DOLAR 32,2214 % -0.2
EURO 35,0718 % -0.09
GRAM ALTIN 2.500,74 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,71 % 1,40
BITCOIN 66.823,98 1.609
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

YAŞAM BOYU ÖĞRETMENLİK

Son Güncelleme :

27 Ağustos 2019 - 11:46

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Her meslekten emekli olunur da öğretmenlikten olunamaz. Her mesleğin önemi büyüktür ve değerlidir. Bir tek meslek, bütün meslekleri kendi içinden ruhundan, bilgisinden, kanı ve canından doğurur; Öğretmenlik…

 

Çok yakın bir zaman önce emekli bir öğretmeni tanıdım; Ercan DUYGU, güya emekli olmuş(!) Kanında, ruhunda öğretmenlik sevdası bulunanların emekli olamayacağını bir kez daha gözlerimle gördüm.

Ercan Duygu 2018 yılı içerisinde kuruculuğunu yaptığı ÖZEL DUYGUM ANAOKULU hizmete açtı. Emekli olmuş;otuz yıllık, öğretmenlik hayatını sonlandırmıştır. Oğluna işyerini açıp vazifesini tamamlayıp kır evinde huzurlu bir yaşamın içine sığınmak varken; durmaz; duramaz…

 

Çocukları; büyümeye, öğrenmeye, eğitilmeye yazgılı çocuklar onu çağırmaktadır. Bir an bile tereddüt etmez; kararı verir; Duygum Anaokulu’nu hizmete açacaktır. 2018 yılında da göreve başlar. Yaklaşık doksan öğrencinin on beş çalışanın (öğretmen ve hizmetli) tam bir ekip olmanın işbirliği içinde pırıl pırıl, güvenli mi güvenli bir yer yaratırlar.

 

Bir türlü oturmayan, oturuşup istikrarlı bir sürece geçemeyen eğitim ve öğrenim sistemimiz, özel ve gönüllü girişimcilerimiz(öğretmenlerimiz)sayesinde bir parça nefes alma şansına sahip olması umut verici…

 

Özel Duygum Anaokulu’nun her odasını gezdim, gördüm, Ercan Duygu sayesinde sormadan bir sürü sorunun cevabını aldım. Okulun içerisinde temizlik kokuyordu. Pırıl pırıl olmaktan öte, kendinizi evinizde hissettiğiniz mekânlar topluluğu…

 

En zor olan şey insan yetiştirmektir. Her şeyin çocuklukta başladığını, bütün gelişme başlangıcının başı olan çocukluk; çocuk dünyaları, büyüme yolunda iyi başlayamadıkları yaşama, gerçek hayat karşısında iyi bir rekabet yaşamaları mümkün görünmüyor.

 

Düşünce; yani irademizin şekillenmesi, özgüvenin kendi var oluş çığlığını atması, el becerilerinin yanında, toplumsal ilişkilerin başlangıcı, hepsi çocukluğun içinde ilk yıllarda belirlenir. Oyun oynayarak, eğlenerek, işbirliği yaparken, fiziksel becerilerini geliştirirken, sosyal ve kültürel yanlarını da güçlendiren çocukların gelecek kaygısı çok az olacaktır.

 

Çünkü yaşamın içinde karşılaştıkları bütün zorluklar karşısında çareler arayacak ve çözüm yolları üreteceklerdir.

 

Ercan Duygunun hizmete açtığı Özel Duygum Anaokulu, bu çarelerin üretildiği, öğrenildiği yerlerden birisi! İçerisinde “ticaret” kokmuyor. Eğitim, öğretim, çocuk sevgisinin yanında; otuz yılın öğretmen tecrübesi capcanlı, taptaze orada sizlerin çocuklarını bekliyor.

 

Ercan Duygu’yu geç tanımakla çok şey kaçırdığımı biliyorum. Onun gibi ne çok ve büyük değerler var bu şehrin gününde, gecesinde, bağrında… Mehmet Çevik, arkadaşı Ercan Duygu’dan söz edince, onun sözlerinde; tanıtımında ki Ercan Duygu’yu tanımak için can attım.

 

Aydoğdu On Üç Kasım Ortaokulunda 12 yıl görev (Müdürlük) yapmış olan Ercan Duygu’nun aynı okula Etnografya Müzesi yaptığını kaç kişi biliyor? Ne acı ki, bu müze, Ercan Duygu buradan ayrılınca; kayıplara karıştı. Efsanelerde ki kayıp kıtalar gibi; sanki hiç olmamışçasına yok edildi.

 

Aydoğdu’da On Üç Kasım Ortaokulu’nda yeşeren eğitim ve öğretim bilinci Sayın Duygu zamanında en üst seviyeye çıktı. Ya sonra? İdealizm böyle bir şey! Kesintiye uğradığı an; her şey yarım kalıyor…

 

Hasan Duygu’yu bu kadar idealist kılan, onu bir ömür ve daha ötelerine geçecek zaman dilimi içinde ÖĞRETMENLİĞE adayan şey nedir? Bunun cevabı Kepirtepe İlköğretmen Okulu’nda Mı Gizli?

 

Cevap; Köy Enstitülerinin mayasında; insanın ruhuna kadar erişilen çabalarında; insan-çocuk odaklı eğitim ve öğretimin beyinlere hitap etmesiyle birlikte en hakiki gücümüz olan maneviyatımıza kadar inmesinde, tohumların derinlere kök salmasında gizli…

 

Ercan Duygu’yu çok kısa zaman önce tanıdığım halde; tıpkı arkadaşı Mehmet Çevik gibi; polomikten uzak bir yaşam; üretime, çoğaltıp paylaşmaya adanmış bir yaşamın güler yüzünü; mizahı buldum.

 

Ve ciddi çabalarla hazırlanmış iki kitabı imzalayıp bana hediye etti. Birincisi Selçuk Köyü-Mahallesi ile ilgili, bizi çok ötelere getirecek 368 sayfalık bir eser. Diğeri ise İnecik ile ilgili (Köyümün Kitabı 2) İsmiyle 381 sayfalık bir başka eser…

 

Laf aramızda Ercan Duygu’ya sordum; “Niçin İnecik Kitabı?” Verdiği cevap oldukça ilginç ve manidar; “ İlk önce kendi doğdum yerin; Selçuk Köyünün kitabını hazırladım. Bizim komutan ’Hanım’ Bende kendi doğduğum yerin araştırılıp bir kitap olmasını isterim.”

 

Bir latife olarak eşine,”Komutanım” diyen Ercan Duygu’ya nasıl teşekkür edilir bilemedim. Bunca kargaşa, yozlaşma, tüketim ve yok etmenin çılgınlığı yaşanırken; yazma, düşünme, üretme ve öğretmen bilincini, iradesini yitirmeyip daha da heyecanla yaşamın içinde olması çok değerli ve erdemli bir olay…

 

Bunca değerli araştırmayı niçin yaptınız sorusuna; “ Alim unutur kalem unutmaz” cevabını kitabının yedinci sayfasında buldum.

 

Teşekkürler sana;13 Kasım İlköğretim Okulu kurucu müdürlüğünü üstlenip, en zor olan yerde-mahallede başarmak ayrı bir başarı! Eğitim ve öğretimi veli-öğrenci işbirliğine taşıyan ve okulun bünyesinde; hayvanat bahçesi, etnografya müzesi, fen bilgisi laboratuarı, iş atölyesi, kütüphanesi, bilgisayar sınıfı, tiyatro sahnesi, ev ekonomisi salonu, jimnastik salonu, voleybol, basketbol, hentbol sahaları örnek bir okul yaratmıştır.

 

En derin saygılarım ve minnet duygularımla…