DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.950,00 0.192
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ PARKI ÇÖL OLMUŞ

Son Güncelleme :

06 Ekim 2020 - 11:56

Özgürlük ve Barış Parkının açılışından bu yana neredeyse 30 yıl geçti. Tekirdağ’da yaşayıp da bu parka gelmeyen insanımız yoktur. Şehrimizin ağaçla, çiçekle, havuzla bir araya gelmiş, gezinti yolları, spor alanları, çocuk parkıyla şenlenmiş tek mekânıdır bu park…

 

Özgürlük ve Barış Parkı, Açık Hava Tiyatrosu Osman Tabak için yaşadıkları sürece anılış sebebi, teşekkür ve minnet borcumuzdur. Bir taraftan yeni parklar, bahçeler açıyor, yenilerini açmayı planlıyorken, eski olanları niçin gerekli onarımdan, bakımdan geçirmiyoruz anlamak da güçlük çekiyorum. Kamusal alanlarda halka ait yerlerin devamlılığı söz konusu değil midir?

 

Özgürlük ve Barış Parkındaki ağaç topluluğu onlarca yılın yeşerip büyümesiyle kendilerine özgü yaşam alanları yarattılar. Özellikle kuşlar için sığınma, yavru çıkarma ve dinlenme alanlarına dönüştü. Sadece kuşlar için mi; burası her yaşta insanın gelip geçtiği, ağaçların gölgelerinde dinlendiği, bir zamanlar yeşil olan çimenlerinde piknik yapıp eğlendiği bir yerken; şimdi ÇÖLE dönmüş…

 

 

Tekirdağ bir yandan yeşili çoğaltmaya çalışırken bir yandan da yok etme rekorları kırıyor. Valiliği önündeki büyük, zarif çamların nasıl yok olduğu, yok edildiğini biliyoruz. Tuğlalı Parkın sonunun beton ve saksıya teslim edildiği gün gibi ortadayken, şehir insanımız için en önemli parkı ve eğlene alanı; yok sayılıyor. Var olan yeşil çimenlerinin neredeyse tamamı kurumuş; kurutulmuş; NEDEN? Yapılanı korumak, yeşili yeşil tutmak varken; NİÇİN? Sorumluluğunu hangi belediye üstlenecek acaba?

 

Şehir insanımızın parklara, yeni eğlence ve sosyal alanlara susamışlığını Rumeli İskelesine giden insanların merak ve heyecanından da anlayabilirsiniz. Şehrin içinde onlarca Özgürlük ve Barış Parkı olması gerekirken neredeyse tüm mahallelerimiz parksız, bahçesiz; çocuksuz, eğlencesiz kupkuru ve betona teslim olmuş mahalleler, sokaklar…

 

Özgürlük ve Barış Parkına yöneticilerimiz, ilgili amirlerimiz uğramıyor mu? Aynı dert-ilgisizlik Âdem Dalgıç zamanında yapılan şehir için parkın da başına gelmiştir. İş Bankası arkasında kalan küçük park, onlarca insanın dinlenme, gölgelenme alanıdır.

 

Özgürlük ve Barış Parkı Tekirdağ Süleymanpaşa’nın yüz akıdır. İlk kez, her yaşta insana, kuşa-kurda kapısını açmış, onlarca ağacı, çiçeği ile temiz bir dünya, huzurlu bir alan yaratılması için gece gündüz mücadele veren bu parkı çok daha yüceltmeli, beslemeli ve yeni katkılar vererek, eski halinden çok daha ötelere taşımalıyız.

 

Var olanı korumak, yeşili, yeşil bırakmak çok daha kolay ve masrafsız. Yok, olanı tekrar ayağa kaldırmak ise oldukça pahalı ve anlamsız…

 

Özgürlük ve Barış Parkı Tekirdağ’ın simge parklardan birisidir. Namık Kemal ile bir başka özgürlük savunucusu Prens II. Ferenc Rakoczi’nin heykellerinin, Türk ve Macar dostluğunun da nişanesi, ayrı bir aşamaya gelip perçinlendiği parktır. Her daim, temiz, bakımlı tutulması gereken önemli bir sosyal alandır…

 

Hızla kaybolan sosyallikler, puslu ve asık yüzler, bozulan toplum ilişkileri kendi kendine düzelemez. Parkları, bahçeleri, spor tesisleri ve sanat-bilim merkezleriyle birlikte, her alanın insana katkısı kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Uygar dünya kurmuş olduğu parklar, bahçeler, spor, sanat ve bilim tesisleriyle, sadece koruluk değil ormanlarıyla iç içe şehirleriyle beslenip yücelmiş, öncü ülkeler arasına girmeyi hak etmişlerdir…

 

Özgürlüğün bir başka simgesidir yeşil alanlar. Sadece karbon monoksiti, tozu-toprağı temizlemekle, serin gölge ve zarif görüntüler yaratmakla kalmaz yeşil ve bakımlı alanlar; insanın ruhunu ve bedenini huzurlu yapmaya, diri tutup, mutlu olmaya davet eder; sımsıcak bir günde, taptaze bir pınarın suyu, yaylaların serinliği gibi…