DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.950,00 0.192
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 18°

HAŞERAT VAR; YEŞİLİ YOK EDİN!

Son Güncelleme :

26 Eylül 2020 - 12:14

Tekirdağ Süleymanpaşa’da ağaç, bitki sevgisini dükkânının önünde de sürdürmeye çalışan bir insanın öyküsünü anlatacağım. Bir avuç yerde, birkaç tonluk yeşillik olur mu? Yapınca oluyor. Yıllardır bakıp büyüttüğü, doğanın yardımıyla apartmanın en yüksek katına erişen sarmaşık, neredeyse küçük bir koruluk görüntüsü içindeydi. Yaz aylarında serçelere sığınma, yuvalama alanı olmanın yanında, bazı apartman sakinleri için ise; sinek, haşarat yuvası olarak görüldüğü için Süleymanpaşa Belediyesi’ne şikâyet edilmiş. Belediye görevlileri; “ görev bilinci” içinde koşa koşa gelmişler. Bu bitkiyi, yeşilliği büyüten insan dükkânına gelmeden yangından mal kaçırır gibi, nasıl olsa “ Şikâyet var!” mantığı içinde bir saatte muazzam yeşillik kesilip yok edildi. Yıllar sürdü onun büyümesi. Yok, edilmesi ise bir saat…

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün yol yapımında kesilen bir söğüt ağacı için ağladığını düşününce bugünün dünyasında ki yeşilin kıymetinin önemini veya önemsizliğini daha iyi anlamak mümkün…

 

Bir büyük ağacın yılda kırk ton toz temizlediğini, kırk ton karbondioksiti yok ettiğini bilmemenin hazin öyküsü her yanımızı sarmış durumda. Doğanın doğallığı içinde yeşilliklerde haşaratın da olacağını, toprağı, doğayı şekillendiren bu küçük hayvanların olduğunu da anlayamamak; 21 yüzyıl için ayrı bir kayıp öyküsü…

 

Belediye ekipleri; özelikle Park ve Bahçeler çalışanları, mühendisleri kestirdikleri ağaçlarla bir güzel değerlendirilmeli. Hangi ağaç ne şekilde kesilir? Hangi yeşillik niçin yok edilir? Çam ağacının, ıhlamurun, kestane ağacının, çınarın bütün dalları budanırsa; yaşanan komedinin anlamı nedir? Diye bu yetkililere ayrıca sorulmalı!

 

Gelelim, on yılda büyüyen bitkinin, bir apartman boyu olan yeşilliğin bir kamyonu dolduran cesedinin hazin öyküsüne. Belediye ekipleri apartmanda yaşayan bir ailenin; “ bu bitki sinek, böcek yapıyor; biz börtü-böcek istemiyoruz.” Şikâyeti üzerine, sabahın erken saatlerinde görevlerini bir güzel yaptılar. Bir kamyon dolusu yeşillik kesildi, bir saat içerisinde yok edildi. Apartmanın yeşil dünyası birden betona teslim oldu. Sokak sakinlerinden hiç kimse bu durumdan rahatsızlık duymadı. Haşerat yapıcı bitkiyi, küçük bir koruluğu kim ister?

 

Oysa aynı insanların birçoğu sosyal dünyada-alanlarda; yeşil öncüsü, yeşile, çiçeklere, bitkilere methiye-övgüler düzüyorlar. Nasıl derler; sözü başka, eylemi başka…

 

Haşerat yapıyor diye kesilen bir apartman boyu olan yeşilliğin tek üzüleni vardı; oradan geçen yaşlı adam. Yanıma geldi; “ Nasıl kıydılar bunca yıl büyüyen bu yeşilliğe?” dediğinde; “ Apartmandan şikâyet olmuş, bitki haşerat yapıyormuş, o yüzden! “ dediğimde, başını öne eğdi, gözlerindeki nemi elinin tersiyle silerek gizledi. Bir fısıltı şeklinde söyleyerek sözlerini;

 

“ Beton kazandı, yeşil kaybetti. Kent bilinci kaybetti, doğa düşmanlığı zaferini ilan etti…”

 

Yaşlı adam hiç de haksız sayılmaz. Şehrimize; Süleymanpaşa’ya tepelerden baktığınızda, betona teslimiyetini görebilirsiniz. Sadece, ölülerin yattığı yerde, mezarlıklarda var olan yeşiller, kendi hükmünü ölülerin hatırına bir güzel sürüyorlar…

 

Meşhur tekerlemedeki gibi; “ Komşu komşu; hu” diye başlayan sonra “ Dağ nerede?” dizeleriyle devam eden tekerleme; “ Yandı bitti kül oldu…”

 

Sözün özü; bir şeyi yapmak, yetiştirmek o kadar çok zahmet ve emek; yok etmek ise birkaç dakika veya birkaç saat… Zanaatları, sanat dallarını, insan ilişkilerini tekrar hatırlatacak derslere, eğitime, öğretime ihtiyacımız var; yok eden bir nesil değil, yaşadığı yeri evinin için gibi pırıl pırıl yapan, yeşile atalarımız gibi hürmet eden, yaşlı ağaçları kutsal kabul eden, küçüğü ve yaşlıyı baş tacı eden eğitime, öğretime muhtacız…