TEKİRDAĞ ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ İPİN UCUNU ELİNDEN KAÇIRIYOR MU?
Tekirdağ’ın en güzide çam ormanlarının bir bölümü; Kumbağa Yeniköy arasında. Gözümüz, ciğerimiz, kalbimiz gibi bakacağımız, bakmak zorunda olduğumuz en değerli yeşil tepelerimizden olan bu yerlerde; yakın zamanlarda sıklıkla yangınlar çıkmaya başladı.
Oysa yerleşim yerlerinin çok yakınında ve oldukça küçük alanlar buraları. Doğanın güzelliğini, tepelerin yeşille, ağaçla, bitki ve hayvanlarla kuşatılmışlığının en güzel görüntüleri burada.
Deniz, adalar, tepeler; göğün sonsuza uzanan maviliği, beyazlığı da buradan bir başka deryasal heyecan yaratıyor.
Bu yüzden de buraları kıyamet gibi insan selleriyle onurlandırılıyor. Hafta sonları, her köşe, piknikçilerin uğrak noktası! Bu sebepten de her köşe, en ıssız yerleri dahi, çöpler içerisinde.
Orman Müdürlüğünün bekçileri nerede? Özellikle çam ormanlarının en küçük kıvılcımdan hoşlanıp, cehenneme dönen ateşleri, nice ormanımızı, ağacımızı yok etmişken; bunca tecrübe ve bakanlığın doğaya, yeşile verdiği önem de ortadayken; niçin tam olarak anlaşılmış görünmüyor?
Buraları yeni dolaştım. Yanmış yerleri görünce içi yanmayan insan varsa; beri gele! Patikalarından aşağılara süzüldüm; yamaçlarından baktım adalarına, Şarköy’e, Gelibolu’na; sonsuz düşlere uzanan manzaralarına. Uzağa bakmanın güzelliği iyi de; yakınımda ki poşet, çöp deryasından utandım; kim bilir kaç bin kez…
Halka yansıyan en önemli şikâyetlerden birisi de; Bazı orman bekçilerinin görevlerini yaparken, piknikçilerle, piknik sevdasına tutulması!
Buralarda, başka yangınlar, bunca emeği; neredeyse 50–60 yılın emeğini her an yok edebilecek şekilde; gece, gündüz demeden dolaşıyor. Piknikçilere piknik alanları gösterilip, her alanın, keyfi bir şekilde kullanılmayacağını; bütün dünya biliyorken; bizim Orman Müdürlüğümüzün de bildiğini düşünüyorum.
Amacımız hep aynı! Tekirdağ’ın Doğası; ormanları; güzellikleri! O zaman? Bu gamsızlık niye? Niçin, bir avuç güzelliği korumakta zorlanıyorsunuz?
TEKİRDAĞ’IN DÜŞLERİ
——————————————-
Vapurlar! Bu şehre en güzel yakışan su üstü yaşam alanları. Bir şehirden diğerine akıp giden; süzülen; medeniyetleri birbirine taşıyan en önemli insan taşıma araçları…
Tekirdağ ile Marmara, Avşa, Erdek, Kara Biga arasında ki araç ve insan taşımacılığı oldukça ticari ve kısıtlı. Kendi içinde çok da önemli! Önemli ki bugüne kadar bu seçenek de yaşamasına devam etti.
Söz ettiğim şey başka bir çare; düş! Vapurlar. İnsan, huzur, sosyoloji, psikoliji, siyaset merkezli vapurlardan söz ediyorum. İçlerinde, dinlenme, eğlenme, yiyecek, içecek, okuma, yazma, müzik dinleme alanları olan vapurlar…
Bu düşü kurmak çok lüks değil. Şehirlerden şehirlere akıp gidecek; Tekirdağ İstanbul, Tekirdağ Çanakkele ve İzmir arasında, insan kültürleri, sosyolojisi, psikolojisi; huzuru taşıyacak araçların, pilot denemesi bile insanın heyecanına heyecan katması çok yakınken; bizlere çok uzak bir gerçek…
İnanıyorum ki, bunu yapacak belediye başkanları veya iktidar mensupları çıkacak. Fark edecekler suların, sular üzerinde ki vapurların, şehirlere, insanlara, turizme, huzura, sağlığa katacakları o büyük şifaları!
Bizim Belediye Başkanımız; başkanlarımız niçin fark etmiş görünmüyorlar? İşleri çok; kendi egoları o kadar şişkin ki; o kadar,”ben” etrafında sıkışmışlar ki, büyük, değerli projelerin, kendilerine bile ne büyük itibar sağlayacaklarının farkında bile değiller.
Oysa vapurlar, Tekirdağ’ın öteden beri düşüdür. Elin oğlu, kızı yapay kanallar yapıp, üzerlerine vapurları, tekneleri sırf bu sebeplerden dolayı; insana, doğaya, turizme, sosyolojiye, kültürlere akış için yapmış, yapıyroken; bizlerinkiler; birbirine küsmenin rekabeti peşinde…
Yazık! Ne yazık hem de…