DOLAR 32,5009 % 0.37
EURO 34,7473 % 0.42
GRAM ALTIN 2.404,44 % 1,02
ÇEYREK A. 3.931,26 % 1,02
BITCOIN 57.433,19 -5.959
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 16°

KİRLİ SAKAL; MUTLULUK KRİZİ

Son Güncelleme :

07 Şubat 2020 - 10:46

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Tanrıöver Gıda’da öğlen vakti alışveriş yapmış, kasa kuyruğunda sıranın bana gelmesini bekliyordum. Önümde ödeme yapan kadın epey alışveriş yaptığı için birkaç dakika beklemek gerekecekti. Hemen arkamda bekleyen kirli sakallı, yaşı otuz beş civarı bir gençti. Benim elimde beş parça ürün, onun elinde ise sadece bir tek ürün vardı. Büyük bir nezaket içinde, yüzünü acınası bir buruşturma oyunculuğu içinde;

 

“ Acelem var, acaba sizden önce ödeme yapabilir miyim?” , “ Tabi; hiç sorun değil; buyurun” dedikten sonra sıramı kirli sakal, acınası yüzlü gence bıraktım. Elinde bir tek ürün; sabun vardı. Diğer elinde ise bir takım elbise bulunuyordu. Takım elbiseyi özenle, sanki herhangi birisi dokunacak, takım elbisenin sihri bozulacakmış gibi sakınarak tutuyordu.

 

Genç adamın ricası üzerine ona vermiş olduğum kasa sıramı, en sonunda “vermez olaydım” diyecek duruma geliş öyküm, sadece birkaç dakikada doğdu. Kirli sakallı genç, elindeki takım elbisenin hikâyesini hemen oracıkta anlattı. – Takım elbiseyi arkadaşımdan aldım; ödünç. İş görüşmesine gideceğim de? İyi giyinmeli, çok şık görünmeliyim! Genç adamın acelesinin, şık görünme isteğinin haklı bir nedeni olduğu için benle birlikte kasada bulunan kadın, sırada bekleyen diğer müşterilerde öğrendi ve sevindiler. Sevincimi belli edecek en iyi sözcüğü aradım, bulamayınca aklıma ilk geleni; “Tebrikler, başarılar diliyorum.” dedim.

 

Söylemez olaydım, sıramı vermez olaydım! Bizim genç, sırayı ona verdim diye ilk önce dua dileme işini birkaç kez yaptı. Tekrar tekrar teşekkür etmenin yanında en az beş kez; “Ağabey, hakkını helal et!”

 

Hakkımı helal ettiğimi, sıramı vermekten dolayı mutlu olduğumu söylesem de, ürün parasını ödeyip dükkândan çıkarken dahi; “ Ağabey hakkını helal et, acelem var, iş görüşmesine gidiyorum.” demez mi?

 

Dükkânda bulunan diğer insanların yüzündeki buruk tebessümü görünce, dükkânda çıkınca yol boyunca bu genç adamın ruhsal durumunu anlamaya çalıştım. Öyle düşündüm, böyle düşündüm, filanca şekilde yorumladım en sonunda kirli sakallı, acınası yüzlü gencin bu hale niçin düştüğünü tahmin edebildim.

 

Kirli sakallı genç adam, kim bilir nice zamandır işsiz olduğu bellidir. Bir iş imkânı doğmuş, İŞ GÖRÜŞMESİ yapmayı bile işe girebilme, hatta girmiş gibi heyecana; SEVİNCE dönüştürmüş. Sizin anlayacağınız, sadece iş görüşmesine gitmek bile ; “MUTLULUK KRİZİ” ne girmesine neden olmuş…

 

Âlimler, dinler ne derler? Tok, açın halinden anlamaz… Oysa anlayan nice tok var, sadece bu işin görünür tarafında reklâmını yapmıyorlar…

 

İnsanlarımız, gençlerimiz beş kişinin alınacağı işe on bin kişi gidiyorsa, en iyi üniversiteden mezun olanların büyük çoğunluğu iş bulamaz haldeyse, ülke siyasetçimizin halen niçin bu korkunç duyarsızlığı gösterdiğini anlamakta birçok insan gibi bende zorluk çekiyorum.

 

Bazı vatandaşlarımızın dediği gibi; “ Bu siyasetçilerde hiç mi merhamet vicdan yok! Halkın bu feryatlarını, krizlerini, açlıklarını, yoksulluklarını, düşkünlüklerini niçin görmezler?

 

Görmemenin de bir yolu, görememenin de bir yolu var. Eğitimli, vicdanlı, duyarlı olununca, ülke ve insan sevgisine dönüşen idareler, vatandaşlarının uykularını kaçırmak yerine, daha huzurlu şölensi yaşamlar yaratıyorlar.

 

Sapla saman iyice karıştı. Ne toplanan vergiler, ne de toplanan yardımlar tam manasıyla sahiplerine ulaşıyor. Hal böyle olunca, herkes kendi yağınla kavruluyor kavrulmasına ama sadece bir iş görüşmesi bile insanımızı krizlerden krize sokmaya devam ediyor. İnsanlara iş imkânı yaratmak bu kadar zor mu? Kendi evlatları bu ülkede okumaya layık olmayan, yıllardır ülkeyi yönetme sevdası içinde haykıranların, diğer evlatları görmemeleri, hissetmemeleri acınası bir duyarsızlık değil midir?