DOLAR 32,3400 % -0.07
EURO 34,8790 % 0.06
GRAM ALTIN 2.393,53 % -0,14
ÇEYREK A. 3.913,42 % -0,14
BITCOIN 63.449,85 0.72
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

TERBİYESİZ GENÇLİK

Son Güncelleme :

06 Kasım 2020 - 15:51

Neredeyse otuz yıllık arkadaşım Hamdi ile yolda karşılaştık. Hal-hatır sorduktan sonra Hamdi; “ Güven, gençlik nereye gidiyor yahu? “ diye bir soru ve ardından gençleri izlerken tanık olduğu argo, küfür söylemlerini dile getirdi.

 

Genel bir yazı yazmak için sadece bir bölüme bakarsak her zaman karamsar olma yarışında ipi göğüsleriz. Gençliğimizin özelikle Z Kuşağının yüzde kaçının eğitimsiz, görgüsüz olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Ama şunu söylemek mümkün; bir bölümü iyice kuralsız, nizamsız; sağı-solu, konu-komşuyu, akrabayı, büyüğü-küçüğü önemsemeden, hatta çevresine aldırış etmeden yaşıyor; yaşamak istiyor.

 

Tepkileri ve tepkisizlikleri tam manasıyla sosyal bilimcilerin işidir diye düşünüyorum. Üniversitelerin, eğitim ve öğretim kurumlarının çok özel çalışmaları gerekli; kaybetmekte olduğumuz bir bölüm gençlerimiz için…

 

Şu soruyu sormak zorundayız; gençlerimizin önemli bir bölümü niçin saygısız? Niçin terbiyesiz? Niçin eğitimsiz? Niçin, nezakete, edebi dile sığınmıyor da argoya, küfre, barbarlığa doğru ilerliyor?

 

Cevaplar yine bizde ve toplumumuzda gün yüzüne çıkacaktır. Hızlı göçler, yer değiştirmeler, komşuluk ilişkilerinden uzaklaşıp, yaşamın sosyal, ekonomik trajedilerine doğru ilerleyen ailelerin gençleri daha da sığındı terbiyesizliğin sancılı koynuna. Bir yerde, yaşadıkları acı gerçeklerden uzaklaşmak, kaçmak, onlara acımayan, onları görüp sarıp sarmalamayan dünyadan hınçlarını böyle almak istiyor olabilirler…

 

Sanıyorum toplumlar böyle değişiyor, gelişiyor veya daha da geriliyor. Gençlerini kaybedip yozlaşan toplumların ekonomiyi, sosyal, kültürel düzeni de, tıpkı geçmişi, saygıyı, tarihi, doğayı unutup yok ettiği gibi çökermeleriyle toplumlar bir başka toplumun güdümüne kimi eriyerek, kimi gönüllü bir şekilde geçiyor, dönüşüyor, bir başka isim altında bir başka millet olarak doğuyor.

 

Varlığımıza, var olan milletimizin birkaç bin yıllık yolculuğundaki acılara, deneyimlere, büyük göçlere rağmen edindiğimiz içtenlik, büyük ve küçük saygısı, yaşlı insanlara, çocuklara olan saygı, bir kerede yok olmuyor. Hemen tükenmiyor. İnsanın insanlık yolculuğunda ki edindiklerinin kaybolması büyük zamanlara yayılıyor. Belki de henüz vakit; genlerimizi, gençliğimizin büyük bir bölümünü kazanmak için geç değildir! Her daim yapılacak yeni reformlar, yepyeni başlangıçlar, değişimler, zenginlikler anlamına geliyor.

 

Tarihimiz böyle kayıplarla dolu. Matbaayı geç alışımızdan tutun da, gözlem evini kapatmamız, orduda yapılamayan büyük yenilikler, Osmanlı İmparatorluğunun sonunu getirdi. Büyük bir son; neredeyse yitik bir uygarlığa, kayıp Atlantis Kıtasına dönüşecekti halkımız, insanımız, milletimiz…

 

Cumhuriyetin büyük devrimleri alınan yol ortadayken, Mustafa Kemal Atatürk’ten sonraki dönemdeki Köy Enstitüleri ve insanımızın, gençlerimizin rafahı, zenginliği, eğitimi için düşünülen birçok kazanım bir çırpıda yok edilmedi mi? Büyük ülkelerin, büyük milletleri çok büyük kayıplarla yok olurlar. O büyük çığ gelmeden, gençlerimize, gençliğimize uzanacak el; ilk önce aileden, akrabadan, komşudan, mahalleden başlamalı diyeceğim ama bu saydıklarımın tamamı; komşu, akraba, aile büyük zararlar gördü ve görüyor. Ekonomik, sosyal zararların yanında bahçeli evlerinden kopup, mahalle bile olmayan sitelere hapsolan insanımız, şimdi kendi yolunu açmak, genlerinde ve örf-adetlerinde olan çok değerli kazanımları az bir kayıp ve erken önlemler; eğitimle, öğretimle, her türlü yatırımla, hizmetle geri kazanmalı.

 

Bütüne ulaşmalıyız; birinci ligde olan ülkeler gençlerine, gençliğine, insanına ne yapıyorsa; en adilini, en görkemlisini yapmak boynumuzun borcu ve atalarımıza olan en değerli mirasın koruyuculuğu, vefa anlayışı değil de nedir…