DOLAR 32,4231 % -0.22
EURO 34,8642 % -0.01
GRAM ALTIN 2.419,63 % -0,13
ÇEYREK A. 3.956,10 % -0,13
BITCOIN 58.066,00 -4.472
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–454

Son Güncelleme :

23 Ocak 2019 - 10:49

SPORLA KAL GÜVENDE KAL

———————————————-

 

 

T.C.Gençlik ve Spor Bakanlığının yeni sloganı; “ Sporla Kal Güvende Kal” Bakan, Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu bu konuda oldukça iddialı. Daha önceki bakanların büyük çoğunluğu da öyle…

 

Hükümetin artan gençlik sorunları karşısında ki duyarlılığını biliyoruz. Hiçbir devlet, gençliğinin kıyıma, felaketlere uğramasına göz yummaz. Hükümetimiz de bu alanda oldukça geniş düşüncelerin çok bol sloganlarını üretiyor.

 

Üretmekle kalmıyor; spor tesisleri ardı ardına açılıyor. Tekirdağ Süleymanpaşa yakın zamanda bu alanda birçok tesis kazandı; Bakanlığın Gençlik Merkezi, Atatürk Spor Salonu, Olimpik Yüzme Havuzu ve yakın zamanda açılacak Kapalı Buz Pisti.

 

Bütün bu yatırımlar sadece gençlik adına değil; sporla yaşamını her daim dinç, sağlıklı ve huzurlu kılmak isteyen halka da yansıyor, halka da kapılarını açıyor.

 

Bu tesislerin bir kısmını bende kullanıyorum. Bire bir birçok güzelliği yaşayıp gözlemlerken, inanılmaz derece aksaklıkları da gözlemliyorum. Bir kere; bu büyük projeleri tam olarak anlayacak, yönetecek YÖNETİCİ heyecanlarını göremiyorum.

 

Bir şeyler var bu alanda eksik olan… Aslında halkın ve birçok insanın bildiği şey; işi, ehline vermek… Her insan, bildiği, sevdiği işte başarılı olur. Tanıdığın tanıdığı veya “bizden” dir, düşüncesi; ne hazindir ki bu kıymetli projelerde büyük ilerleme sağlamıyor.

 

Örneğin Atatürk Spor Salonunu alın ele! Burada birçok etkinlik yapılıyor; katılan yönetici ve halk sayısı; gözle görülecek kadar az… Sporcu yakınları ve zar zorla ya birkaç yönetici ya hiç yok…

 

Sporu heyecanlı kılan şey aynı zamanda diğer insanların izlemesi, alkışlaması veya eleştirisi değil midir?

 

Bu büyük yatırımların sahipleri biziz. Bu konuda yatırımları yapanlara büyük minnettarlık taşıyorum. Ama aynı yatırımları işin ustasına akademik ve tecrübe açısından ehline vermezseniz; işler hep aksar, hep yarım kalır…

 

Slogan çok güzel; Sporla Kalın Güvende Kalın… Tamamdır; bu işi tuttum, tutacak gibi… Ama işin özü; spor, istikrarı, düzeni, ilgiyi, alakayı, heyecanı, inancı sever…

 

VURUN ABALIYA

—————————–

 

Eskiden, öteden beri söylenen bir deyimdir “vurun abalıya” en altta kalanın canı çıksın veya çıkar atasözü gibi bir şey…

 

Şimdi yerel seçimler yaklaşıyor. Belki “abalı” biraz hürmet görecek, onun eli sıkılacak; hatta hal ve hatırı sorulacak. Ya sonra? Nasıl olsa abalı kaldırır misali; vurun dostlarım…

 

Meşhur sözde olduğu gibi; “ ilk taşı günahız olan atsın!”

 

Siyaset kulvarında yarışmaya girecek olanlar yine abalı olanların ellerini sıkmaya başladılar. Yüzler; sırıtma şeklinde de olsu gülüyor… Ekrem Başkan da gezintiye çıkmış olanlardan. Beden dili; “Bu benim işim değil!” diyor. Sokaklarda her gördüğün insanın elini sıkmak; herkesin yapacağı bir şey değil. Bu bir alışkanlık; yaşam biçimi…

 

Etrafında beş on politikacı ; “başkanım” diye onu yönlendirmeye çalışıyorlar. Oysa onun yönü, kim bilir hangi büyük düşünceleri imar etmeye veya planlamaya uygun…

 

Yer, Kolordu Caddesi. Ekrem Başkanın etrafında olan tanıdık bir yüzüle tokalaştım. Ekrem Başkan ve çevresi balıkçılarla, yoldan geçenlerle selamlaşıp tokalaştı. Sıra bana geldi sandığımız zamanda Ekrem Bakan; dünyayı teğet geçen kuyruklu yıldız gibi öylece geçti; gitti…

 

Ben böyle düşünürken, beni görmemezlikten gelmesini yediremeyen partili arkadaşım seslendi; “ Başkanım!” Döndü baktı ve gayet samimi bir şekilde; elimi sıktı. Hayırlı olsun, demekten başka bir şey gelmez elimden…

 

Hep alışa geldik veya geleneklere uyan tip insanlar düşünüyor veya düşlüyoruz. Farklı insanların yönünü, tarzını, yaratıcılıklarını da anlamak, kabul etmek için; ilk önce abalı olmaktan kurtulmak gerekiyor!

Ama nasıl? Altyapı; kentli olmanın bilinciyle gelişir. Hatta köylü, kasabalı olmanın erdemleriyle de…

 

Elimiz ne zaman kitaplara doğru gidecek; ne zaman ki, ekmeğimizden, dişimizden arttırıp sinema, tiyatro veya seyahatlere çıkacağız; o zaman abalı olmanın da ses getireceği, hesap sorup, karşı tarafı “kahraman” da, “hain” de yapmayacağız demektir…