DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.950,00 0.192
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 18°

YARGIDA AKTÖRLER DEĞİŞTİ

Son Güncelleme :

21 Mart 2019 - 13:22

TBMM Başkanı ve Ak Parti Tekirdağ Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop, Tekirdağ Adalet Sarayı’nın açılışında yaptığı konuşmada; geçmişe yönelik eleştirilerde bulunarak, 27 Mayıs darbesinin resmi bayram olarak kutlanmasının ilginç olduğunu söyledi. Şentop, “27 Mayıs darbesinin kutlama mekânı Anayasa Mahkemesi’ydi. Bu çok ilginçtir.”dedi.

Şentop,“Anayasa Mahkemesi Başkanı, 27 Mayıs darbesinin yıl dönümü tebriklerini kabul ediyordu. 27 Mayıs darbesiyle yüksek mahkemelere ideolojik bir fonksiyon yüklendi. Darbe ideolojisinin korunması fonksiyonu yüklendi. Bu mahkemelerde büyük ölçüde bunu yerine getirdiler.”diye konuştu

“TÜRKİYE’DE 27 MAYIS BAYRAM OLARAK KUTLANIYORDU”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, yargının; kaliteli, iyi yetişmiş, adaletten başka bir ideolojisi, bir hedefi olmayan hakimlerin ve savcıların yürüteceği bir faaliyet haline geldiği zaman; adaletin olduğunun söylenebileceğine vurgu yaparak başladığı konuşmasında “Bu konuda Türkiye önemli mesafeler aldı. Özellikle darbeler sonrası, bilhassa 27 Mayıs darbesinden sonra Türkiye’de yargının bütünüyle ideolojik fonksiyon üstlendiğini, bilhassa yüksek mahkemelerini biliyoruz.”dedi.

“27 MAYIS DARBESİYLE YÜKSEK MAHKEMELERE İDEOLOJİK BİR FONKSİYON YÜKLENDİ”

12 Eylül 1980 darbesine kadar Türkiye’de 27 Mayısların bayram olarak kutlandığına da dikkat çeken Şentop, “29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs gibi 27 Mayıs 1960’da darbe yapılan gün resmi bayram olarak kutlanıyordu. 29 Ekim Cumhurbaşkanlığında, 23 Nisan Mecliste kutlanıyor. 27 Mayıs darbesinin kutlama mekanı Anayasa Mahkemesiydi, bu çok ilginçtir. Anayasa Mahkemesi Başkanı,27 Mayıs darbesinin yıl dönümü tebriklerini kabul ediyordu. 27 Mayıs darbesiyle yüksek mahkemelere ideolojik bir fonksiyon yüklendi. Darbe ideolojisinin korunması fonksiyonu yüklendi. Bu mahkemelerde büyük ölçüde bunu yerine getirdiler.  Yargıyı bir aparat haline getirirseniz, siyasi bir sonuç almanın aracı haline getirirseniz başkaları da bunu bu şekilde görmeye, düşünmeye başlar. Yargının siyasi bir sonuç almaya yönelik mekanizma olarak görülmesi yargıda ki aktör değişikliğiyle 80’lerin sonunda, 90’larda sağlandı ve Fetullahçı terör örgütü bir grubu yargıyı farklı bir amaç için kullanma yönünde iştahını kabarttı ve ona dahil adımlar atıldı. Türkiye birincisini aşmıştı, tasfiye etmişti, ikincisini de aştı. Bizim bu anlamdaki mücadelemiz gerçekte vesayetin kendisini tasfiye mücadelesiydi.” ifadelerine yer verdi.

“VESAYETİN BİR UNSURU OLARAK YARGININ KULLANILMASI SÖZ KONUSUYDU”

Yargı vesayetin bir unsuru haline geldiği zaman bunun içerisindeki aktörlerin kimler olduğunun bir öneminin olmadığının da altını çizen Şentop, “Bazen bir amaç için, bazen başka bir amaç için ama her halükarda vesayetin bir unsuru olarak yargının kullanılması söz konusuydu. Daha önce başka ideolojiler, sonra FETÖ’cülerin amaçları ama ikisinde de Türkiye çok önemli mesafeler aldı. Gerçek anlamda vesayeti tasfiye ettik. Hakim ve savcıların atanmalarına, mesleğe kabullerinde Hakimler Savcılar Kurulunu değiştirdik. Bunu önce 12 Eylül 2010 referandumuyla, daha sonra da 16 Nisan referandumla gerçekleştirdik. 16 Nisan öncesi Hakimler Savcılar Kurulu yüksek yargının içerisinde seçilen üyelerle faaliyet gösteriyordu” değerlendirmesinde bulundu.

Habertrak/Özlem İnan