DOLAR 32,4504 % -0.15
EURO 34,8290 % -0.66
GRAM ALTIN 2.438,67 % 0,10
ÇEYREK A. 3.987,23 % 0,10
BITCOIN 62.966,22 -2.387
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 12°

SAROS KÖRFEZİ YOK EDİLİYOR

Son Güncelleme :

26 Mayıs 2021 - 14:57

Trakya Platformu Tekirdağ Bileşenleri üyesi sivil toplum kuruluşları, ÇED olumlu kararı verilen, hakkında iptal davası devam eden ve BOTAŞ tarafından Saros Körfezi’nde yapılan doğalgaz limanı ve kara boru hattı (Saros FSRU Gemi İskelesi) projesi inşaatının tüm itirazlara rağmen hızla devam etmesine tepki gösterdiler.

Trakya Platformu Tekirdağ Bileşenleri adına basın açıklamasında bulunan TMMOB Tekirdağ Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Polat, “Doğa harikası Saros Körfezi’nin yıkım projeleri olarak adlandırdığımız likit doğal gaz limanı ve boru hattı hafriyat ve inşaat çalışmaları sürdürülen tüm mücadele ve açılan davalara rağmen devam etmektedir. Süreçte, binlerce kişiyi temsilen üç ayrı iptal davası açılmış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 45 bin ıslak imzalı itiraz dilekçesi, sunulmuş, ayrıca change.org’dan 120 bin imza toplanmıştır. Buna rağmen proje halen devam etmektedir.”diye konuştu.

Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasına yapılması planlanan FSRU Doğalgaz Limanı ve Kara Boru Hattı Projesi’nin hayata geçmesi durumunda, bölgeye yılda 50-100 arası LNG Gemisi’nin gelmesi bekleniyor.

“İPTAL DAVASI HALA DEVAM EDİYOR”

Yürütmeyi durdurma kararına rağmen Saros Körfezinde tahribatın devam ettiğini aktaran TMMOB Tekirdağ Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Polat; “Saros Körfezi hepimizin bildiği gibi bir doğa harikasıdır. Bu doğa harikasının korunması, tahrip edilmemesi için çok sayıda çevre, emek ve sağlık örgütleri, sivil toplum kuruluşları vb yapılar yıllardır mücadele vermektedir. Buna karşın bizlerin yıkım projeleri olarak adlandırdığımız likit doğal gaz limanı ve boru hattı hafriyat ve inşaat çalışmaları Keşan Kent Konseyi rehberliğinde Saros Gönüllülerinin sürdürdüğü tüm mücadele ve açılan davalara rağmen devam etmektedir. Süreçte, Saros Gönüllüleri tarafından binlerce kişiyi temsilen üç ayrı iptal davası açılmış, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 45 bin ıslak imzalı itiraz dilekçesi, sunulmuş, ayrıca change.org’dan 120 bin imza toplanmıştır. İlk hazırlanan ÇED raporu için Kasım 2019’da yapılan keşifte on bilirkişin tümünün lehimize verdiği karara istinaden Edirne İdare Mahkemesi Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunu iptal etmiştir. BOTAŞ’ın itirazı ile Çevresel Etki Değerlendirme iptal kararı Danıştay tarafından bilirkişi sayısının -on- çift sayı olması nedeniyle usulden bozulmuş; bu sürece paralel, pandemi koşullarında 2009-7 sayılı genelgeye dayanarak aslında iptal edilmiş olan ne yazık ki 2. Çevre Etki Değerlendirme Raporu’na olumlu karar verilmiştir. Saros Gönüllüleri bu rapor için de yürütmeyi durdurma ve iptal davası açmıştır. 2.ÇED iptal davası ve 1. ÇED usulden bozma kararına itiraz için 2020 Kasım ayında yapılan tekrar keşif sonucunda gelen İkinci Bilirkişi Raporları da lehimize gelmiştir. Ardından, hukuksal süreç tamamlanmadan ve arazi sahiplerine bilgi verilmeden ata topraklarına Acele Kamulaştırma ve el koyma yoluyla girilerek inşaata başlanması nedeniyle Edirne İdare Mahkemesi’ne yapılan Yürütmeyi Durdurma başvurumuza, bilirkişi raporlarının lehimize çıkmasına ve tüm ara karar sürelerinin tamamlanmış olmasına rağmen henüz cevap verilmemiştir. Tam bir karmaşa yaşanmaktadır. “ifadelerini kullandı.

“BORU HATTI BOYUNCA TARIM ALANLARI ZARAR GÖRDÜ”

Proje ile tarım alanlarının zarar göreceğini dile getiren Polat; “BOTAŞ A.Ş. tarafından yapılan proje Katar’dan gelen doğalgazın Avrupa’ya sevkiyatı amacıyla sadece dış ticaret için yapılmaktadır, özetle bölgeye söylendiği gibi bir katkısı yoktur. Aksine çevreye, ekosisteme, bu bölgede yaşayan tüm canlılara ve insanlara doğrudan ve dolaylı olarak zararı vardır. Proje alanı ve boru hattı boyunca tarım alanları zarar görmüştür, Anayasa’nın 169. Maddesi ile koruma altına alınan yanmış orman arazileri kullanıma açılmıştır. Bunların yanında on bine yakın ağaç kesilerek orman ve orman varlıklarına zarar verilmektedir. Dünya’nın kendi kendini temizleme özelliğine sahip olan üç denizinden biri olarak bilinen ve Captan Cousteau tarafından Karadeniz’e eşdeğer dip güzelliği tescillenen Saros Körfezi’in 100 bin tonluk dev LNG kargo gemilerinin girmesiyle 10-20 yıl sonra İzmit Körfezi gibi olacağı bilim insanları tarafından ifade edilmektedir. Bu durum iklim değişikliğine bağlı görülen çevresel zararların olumsuz etkisini de arttırarak biyoçeşitlilik, verimli tarım arazileri, sağlıklı ve güvenli içme suyu rezevleri azalacak, kuraklık, kıtlık ve kirlilik hem çevre, hem hayvan hem de insan sağlığını geri dönüşü olmayacak şekilde etkileyecektir. Sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır ve bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Çevresi hasta olanın sağlıklı olması mümkün mü? Değildir ve Sağlık en temel insanlık hakkıdır diyoruz. Sağlıklı olabilmek için sağlıklı bir çevreye ihtiyacımız var. Çevremiz sağlıklı mı?  Soruyorum sağlıklı mı?” şeklinde konuştu.

“GELECEK NESİLLERİN YAŞAM HAKKINI KORUMAK İSTİYORUZ”

Proje alanının yanı başında Ganos fay hattının yer aldığını aktaran Polat; “Hala diri Ganos fay hattının olası bir depremde bölgeye vereceği tahribatı öngörerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Saros Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Saros Körfezi Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmişken aynı Bakanlığın tarafından telafisi mümkün olmayan bu projeye yeşil ışık yakması, bölgede inşaat alanı akla ve bilime uygun değildir. Bizler Trakya Platformu’nun Tekirdağ İl Grubu olarak Saros Gönüllüleri ile birlikte öncelikle sağlık bir çevrede yaşamak ve gelecek nesillerin yaşam hakkını korumak istiyoruz. Buna ek olarak sağlığın bir bütün olarak değerlendirerek bölgenin en önemli turizm potansiyeline sahip Saros Körfez’in tüm doğal güzelliğiyle, canlıları ve bitki örtüsünü koruyarak gelecek nesillere taşıyabilmeyi arzu ediyoruz. Trakya’da Saros’da; Marmara’da Türkiye’nin her yerinde sağlıklı çevrede yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Oysa bu hak biz Anayasamızın 56. Maddesinde verilmiş, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı devletin ödevidir. Saros Körfezi’nde hukuka, bilime ve insan haklarına aykırı olduğunu düşündüğümüz ve kanıtlarıyla defalarca dile getirdiğimiz Projenin durdurulması için Edirne İdare Mahkemesi’nden acilen yürütmeyi durdurma ve ÇED iptal kararı beklemekteyiz. Marmara Denizi etrafında 25-27 milyon insanın yaşadığı çok büyük bir havza olup, ülke nüfusunun hemen hemen %30’u burada yaşamaktadır. Bu nüfusun atıklarının çok büyük bir bölümü Marmara Denizi’ne verilmektedir. Anılan bölgedeki artıma tesisleri tam kapasite çalışmadığından, atık suyun büyük bölümü Marmara Denizine verilmektedir.

Bunun yanında ilaveten Boğazlar trafiği de kirliliğe neden olan bir diğer unsurdur. Bu taşıtların bazıları organik atıklarını Marmara Denizine bırakıyor. En önemlisi kirletici unsurlardan biri de fabrika atıklarının arıtılmadan denize verilmesidir. Özellikle Trakya’da sanayinin kirlettiği Ergene Nehrinin kirliliğini yıllardır yaşıyoruz. “ifadelerini kullandı.

“GELECEK NESİLLERE SAĞLIKLI BİR DÜNYA BIRAKMAK İSTİYORUZ”

Saros Körfezinin doğal güzelliklerinin yok edilmemesi gerektiğini ifade eden Polat; “Saros Körfezi ve Marmara Denizinde yaşayan tüm canlılara, havamıza, suyumuza, denizimize, ormanımıza son nefesimize dek kadar sahip çıkacağız. Çünkü temiz hava solumak, sağlıklı yaşlanmak, gelecek nesillere sağlıklı bir Dünya bırakmak istiyoruz. Yaşadığımız ülkeyi seviyoruz ve önceki kuşaklardan aldığımız emaneti bizden sonraki kuşaklara devretme sorumluluğumuzu aklımızdan çıkarmıyoruz. Yetkililerden tekomel isteğimiz: Lütfen Anayasanın 56. Maddesi ile Çevre Yasası’nın 15. inci ve 30. uncu maddelerini acilen uygulayın. Yıkım Projelerinin tarafı değil, sağlığın tarafını seçin.” diyerek sözlerini tamamladı.

Basın açıklamasına; Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, Tekirdağ Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Gamze Varol, Tekirdağ Baro Başkanı Sedat Tekneci, TMOOB Tekirdağ Şube Başkanı Cemal Polat ve üyeleri, Marmaraereğlisi Çevre Gönüllüleri Başkanı Atilla Olgaç ve dernek üyeleri ile Trakya Platformu Tekirdağ Bileşenleri üyesi sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. Habertrak/Serhat Yeşilipek