Tekirdağ’ın öz evlatlarından birisi, Nagihan Gökçil… Ekim ayı, O’nun sonsuza göç ettiği, benim doğduğum ay; sonbaharın şölensi zamanlarının başladığı, rüzgârın hasat yapılmış tarlaları savurmaya başladığı gün ve geceler…
Gerçek manada gönlünü yazı yaşamına kaptırmış olanların duygusal yoğunluğu hangi aletle ölçülür bilemem! Bildiğim bir şey var; birçok değeri ölümünden çok sonra tanıyorum! Seviyorum ve önemsiyorum. İşin bir buruk, bir de coşku yanı var!
Nasıl mı? Buruk yanı, on parmağında on yetenek olan, düzeyli ve nitelikli yaşamış olan Tekirdağ Karacakılavuz’un öz evladı Nagihan Gökçil ile tanışamadım. Tanıma fırsatını ise bir başka Karacakılavuz aydını Yaşar Dallı sayesinde yakaladım…
Coşku yanına gelince, Nagihan Gökçil’in Karacakılavuz, yani doğduğu yerle kurmuş olduğu bağları inceledim. Bu konuda; insan denen yüce canlı nitelikli ve sade bir yaşam sürüyorsa, sosyal medya denen dünya da izler-paylaşımlar da yapıyorsa, geriye çok önemli bilgiler, görgüler, sonradan kültüre, belki de geleneğe dönüşecek zenginlikler de bırakıyor. Kütüphanelerin en değerli kitaplarındaki saklı bilgiler gibi öğrenen ve gözleyen için, hepsi çok önemli belge değeri taşıyor…
Nagihan Gökçil’in Facebook ve İnstagram paylaşımlarını uçsuz bucaksız sükûnet, saygı ve minnet duyguları içinde izledim. Hiçbir paylaşımını cilalamamış… Umut, üretim, öğretim dolu duyuru ve paylaşımlarına bir tek makyaj sürmemiş…
Tekirdağ Karacakılavuz’a lavanta dikmek, lavanta çiçekleri büyüsü içinde başka dünyalara geçmek için gelmiş gibi… Tarladaki çalışmaların her anında var. Bir Mart günü tohum ekerken de, yaz sonu hasat yapmış bir insanın bereket denen yüce şeye, minnet duyguları içinde bakarken de…
Son paylaşımlarını ölüm vakti henüz gelmeden 45 gün önce 21 Ağustos 2023 tarihinde yapmış. Lavanta tarlasını dinlendirmek adına söküp yerine ekmiş olduğu nohutlarını, Karacakılavuz yerli tohumunu şöyle anlatıyor;
“ Yerli tohum ve tabi ki lezzetli… Nohutlarımız sonunda yemek için hazır! Denemek isteyen!”
Patates ekerken, soğan ekerken, ektiklerinin hasatlarını yaparken; toprak ile tohum işbirliğinin her evresinde Nagihan Gökçil var. Tek kelimeyle yaptığı, paylaştığı hiçbir işte, görüntüde “Konu Mankeni” olmamış… Sonradan görmeler gibi şımarmayıp, tıpkı ektiği doğal ve yerli tohumlar gibi “Taş yerinde ağırdır” felsefesiyle, eski insanların söylediği gibi, yüzünde bolca ışıklar biriktirmiş…
Fotoğraflarının hepsinde ürettiklerini, hayli meraklı ve başarılı olduğu el zanaatlari ile buluşma ve tanıtım anlarını, bir çocuğun saf sevgisi, kucaklaması içinde sunmuş…
19 Temmuz 2023 paylaşımında ise lavanta, nohut, patates fotoğrafları altına şöyle bir not düşüyor;
“ Her yerde hasat telaşı! Biz de gün doğmadan yola koyulup, nohut, patates, soğan hasadımızı yapıp, lavanta demetlerimizi kestik. Bereketli olması dileğiyle…”
Paylaştığı fotoğrafların içinde sol elinin parmakları arasında küçük bir nohut tanesi, kabuğu henüz açılmış ve o kabuğunun içinde, saf ve tertemiz bir halde yaşam ve yaşamak için hazır olduğunu anlatıyor gibiydi…
2020 ile 2023 arası fotoğraf paylaşımlarına baktım. Belli ki üretmek, yeni yerler gezip görmek, yeni şeyler öğrenmek için sosyal dünyaya çok fazla zaman ayıramıyordu. Sadelik, sükûnet ve paylaşıma yansıyan ruhsal duruluk içindeki sunumları, diğer yaşama yolcu olacağını bilen bir bedenin, sadece üretmek olana dikkat çekmesi, kargaşa ve yağma felsefesinden, hilebaz anlayışlardan çok ötesindeydiler…
Yine kendisinin çektiği bir fotoğraf; lavanta dalları üzerine konmuş bir kelebek. Sanki kelebeğin kısacık ömrüyle kurulmuş bir bağ; ancak 53 yaşında 6 Ekim günü sona erecek, daha öyküsü ve öyküleri bitmemiş bir anın da anlatımıydı…
Nagihan Gökçil 6 Ekim’de sonsuza göç ederken, ben ise gerçek doğum zamanı,12 Ekim de dünyaya gelmişim. Ekim çocuklarıyız; sonbaharın kır kokularını her yere taşıdığı, bereket denen şeyin ancak doğal kalınarak:-Alaşılır ve paylaşılır lezzet katacağını, hatırlatıyordu Nagihan Gökçil:-Kısacık Karacakılavuz, Tekirdağ, İstanbul yıllarına sığmış ömrün her aşamasında…