DOLAR 32,2658 % 0.02
EURO 34,7169 % 0
GRAM ALTIN 2.403,51 % 0,13
ÇEYREK A. 3.929,73 % 0,13
BITCOIN 62.412,63 -2.479
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 23°

TEKİRDAĞ’DAN TÜM TÜRKİYE’YE HİZMET

Son Güncelleme :

19 Temmuz 2021 - 11:19

Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitü Müdürü Mehmet Ali Kiracı, enstitü bünyesinde hayata geçirdikleri projelerle Tekirdağ bağcılığını ileri taşıma hedefinde olduklarını vurguladı. Kiracı, Tekirdağ’ın bağcılık anlamında bir cevher olduğunu ifade ederek, “İstanbul’daki bir restoran bile Tokat’a gidip, ‘Narince’ çeşidinden yaprak satın alınıyor. Tokat ve İstanbul arasında neredeyse 1000 kilometre vardır. Bizim İstanbul’a uzaklığımız ise 150 kilometre. Biz neden İstanbul pazarının, bu metropolün verdiği avantajları kullanmayalım? Coğrafi işaret alan yapıncak yaprağını da çok önemsiyoruz ve Tekirdağlı üretici için önemli bir gelir kaynağı haline getirmek istiyoruz.” dedi.

“1439 ADET ÜZÜM ÇEŞİDİMİZ VAR”

Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitü Müdürü Mehmet Ali Kiracı, enstitü bünyesindeki tüm üzüm çeşitlerinin muhafaza altında tutularak korunduğunu belirterek “Enstitümüzde şu anda toplam 1439 adet üzüm çeşidimiz bulunmaktadır. Bunlar muhafaza altında tutuluyor. Moleküler tanımlamaları yapılıyor. Yapmış olduğumuz araştırma çalışmalarına da alt yapı oluşturuyor. Örneğin; yeni çeşit geliştirmede kullanabiliyoruz. Gündemimizde malum bir küresel iklim değişikliği söz konusu ve buna karşıda önlem almada bizim eski gen kaynaklarımız yerli çeşitlerimiz bizlere avantaj sunuyor. Bundan da faydalanıyoruz. Birçok üniversite ile bu konularda iş birliği yapıyoruz. Bu gen bankasına, torunlarımızın emaneti olarak bakıyoruz. Türkiye’de de bir tane asma genetik kaynak materyal var bu da enstitümüzdeki asma gen dediğimiz banka. Burada yaprağın, üzüm çekirdeklerinin muhafazaları yapılıyor. Sadece arazide değil.” şeklinde konuştu.

“19 ÜZÜM ÇEŞİDİNİ TÜRKİYE BAĞCILIĞINA KAZANDIRDIK”

Kiracı, Türkiye bağcılığına kazandırdıkları üzüm çeşitleriyle gurur duyduklarını ifade ederek, “Bir diğer projemiz ise yeni üzüm çeşidi geliştirme anlamında. Şu ana kadar 19 üzüm çeşidini Türkiye bağcılığına kazandırdık. Bunların 3 tanesi şaraplık, 16 tanesi ise sofralık üzüm çeşidi. Bunların öne çıkanlarından bir tanesi ise ‘Trakya İlkeren’ diye 1991 yılında bulduğumuz bir çeşit. Bununla da övünüyoruz. Bu ürünün Türkiye bağcılığında sofralık çeşidinde en erkenci gelen çeşit olması bizim için övünç kaynağı. Tabi bu ürünümüz özellikle güney bölgelerimizde Akdeniz’de seralarda, tünelaltında, plastik tünellerde yetiştirilebiliyor. Oldukça erken üretiliyor. Mesela Mersinde bu çeşitlerden nisan ayının sonunda üzümü piyasaya sunma potansiyeli oluyor. Fakat bizim bölgemizde Temmuz ayına kadar hala olgunlaşmadı. Bu nedenle nisan ayında çıkan ürünle, temmuzda çıkan ürünün arasındaki fiyat farkını da görebiliriz. Bu anlamda erken çeşidin önemini söyleyebiliriz.” diye konuştu.

“ÜZÜM SUYU TESİSİ HAYATA GEÇİRİLDİ”

2008 yılında hayata geçirilen üzüm tesisinin Tekirdağ başta olmak üzere Trakya’dan yoğun ilgi aldıklarını kaydederek “2008 yılından itibaren üzüm suyu tesisi kurduk. Üzüm suyu üretiyoruz ama bunların içinden hangi üzüm çeşidinin suyu en güzel diye bir çalışma yürüttük ve bu ürünleri arkadaşlarımız belirledi. Trakya’da, olmak üzere Tekirdağ’da özellikle yaygın bir üretim satışımız oldu. Bu konuda da övünüyoruz.” ifadelerini kullandı.

“YAPINCAK ÇEŞİDİ ÜRETİCİMİZE EKONOMİK DESTEK OLACAK”

Geçtiğimiz yıl ekim ayında yapıncak yaprağının coğrafi işaret aldığına da değinen Kiracı, “Bizim Milli Koleksiyon Bağımız var. Asma genetik kaynağımız oradan şaraplığa uygun çeşitlerden belirledik. Bunlardan iki tanesini de Karamenüş ve Yayla adıyla ürettik. Bunları tescil ettirdik.  Bir diğer çalışmamız ise yaprak. Yaprakta da ülkemizde birçok markette ‘narince’ üzüm çeşidi var. Bunların birçoğu Tokat’ta üretiliyor. Fakat bizim ekibimiz yine bir araştırma yaparak üzerine bölgemizdeki ‘yapıncak’ üzüm çeşidinin yaprağını da çok kaliteli buldu. Bizlerde bu noktadan giderek bir farkındalık oluşturduk.  Yaprak hasat şenliği yaptık. Tekirdağ Süleymanpaşa Ziraat Odası ve Trakya Kalkınma Ajansı’da bu farkındalığı görünce, ‘bunu tescil edelim’ dediler. Geçtiğimiz yılın ekim ayında da ürünümüz coğrafi işaret alarak tescillenmiş oldu. Yapıncak, sadece üzümüyle değil, yaprağıyla da değer kazanmış oldu. Ekonomik açıdan üreticilerimize de katkı sağladı. Ardından bununla ilgili de çalışma yaptık. Üreticimizi destekledik. ‘Çiftçimiz bağında sadece Yapıncak’ın üzümünü değil, yaprağını da üretebilir’ dedik.” değerlendirmesinde bulundu.

“HEM ÜZÜMDEN HEM DE YAPRAKTAN GELİR SAĞLANACAK”

Kiracı sözlerini şöyle noktaladı: “Bir diğer çalışmamız da yetiştirilen ürünlerin ne kadar zaman aralığı ile hasat edilmesi gerekir, bitkinin kendisine zarar vermeyecek ölçüde ne kadar yaprak toplanır, kaç defa hasat edilebilir anlamında da bir çalışmamız oldu. Hangisi daha karlı? Sadece yaprak mı, üzüm mü? Bu çalışma da bizlere ekonomik olarak 7 defa yaprak toplama ve üzümü de yarı yarıya azaltmanın en fazla gelirini sağlayacağı yanıtını verdi. Fakat bunun birde teknik boyutu var. Teknik boyut diyince içine ilaçlama giriyor. İlaçlama programı yürütülüyor. Bunların da sağlıklı büyüme açısından kalıntı vermemesi gerekiyor. Burada da 5. Defadan sonra daha fazla koruma olması gerektiği için teknik olarak da 5 defa yaprak toplama, üzümü de yine yarı yarıya azalma şeklinde iki sonuca ulaşmış olduk.”

Habertrak/Özlem İnan