odaklarının yüksek olduğu 160km/s gibi hızlarda, sürücülerin hepsinin dikkatli bir şekilde süreceğini böylece kazaların büyük oranda azalacağını düşünüyorum. Ek olarak, hız sınırının 160 olduğu için herkesin sınıra yakın hızlarda gideceğini de düşünmüyorum.
Arabalar için diyeceklerim bu kadar. Diğer araçlar içinse önerilerim şu yönde; motosikletlerin güncel hız sınırları hiçbir şekilde uygulanabilir değil. Motosikletlerin, otoyollardaki hız sınırı 100km/s. 1000cc ve 600cc birçok motosiklet, daha ilk vitesteyken 100km/s’nin üstüne rahatlıkla çıkabiliyor. Legal olarak erişebilecekleri en yüksek hız limitine (100km/s’ye), 0km/s’den 3 saniyede ulaşabilen motosikletler var. Hatta 0’dan 100’e 3 saniyenin altında ulaşabilen motosikletler bile var. Bu tip araçların, hız limitlerine uymaları imkânsıza yakın. Bu nedenle motosikletlerin hız limitleri, arabaların hız limitlerinden en az 15km/s daha fazla olmalı.
Bir başka saçma hız limitiyse, motorsuz bisikletlere olan hız limitleri. Motorsuz bisikletler için herhangi bir hız sınırlaması olmaması gerekli.
Hız limitleri, tabela yazmak ile de olmuyor. Gerekli koşullar sağlanmazsa, araçlar belirlenen hızlardan daha hızlı veya yavaş gitmeye devam edecektir. Örneğin geniş ve etrafta insanların, ağaçların ve diğer şeylerin az olduğu bir çift şeritli yolda sürücüler, dar ve virajlı, etrafında çok fazla ağaç veya uçurum olan bir yola nazaran daha hızlı gideceklerdir.
Son olarak söylemek isterim ki, ben bir KGM görevlisi veya bu konuda yetkili birisi değilim. Gerçek hayatta, yukarıda bahsettiğim hızlarda değil; yasalara uygun, kendinizin ve çevrenizin güvenliğini tehlikeye atmayacak hızlarda sürün. Ben, sadece trafik güvenliği ve şehir planlaması konusunda meraklı olan, aynı zamanda da yazar olan bir gencim.Yaptığım birçok araştırma, yabancı ülkelerdeki trafik örnekleri ve tükettiğim birçok materyal sonucu ulaştığım çıkarımları, sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım, trafik güvenliği konusunda en azından sizin de bir fikriniz olmasına yardımcı olmuşumdur. Unutmayın, her zaman gelişecek bir şey vardır.