DOLAR 32,3681 % -0.35
EURO 34,7195 % -0.27
GRAM ALTIN 2.390,82 % -1,32
ÇEYREK A. 3.909,00 % -1,32
BITCOIN 57.702,83 0.482
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

İN-SANAT BAHÇESİ–190

Son Güncelleme :

26 Aralık 2018 - 12:49

GÜNEŞİ YAKALAYACAKSIN!

—————————————————–

 

Bilim insanları, her daim pozitif düşüncenin yanında yer alırlar. Negatifliğin insan bünyesine yerleşince nasıl bir işkence yaptığını çok iyi gözlemediklerinden; sürekli negatif, yararsız, sorun çözücü değil, sorun yaratıcı insanlardan uzak durmamızı öğütlerler.

 

Yaşamın içinde ki dengelerin, zıtlıklar üzerine kurulduğunu bilsek de, yaşama, insanın iç huzuruna en büyük katkıların da, bu dengeyi iyi kuran insanlar tarafından başarıldığını gösteriyor.

 

Bunca araştırma, gözlem; bilimsel çalışma şunu gösteriyor;”insan ilişkileri” ayrı bir ilim dalı olmaktan çok, bir yaşam biçimi… Yıllarca süren araştırmalar sonucu, bedenen, ruhen en büyük zenginliğin nerede olduğunu araştıran ilim dünyası, şuna tanıklık etmiştir. İnsan ilişkileri iyi olanların, mesleki kariyerleri, maddi durumları hiçbir zaman ölçü olmuyor…

 

Böyle bir günde; zıtlıkların değerli Tekirdağ Süleymanpaşa güneşliğinde Yılmaz Spor Kulübüne geldim. Arkadaşım Özkan Öğretmenle her zamanki gibi bir tavla karşılaşması; hatta düellosu diyebiliriz. Bu düellonun sonucunda ölen, yaralanan olmayacak…

İçeride mi dışarıda mı oturayım kararsızlığı içinde; bir taraftan soğuk gün, bir taraftan soğuğu dengeleyen sıcak bir güneş ve ışın demetçikleri…

 

İçeride mi dışarıda mı diye sesli düşünürken, yanımdan geçen Yılmaz Spor Kulübü Başkanı Hayrullah İşgören; “ Dışarıda oynayın! Baksana güneşe! Bu havada güneşi yakalayacaksın!”

 

Hani hedefi on ikiden vuran okçular nasıl sevinirse; ben de öyle sevindim. Güneş bütün ışınlarıyla bulunduğumuz yeri, şehri, beden ve ruhlarımızı ısıtırken; biz, kendi içinde ki soğuk, üşüme çaresizliğini korkuyla karşılarken, güneşin o görkemli ışınlarını yakalamam; harika bir seçim oldu.

 

Bu umut, hissediş ve düşünce içinde; tavlanın sonucunu merak edenlere; iyi bir iş çıkardığımı söylemem gerekir. İyi bir rakip olan Özkan Öğretmeni yenmek ayrı bir meziyet, güzel eğlence olduğu gibi; güneşi görüp de yakalayamama düşüncelerini yıkıp, geçmenin, dışarıda; evrende 110 Bin km hızla giden bir gezegenin; yani uzay aracının içinde, güneşin etrafında yol almanın bilinciyle; bir günlük resmi ancak böyle çizebilir, anlatabilirim.

 

BİR YAHUDİ HİKÂYESİ

———————————

 

Aziz Nesin’in Cengiz Aytmatov’dan dinlediği bir yaşanmışlık… Aymatov’a bir gün tanıdığı bir Yahudi; “ Siz, Türk soyundan olanlar, domuz kılına benzersiniz.” Cengiz Aymatov nedenini sorunca Yahudi; “ Çünkü koyun kılları yan yana gelir, iplik olur, dokunur. Keçi kılı, at kılı, deve kılı da öyle. Yalnız domuz kılından dokuma olmaz, yan yana gelip birleşemediğinden iplik yapılmaz. Siz Türk soylular da birleşemezsiniz.”

 

Gerçeklik payını; Türklerin tarihine bakarak masaya yatırmak, en temiz, saf halleriyle sonuca bağlamış olmayı çok isterdim. Nedenleri, niçinler? Kayıpları, kazançları? Bunca beyliğin, devletin yerle bir oluşunu?

 

Mustafa Kemal’in akan bu kanı durdurup;”Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikası ve yüzümüzü, ilimle, sanatla, felsefe ile birlikte göklere çevirmemizi istemesiniz biricik amacı; bütünlüğün erdemini, akıl, sanat, felsefe ve politikayla da buluşturmaktan ibaretti.

 

Bütün bunlar; bu beslenmeler; aklın zarafeti, ince kıvrımlarına giden bol oksijen gibi, gidecek olan öğretilerle olacak şeyler…

 

Yunanistan’ın Avrupa Devletleri tarafından korunması, kollanması sadece dini bütünlükten ileri gelmediğini; edebiyatçılarının, felsefecilerinin tüm dünyayı etkileyen bir rüzgâr yarattıklarının büyük enerjisi; Binlerce yıldan beri Ege ve Trakya diyarında salınıp duruyoruz.

 

Bizler, sadece Ali Kuşçuyu onun İstanbul’a getirilişini ve daha sonra Ali Kuşçu gibi ilim insanlarının göz ardı edilişini dahi, anlamlı hale getirip, tartışıp sonuca bağlayıp; içsel özürleri dileyememiş atalarımızın çocuklarıyız.

 

Ve bugün, gelinen noktada yine yapılmak istenen şey budur; ikiye, üçe, dörde bölmek! Bölmeyi bahane edip; demokrasiyi sürekli topal ayaklı bırakmak…