Kanada’lı antropolog Daniel Bitton “Politika nedir?” sorusuna geniş anlamlı bir cevap veriyor:
“Bir grubun bir karar vermesi ile ilgili her şey politikadır.”
Tabi, sonra konuyu açıyor, politikayı “ özel politika” ve bizim ilk anda aklımıza gelen “kamu politikası” olarak iki bölümde ele alıyor.
( https://youtu.be/dQjcmDGY2vA?si=7ytqsuUITTzJ6e_m )
Bu günlerde parti örgütlerinde en önemli sorun belediye başkanlığı için hangi aday adayının, aday olarak belirleneceği.
Bir karar almayı gerektiren bu durum nedeniyle, yukarıdaki tanıma göre, yoğun bir parti içi politik canlılık görülüyor.
Daha önceki yazılarımda çeşitli ön seçim yöntemlerinden bahsettim.
Bu yazıda “Gruplar Nasıl İyi Kararlar Verebilir?” başlıklı bir TED sunumundan bahsedeceğim.
GRUPLAR NASIL İYİ KARARLAR VEREBİLİRLER?
Sigman ve D. Ariely’nin araştırmalara dayanan TED konuşmasında bu konu inceleniyor.
Konuşmanın linki: www.ted.com/talks/mariano_sigman_and_dan_ariely_how_can_groups_make_good_decisions
Konuşmadan notlar:
“Toplumlar olarak geleceğimizi şekillendirecek kolektif kararlar almak zorundayız.
Hepimiz biliyoruz ki, grup halinde karar verdiğimizde, bu kararlar her zaman doğru gitmez,
bazen çok yanlış kararlar çıkar.
Peki gruplar nasıl iyi kararlar alıyor?
Araştırmalar, bağımsız düşüncenin olduğu durumlarda kalabalıkların akıllı kararlar verebildiğini gösteriyor.
Bağımsız düşünce, akran baskısı, sosyal medya, basit konuşmalar gibi etkilerle engellenebilir.
Öte yandan, bir grup, konuşarak bilgi alışverişinde bulunabilir, birbirlerini düzeltebilir, revize edebilir.
hatta yeni fikirler üretebilir.
Grupların daha iyi kararlara ulaşmak için nasıl etkileşime girebileceğini anlamak için dünyanın birçok yerinde deneyler yaparak bu konuyu araştırmaya başladık.
Kalabalıkların, daha düşünceli ve makul bir bilgi alışverişini teşvik edecek şekilde, küçük gruplar halinde tartışmaları halinde daha akıllı olacağını düşündük.
Bu fikri test etmek için 10.000’den fazla katılımcıyla, Buenos Aires, Arjantin’de bir deney gerçekleştirdik.
Katılımcılara “Eyfel Kulesi’nin yüksekliği ne kadar?” ve “Beatles’ın ‘Yesterday’ şarkısında ‘Yesterday’ kelimesi kaç kez geçiyor?” gibi sorular sorduk.
Herkes kendi tahminini yazdı.
Daha sonra kalabalığı beş kişilik gruplara ayırdık ve onları grup olarak ortak bir cevap bulmaya davet ettik.
Fikir birliğine vardıktan sonra grupların cevaplarının ortalaması, tartışmadan önce tüm bireysel görüşlerin ortalamasından çok daha doğru çıktı.
Başka bir deyişle, bu deneye dayanarak, küçük gruplar halinde başkalarıyla konuştuktan sonra,
kalabalıklar kolektif olarak daha iyi yargılara varıyorlar.
Yani küçük grup tartışmaları, kalabalıkların basit cevapları olan sorunları çözmesini sağlamak için potansiyel olarak yararlı bir yöntem.
Bu yöntem, geleceğimiz için kritik olan sosyal ve politik konularda karar vermemize de yardımcı olabilir mi?
Araştırmacılar , Arieli ve Sigman, bu sefer Vancouver, Kanada’da gruplara ahlaki ikilem içeren sorular sormuşlar.
Önce herkesten kişisel cevaplarını yazmaları istenmiş.
Daha sonra herkesin üçerli gruplar halinde toplanması istenmiş.
Tartışmak ve fikir birliğine varmak için onlara iki dakika süre tanınmış.
Tamamen zıt görüşlere sahip kişilerden oluşmasına rağmen, pek çok grup fikir birliğine varmış.
BİREYSEL GİZLİ OY MU? KÜÇÜK GRUP TARTIŞMALARI MI?
Demokrasilerde herkesin bir oy vermesi kutsal bir hak gibi görülür.
Bu nedenle oylama sistemlerinin sorunları pek seslendirilmiyor.
Avrupa’da aşırı uçtaki partilerin şaşkınlık veren başarılarını görüyoruz.
Artık “Demokrasiyi nasıl daha iyiye götürebiliriz?” sorusunu tartışmaya açmalıyız.
Şu anda birçok toplumda sesimizi duyurma yöntemimiz, bir sandığa gidip oy atmak şeklinde, doğrudan veya dolaylı oylamadır.
Bu, fikir çeşitliliği açısından iyidir.
Sandığa oy pusulasını atan herkes kendi sesini ifade etmiş gibi hisseder.
Ancak bu tür oylama, tartışarak bir çözüm bulmak yöntemi ile karşılaştırıldığında yeterli gözükmüyor.
Deneylerimiz, fikir çeşitliliğini korurken tek bir kararda birleşen küçük gruplar oluşturarak bu iki hedefi aynı anda dengelemede etkili olabilecek farklı bir yöntem önermektedir.
İyi kolektif kararlar iki bileşen gerektirir: müzakere ve fikir çeşitliliği.
BİR UYGULAMA
24 Kasım Öğretmenler günü yaklaşıyor, küçük gruplar ve öğretmenlikle ilgili denediğim bir uygulamayı anlatmak istiyorum.
Okullarda, genellikle ders yılı ortasında öğrenciler öğretmeni ve dersi değerlendirirler.
Stanford Üniversitesi Öğretme ve Öğrenme Merkezi bu değerlendirme için “küçük grup” yöntemini öneriyor (https://evals.stanford.edu/mid-term-feedback/small-group-feedback-class ).
Değerlendirme şöyle yapılıyor: Dersin son 20 dakikasında öğretmen sınıftan çıkıyor, yerine değerlendirmeyi yönetecek bir meslektaşı, veya müdür yardımcısı giriyor.
Değerlendirici, öğrencileri küçük gruplara ayırıyor.
Her grup, sınıfta öğrenmelerine nelerin katkıda bulunduğu, nelerin iyileştirilmesi gerektiği ve öğrencilerin dersi geliştirmek için kendilerinin neler yapabileceği konusunda, tartışarak fikir birliğine varıyor.
Değerlendirici bu yanıtları özetleyip, mümkün olduğunca spesifik hale getiriyor, gruplar arasındaki çelişkileri çözüyor ve açıklığa kavuşturuyor.
Daha sonra özel bir görüşmede değerlendirme sonucu, dersin öğretmenine sunuluyor.
SONUÇ: ADAY BELİRLEMEYİ KÜÇÜK GRUPLAR YARDIMIYLA YAPALIM
Yazının başında anlatılan güncel sorunumuza gelelim.
Belediye başkanlığı için aday adayları arasından en uygun adayı seçmek için bir grup partili veya vatandaşı bir salonda toplayıp küçük gruplar halinde tartışmalarını deneyebiliriz.
Süleymanpaşa’da 150 bin seçmen bulunuyor.
İstatistik olarak rastgele seçilecek 383 kişi 150 bin seçmeni, % 95 güvenle, artı-eksi % 5 hata payıyla temsil edebilir.
383 seçmen rahatça, aday adaylarının da geldiği ve kendilerini tanıttığı bir salonda toplanabilir ve ilginç bir deney yapılabilir.
NOT: Süleymanpaşa Belediye Başkanlığ için CHP’den aday adayı olanların tanınırlığını test için bir anket düzenledim.
Aşağıdaki kare kodu okutarak ankete katılabilirsiniz. Teşekkür ederim.