YİTİK UYGARLIK; TEKİRDAĞ SPOR
————————
Tekirdağ Spor kayıp, yitik uygarlıklar gibi; yer yarılmış, yerin yedi kat altına girmişçesine, herkesin gözünün önünde olduğu halde, görmezlikten gelinen bir kulübümüz. Dışı sizi, içi sevenlerini yakar…
Tokat yöresinden bir arkadaşımla şehir dışından dönüyoruz. Tam da Tekirdağ Sporun önünden geçiyoruz. Az önce, arkadaşımın Trakya-Trakyalıya olan övgülerini gülerek dinlemiştim!
Şuraya bak, dedim. Şu binayı görüyor musun? Evet! Burada, Tekirdağ Sporun sporcuları kalıyor. Ne görüyorsun burada? Yitik, viran bir yapı görüyorum. Burada yaşayan sporcuların şehre, spora katkısı olur mu? Mümkün değil! Buna nasıl izin veriyor bu şehir insanı?
Gel de bu soruya cevap ver arkadaş! Nasıl izin veriyoruz, bu viran yerde, bu gamsızlık içinde ve hangi başarıyı bekliyoruz?
Şimdi, Tekirdağ Spordan herkes kaçıyor. Ünlü değil! Başarıdan başarıya koşmuyor! Nasıl koşsun ki? Viran bir yerde kalan sporcuların kim bilir kaç meselesi, korkusu varken!
Halide Edip Adıvar; yıllar önce aydın bir öğretmen ile gericilerin mücadelesini anlatan romanı; Vurun Kahpeye; o vurgunun, gamsızlığın hiçbir zaman bitmeyeceğini de anlatıyor. Şimdi, bir başka gamsızlık, sanki çaresizlik, duygusuzluk örneği, üstelik tam da bu zamanlar; 21.yüzyıl dünyası uzay yarışında yol alırken; Tekirdağ Sporu, ikinci lige taşımak şöyle dursun; üçüncü ligde bile kalmasını istemiyoruz.
Vurun Tekirdağ Spora; nasıl olsa, herkes kaçıyor. Aman bana bulaşmasın, benden bir yardım istenmesin diye düşünce üretiyor. Öyleyse; vurun! Üçüncü ligden düşsün, böyle bir derdimiz de kalmasın…
TEKİRDAĞ SÜLEYMANPAŞA RUHSAT İŞLERİ ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR
————————————————
Nasıl mı? Şehrin en işlek yolu; Atatürk Bulvarı, hemen Polis Evinin Çay Bahçesinin yanında bulunan bir esnafın tabelası! Hani nasıl derler; bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir misali…
Esnafın dükkânını tanıtmak amaçlı kaldırıma diktiği tabelanın yarısı ana caddeye, yarısı da kaldırıma taşmış durumda. Görünce gözlerime inanamadım. Bu tabelayı onaylayan belediye ruhsat işleri bölümü memurlarının görgüsü, bilgisi karşısında şaştım kaldım.
Şehir değişti değişiyor derken; bu kadar büyük yanlışlardan ruhsat bölümü müdürünün haberi var mıdır? Varsa, böyle yanlışlıklara nasıl göz yumuyor; bilinmez! Halkın ağzı torba değil ki büzesin! Halkın sesi fısıltı halinde devam ediyor; “ belediyenin gücü yettiğine!” diye büyüyen, gelişen insan, esnaf algıları…
Ruhsat Bölümü böyle bir yanlışı yaptı diyelim. Buradan zabıta memurları, müdürleri, hatta belediyemizin anlı, şanlı başkanları geçiyor. Ama arabasıyla, ama yürüyerek! Göze batan parmak gibi insanın gözüne bakıyor.
Bu tabelayı asan esnafa bir şey diyecek halim yok. Belli ki en büyük tabela, en çok göze batan tanıtımlardan yararlanmak istiyor. Bu tabelayı diğer esnaflar da örnek gösterip, tabelalarını sokağa, kaldırıma taşırmaya kalksalar; inanın ne insanlara, ne araçlara geçmeye yer kalmaz.
Ruhsat İşleri Bölümüyle, Fen İşleri Bölümü arasında ki iletişim eksikliğini birkaç ay önce burada dile getirmiştim. Kumbağ’da ruhsat verilen bir yiyecek, içecek yeri olan lokantanın park yerinin uçurum kenarında olduğunu ve hiçbir önlem alınmadan buraya ruhsat verildiğini yazdım.
Belediyemizin ruhsat bölümünden ses yok… Bu yazıların hepsi, ilerisi günlerde hukuk için adalet için bir kanıt niteliğinde. İnsanlarımızın başına bir şey gelmeden önce basın görevini yapıyor. Uyarıyor! Duyan var mı? Kendileri bilir! Bu kadar gamsızlığın elbet karşılığı olacak! Bilirsiniz, nice koltukların yumuşak tarafının hemen altında, nice iğneler tetikte bekler…
Belediyenin Ruhsat İşlerini bir kez daha görevini, layıkıyla yapmaya davet ediyorum. Tekirdağ halkının, esnafının adil düşüncesinin, eşit şartlarda yaşama, çalışma, kazanma hakkı ve kanunların, şehir plancılığının uygulanması adına…