– Tekirdağ Habertrak Gazetesi

Yeni hastalıklar

Yeni kuşaklar, kendileriyle beraber çeşitli yenilikler de getiriyor. Her yeni kuşak, eski kuşağın sahip olmadığı şeyleri getiriyor, bazen de eski kuşağın sahip olduklarını götürüyor. Yeni kuşaklar, yeni reklam alışkanlıkları, yeni iletişim kurma yolları, yeni para kazanma yolları, tamamen farklı bir dünyaya bakış açısı ve daha birçok farklılık ile karşımıza çıkıyor.

Ben de, Z kuşağının getirdiği belki de en acı yeniliklerden bahsedeceğim. Diğer kuşaklarda yaygın olmayan,ancak Z kuşağında, sıklıkla görülen hastalıklardan bahsedeceğim. Bilmeyenler için;” Z kuşağı, internetin günlük yaşamın bir parçası olduğu dönemde yani 2000li yılların başı ile 2010lu yıllar arasında doğan kişilere denir.” Yılların tam tarihi, kaynaktan kaynağa değişiklik gösterebilir. Hastalıkları anlatmaya başlamadan önce, benim herhangi bir medikal eğitimimin olmadığını, bu yazımda hastalıkların tedavisinden bahsetmediğimi ve bahsetme yetkimin olmadığını, gözlemlerimden kaynak edinerek yazdığımı ve Z kuşağı içinden bir lise öğrencisi olduğumu, sizlere hatırlatmak isterim.


Z kuşağı ile yaygınlaşan hastalıkların birincisi, anksiyete. Türkçesi, insan korkusu veya kaygı bozukluğu olarak çevrilen bir hastalık. Anksiyetesi olan bireyler, çoğunlukla insanlar içinde bulunduklarında stresleniyor. Birinden bir şey isterken, bacakları titriyor. Günlük yaşantımızda, rahatça yaptığımız şeyleri yaparken içine bir korku doğuyor. Anksiyete bozukluğunun, ilaçları bulunuyor. İlaçların, beklendiği gibi tepki verdiği durumlar ise pek yaygın değil. Anksiyetenin, Z kuşağında yaygınlaşmasının en büyük sebebi, Z kuşağının daha az sosyal bir ortamda büyümesi. Bizler maalesef ki, kutularda yaşayan bir kuşak olduk.

Dünyaya geldiğimizde, elimize bir kutu verildi. Bu kutuya hayatımızı bağladık, o kutunun şarjı bittiğinde gözlerimiz yaşardı, her şeyimizi onda paylaştık, tek eğlence kaynağımız o kutu oldu. Biraz büyüdük, hayatın gerçeklerinden ve soğuktan bizi koruyan kutudan çıkmak istedik. Ailemiz, o kutudan dışarıya çıkmamıza izin vermedi. Çıktığımızda, akşam ezanına kadar o kutuya dönmemiz istendi. Kısacası, kutudan kutuya yaşadık. Hayatın gerçek halini değil, sadece bizim görmemize izin verilen kadarını gördük. Gerçek hayatla karşılaşınca, anksiyete bozukluğu teşhisi kondu bizlere.


Z kuşağında, yaygın hastalıklardan, bir diğeri ise depresyon. Bu hastalık, hiçbir şeyden zevk alamayanların sahip olduğu hastalık. Hastalığın bu kadar yaygınlaşmasının sebebi, kutu benzetmesi ile benzer aslında. Birçoğumuz için hayat, sanal bir ortamdan ibaret. Bu sanal ortamdan, zevk alamayınca hiçbir şeyden zevk alamıyoruz.

Z kuşağında, yaygın görülen fiziksel bir hastalık var. Bahsettiğim hastalık, yeme bozukluğu. Yeme bozukluğu, birçok sebepten ötürü meydana gelebilir. Z kuşağında görülen en yaygın sebebi ise, benim gözlemlerime göre; kişinin kendini kötü hissettiğinde, fazla yemek yemesi ya da hiç yemek yememesi. Bir başka etkense, toplum. Toplumumuzda, aşağılamak normal sanılıyor. Eleştiri yaparken, karşımızdakinin üzülebileceğini düşünmüyoruz. Bazen, kasıtlı olarak “biri üzülsün” diye eleştirdiğimiz bile oluyor. İnsanları, vücutlarından ötürü aşağılamanın İngilizce’de kelimesi bile var “Bodyshaming” deniyor bu kelimeye. Lütfen, kimseye “Bodyshaming” yapmayın, istemeyerek yapsanız bile; bir insanın hayatını, sadece üç beş kelimeyle karartabilirsiniz.

Haberlerini duyduğumuzda, içimizin acıdığı bir hastalık daha var, bağımlılık. Sınır koymuyorum, madde, alkol, sigara, teknoloji, alışveriş bağımlılığı gibi bir çok bağımlılık türü var. Bağımlılıklar, gençlere seç-beğen-al dermişçesine sunuluyor. Gençlerin, bir şeye bağımlı olması çok kolay. Üstüne üstlük, güzel ve havalı gibi gösteriliyor bunlar bizlere. Şaşırdıysanız, popüler olan herhangi bir Türkçe rap müziğinin klibine bakabilirsiniz. Birkaçı hariç, neredeyse hepsinde suç ve bağımlılık güzellemesi yapılıyor. Tabii bunun çözümü, sansür değil. Eğer, reklamlarda gördüğü her şeye özenen ve özendiği her şeyi uğraşmadan elde eden, bir nesil yetiştirilmeseydi engellemelere gerek kalmazdı.

Bir başka yeni hastalıksa, odaklanma sorunları. Kısaca anlatmak gerekirse, büyük ihtimalle Z kuşağından çoğu kişi bu 649 kelimelik yazının sonunu, aklını başka yere kaçırmadan okuyamaz. Bunun sebebi, tüketim alışkanlıkların çok değişmesi. Yeni bir şey gördüğümüzde, hemen onu elde etmek istiyoruz. Sahip olduğumuz şeylerden, kısa zamanda sıkılıyoruz.


Z kuşağından çocuğu olanlar bilir, büyük ihtimalle yaşamıştır. Çocuğunuza, yeni bir cihaz ya da yeni bir oyuncak aldınız, o hediyenin değeri ya paketini açana kadar sürer ya da reklamda daha iyisini görene kadar. Tabii, bu dediklerim herkes için geçerli değil. Çoğunluğu göz önüne alarak yazdım.

Umarım, bu yazım sizlerde bir kıvılcım çakmıştır. Yazımı bitirirken, belirtmek isterim; suç telefonda ya da bütün bir kuşakta değil. Suç ailelerde demek, birçoğumuz için kolay bir kaçış yolu. Ancak bu sözü söyleyince, çok önemli bir şeyi kaçırıyoruz. Bir sonraki nesle, aile olmayı öğreten bizler değil miyiz?

Exit mobile version