DOLAR 32,3673 % -0.37
EURO 34,7458 % -0.24
GRAM ALTIN 2.409,35 % -0,55
ÇEYREK A. 3.939,29 % -0,55
BITCOIN 57.352,48 -4.683
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 13°

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–438

Son Güncelleme :

17 Aralık 2018 - 10:34

GÜVEN SERİN, BU DEĞİRMENİN SUYU NEREDEN GELİYOR?

———————————————————————-

 

Hareketli pasajlardan birisidir atölye olarak kullandığım küçük dükkânın bulunduğu Hüseyin Pehlivan Pasajı. Onu hareketli kılan şeyler birkaç işyeri ve elektrik faturalarının ödeme veznelerinin buluşundandır.

 

Emekli bir öğretmen arkadaş; kendince yarı şaka, yarı ciddi; fatura ödemek için salondan geçerken, pasajın duyacağı şekilde bağırdı;

 

“ Güven Serin, bu değirmenin suyu nereden geliyor?” Faturasını ödeyip atölyeme gelir gelmez; gazeteden kaç para aldığımı sordu. Hiç! Gönüllü yazıyorum, dediğinde, söyleyecek çok şeyi varmışçasına; o zaman; bu değirmen, sular; hatırlatıldı…

 

Başka şeylere; olmayacak şeylere ne çok para bulup, ne çok zaman harcarız da, söz konusu yaşadığımız yerler olunca ve üstelik dünyayı daha iyi kılacak olan yazın hayatına destek vermek, yeterince anlamlı bulunup takdir edilmez…

 

Bana bu soruyu soran emekli bir öğretmen. Kendisi de sosyal hayatın içinde olup, şehre katkı vermeye çalışanlardan… Belki de değirmenin suyunu sorarken, kendisi de o sudan faydalanmayı düşündü…

 

Kim bilir kaç insan da bu soruyu sordu bugüne kadar. Zor iş; gönüllü olmak! Tıpkı Kurtuluş Savaşının gönüllüleri gibi…

 

Sokrates nasıl zamanında anlaşılmak yerine idama zorlandıysa, o da gönüllü sarıldıysa baldıran zehri dolu tasa; dedemin meyhane hayatına, babamın siyasete kurban gidişine duyduğum saygı kadar; saygı ve sevgiyle bağlıyım yazın hayatının manevi sarılışına.

 

Kentler, ülkeler; sanayicileri, yöneticileriyle bir noktaya kadar tanınabilir, anılabilinirler. Sanata adanmış, şairleri, ressamları, yazarları tarafından ise; sonsuzu göğüsleyecek bir ödül; karne veya zamanlar ötesine geçiş belgesi almayı hak kazanırlar.

 

Bu işin özü; insanı, doğayı, yaşadın yeri sevip, kendini bu dünyaya borçlu saymak… Bir de hatırlatmak isterim; yazın dünyası şifa kaynaklarıyla dolup taşar. Yüzmesini, yıkanmasını, yeme ve içmesini bilene; o kadar çok lezzetli şey var ki; her daim diri ve mutlusunuzdur; içinizde fırtınalar koparken, yoksulluğunuz dip yapmışken dahi; mülkiyetsizliğinizi, düşlerle dengelersiniz.

 

Bu yüzdendir Homeros Destanının ölmezliği; Truva’nın küllerinin merak edilişi, Helen’in ve Paris’in hikâyesi; bu yüzden kıt ve değerlidir; çünkü edebiyatın, mitolojinin ve felsefenin eliyle, sanatçının soluğu ve yıldız tozları karışmıştır hamurlarına…

 

Yaşadığım sürece kim bilir daha kaç kişi seslenecek bana; Güven Serin, bu değirmenin suyu nereden geliyor? Şaşırmak isterim bazılarını! Örtülü ödenekten yardım alıyorum, desem; kim bilir ne çok merak tetiklemiş olurum!

 

Bu sefer de; acaba kaç para?

 

TEKİRDAĞ’IN SENFONİ ORKESTRALARI OLMALI!

————————————————————-

 

Bando takımı, senfoni, mehter; bu toprakların kıvancını anlatacak müzisyenler ve çalgı aletleri; aynı zamanda şehirlerin, ülkelerin de anlatımını yaparlar

 

İzmir Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezinde Cumhuriyet Kutlamaları, senfoni orkestrasının eşliği ve Gülsün Onay’ın da katılımıyla çok ayrı bir lezzete dönüştü.

 

Bu tür önemli anları, ancak çok büyük kabiliyeti olan senfoni orkestraları anlatabilir. Cumhuriyetin yokuşları, karanlık köşeleri, Kurtuluşa giden gemi, mücadele; karanlık ve puslu günlerin ardından gelen o büyük kurtuluş ve insanımızın iki bin yıldan bu yana aç olduğu Cumhuriyet…

 

Orkestranın davulları, kemanları, flütleri, çelloları, Obua sesleri; notaların, bestelerin hünerli ellerle birleşmesi; şefin her hücresinden sızan derlerin büyük heyecanı; tam da böyle büyük olayları anlatmak için yine insan; sanat ve zanaatkârlar tarafından üretilmiş; yaratılmıştır…

 

Tekirdağ’ın da büyük hayalleri olmalı! Tekirdağlı yöneticilerin de. Bu şehrin suskunluğu, viranlığı, yok sayılışı; denizin dibinde denize uzak oluşu, dağların dibinde dağlarını tanımayışı; tarihin içinde, turisti olmayışı; ancak böyle büyük orkestralar tarafından anlatılır; hüzünle ve coşkuya, yenilenmeye, uygarlığa davet eşliğinde…