DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 67.135,62 0.391
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 18°

KİTAP İNSANLIĞIN BELLEĞİDİR: ÜMİT BAŞYAZGAN

Son Güncelleme :

01 Mart 2021 - 14:47

Meşhur bir söz felsefedir; “ Öğretmen emekli olmaz!” Daha doğrusu olamaz… İçinde her daim bir öğreticilik yan olduğu gibi öğrenme isteği taptazedir. Ümit Başyazgan, bu felsefeye en iyi örneklerden birisidir.

 

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kabul görmüş bir teori; insan sosyolojisini, psikolojisini ve insanın aldığı yolun basamaklarını anlatır. Ümit Başyagzan, bu basamakları tırmanmayı bilen az sayıda insanlardan; öğretmenlerimizden birisidir.

 

Kendisini henüz fiziki bir ortamda tanımamış olsam da, ismini, yeteneklerini ve arkadaşlık ilişkilerini iki yıl önce Mehmet Çevik öğretmenimden bolca dinledim. Mehmet Çevik, arkadaşı Ümit Başyazgan’ı anlatırken gözleri ışıl ışıl ve yüzünde bir çocuk tebessümü…

 

Meşhurdur bu söz; “ İçinizdeki çocuğu öldürmeyeceksiniz!” Mehmet Çevik ile Ümit Başyazgan arasındaki çocuk; onlara dair anıları dinlerken; hiç ölmemişti… Sevgi, mizah, sosyoloji, edebiyat, felsefe ve sanatla yoğrulan hiçbir dostluk ölmez; ölemez! Neden mi? Doğanın vazgeçilmez kanunlarına haykırır…

 

Kültür dediğimiz şey; çoğalma ve hareketten ibarettir. Tıpkı, evrenimizin, kendi galaksimizin hareket halinde her daim çoğalması gibi bir şey; Ümit Başyazgan’ın 2020’nin ekim ayı içerisinde yayınlanan eseri; “Öykülerle Çocukluğum, Anılarım ve TEKİRDAĞ’IM”, eserindeki hareket gibi; geçmişi, bugüne, bugünü de yarına bağlayacak bir çoğalma-kültür hareketi…

 

 

Yazı yaşamımda çok sorgulamışımdır; “ Yaşadığımız şehir otel değildir! Caddelerinden, sokaklarından yürüdüğümüz, dişbudak, ıhlamur, iğde, çınar ve çam ağaçlarının altında gölgelenip poyrazında ıslık öttürüp, lodosunda saçlarımızı dağıttığımız ve şairin frişka rüzgârında düşlere daldığımız bu şehre; Tekirdağ’a bir borcumuz var; ödemeliyiz, soluk alıp verdiğimiz anlarda…

 

İki arkadaş, üretmeye, çoğalmaya o kadar meyilliler ki, tesadüfe bakın; Ümit Başyazgan’ın eseri-kitabı 2020 ekim’de yayınlanırken, Mehmet Çevik’in eseri-kitabı; Gerçeğe Dönüşen Düşlerin Öyküsü 2020 Kasım ayıdır…

 

Ümit Başyazgan,208 sayfadan oluşan kitabını arkadaşı Mehmet Çevik’e ricam üzerine imzalamış ve Foto Sanat’ın sahibi; Fethi Belli’ye bırakmış. Haberi alır almaz, atölyemde yazı işlerim bittikten sonra eve dönüşte Foto Sanat’a uğrayıp hediyemi aldım.

 

Tekirdağ’ım, diye sevdiği şehri, anılarını, çocukluğu hiçbir zaman unutmamış öğretmenin eserini eve getirdim. Başucumda her zamanki gibi dört beş kitap okunmaya hazır vaziyette. Kimi yüz, kimi elli, kimi daha fazla veya daha az okunmuş. Zamana öldürmek için değil, zamana neşe, görgü katmak için ağır ağır okunan eserler…

 

Ümit Başyazgan’ın ahşap rengine bürünmüş, Tekirdağ’ın cumbalı, bahçeli iki katlı evlerini anlatan kapak resmi oldukça manidardı; anılarla kurulacak köprü adına… Yazarın sevgili eşi Melek Yazgan tarafından tasarlanmış…

 

Açtığım her sayfa, okuduğum her yaprak; Tekirdağ’ın ahşap evlerinin kokusunu, soluğunu, komşuluk ilişkilerini sunmaya başladı. Yazar Ümit Başyazgan; dupduru bir ses, felsefeyle arkadaşlar arasında nasıl konuşuyorsa, öyküler, masallar, anılar nasıl anlatılıyorsa öyle anlatmış; çocukluğunu, anıları ve öyküleri.

 

Rakı Koleksiyonuna kim okusa, kim görse imrenir. Bende imrendim. Zahmetli, yorucu, pahalı ve sabır gerektiren bir serüven; ancak çocuk kalan ve öğreticiliğe adanmış insanlar uğraşır. Özlem sineması, “Şehrin Şerif”ini, Akçeşme’yi, Çengel Hüseyin’i, Deli Berberi, Ramazan ayındaki nohut kokulu çöreklerin buram buram seslenişlerini anlatıyordu geçmişin sevgi dolu anılarına yaslanan yazar.

 

Anneyi, ablayı, babayı, arkadaşlığı, eşi, çocuğu; en önemlisi bir söze tekrar yaşam hakkı sunuyor Ümit Başyazgan; “ BÜYÜĞÜM!” Kendinden büyük olanlara yer verdiği anılarda, öykülerde bu söz, insan ruhuna ve psikolojisine dair her şeyi anlatıyor; saf kalmış saygıyı ve sevgiyi; zamanlar arası yaşama davet ediyor.

 

Kitabı okuyup bitirmem üç saat sürdü. Altmış, yetmiş yıl geriye gittim. Yazmanın ve edebi dünyanın gücü, zamanı bile nazikçe alt ediyor. Birden binlerce yıl öteye uzanmak da mümkün…

 

Bir söz okumuştum 1978 yılında basılmış, kadim zamanlarının ozanı Catallus’un yayınlanmasını sağlayan ve dönemin Kültür Bakanı Doç.Dr. Ahmet Taner Kışlalı’dan;

 

“ Kitap, insanlığın belleğidir. Zaman içerisinde her şey unutulabilir ama yazıya geçmiş her şey ‘belge’ niteliği taşır. Sözü sonsuzlaştıran kitaptır…”

 

Teşekkürler Ümit BAŞYAZGAN; şehri sadece doğduğun yer, doyduğun alan ve bir otel görmeyip; sevdiğin ve bu sevgiyi diğer zamanlara, nesillere armağan ettiğin için; TEŞEKKÜRLER…

 

Son söz yazar Ümit Başyazgan’ın; “ İnsanın nereden geldiğini bilmesi kadar güzel bir şey olmasa gerek…”