DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.742,38 -0.264
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

SIRADANLIĞIN TRAJEDİSİ

Son Güncelleme :

18 Eylül 2020 - 13:25

 

Aylardır kuyrukta bekledi insanlar; insancıklar… Ne kuyruğu derseniz; postane kuyruğu derim. E Devlet şifresi alıp, yardım talep eden insanların ardı arkası kesilmiyordu! Nerede bu güçlü devlet ki, insanına iş-aş ve yarınlarına güvence olamamış! Nerede bu ölü insanlık ki; tüm dünyada 100 kişinin elinde tuttuğu servet; 3 Milyar insanın hakkına denk…

 

Aylar geçti üzerinden Tekirdağ Süleymanpaşa postanesi kuyrukları bağrışlar-çağırışlar, bin bir türlü sıkıntılardan sonra azaldı ve bitti görünüyor. Akıllarda kalan ise; hangi sosyal mesafe? İç içe doluşmuş insanlar; gelen geçene ayrı bir engel; kendi içlerinde bitmeyen “Kuyruk-Sıra” tartışmaları, ayrı bir insanlık destanı…

 

Sıradanlığın trajedisi her daim sıradan-basit yaşamaya çalışanları mı bulacak? Bir yerde zorla, özendirilerek geç ettirilen bunca insan; insanlığın en büyük sınıfını oluşturuyor. Şairini de sözünü ettiği “Büyük İnsanlık” bu büyük topluluk olmalı; insanlığın trajedisine mahkûm olan yüce topluluk…

 

Tekrar postane kuyruğuna takılan, bu kuyrukta kendince hak-nafaka-yardım bekleyen insanların dramını anlatmaya. Teknolojinin bugünün geldiği noktada, hepsi gölgede beklerken, çay-kahve yudumlarken işleri çözülecek durumda olduğu halde; dar, biçimsiz bir kaldırımda; gelen geçene ve oradaki insanlara da verilen sıkıntı; sanki bir ceza gibi; bekleyenler için ayrı bir dert, oradan geçenler için ayrı, oradaki esnaf için apayrı bir dert…

 

Postanenin biraz ötesinde bulunuyor taşın, gölgenin, tarihin olduğu Ortacami. Postane kuyruğuna gelen insanlar burada, yanı başındaki parkta bekletilip, sıra numarası verilip, sırasıyla çağrılıp; onlara insan olmanın büyük önemi-onuru yaşatılacakken, en basit olayı bile; sıradanlığın trajedisine çeviriyoruz…

 

Beş Evler Çalıkuşu Sosyal Tesislerinde bir araya geldiğimiz arkadaşlara sordum; “ Sıradanlığın Trajedisi “ nedir? Hepsi, sırasıyla cevap verdiler. Aynı yolu yürüyüp, aynı sözcüklere mahkûm olup, yenilenmeyenlerin öyküsüdür dediler. Yozlaşma biçimi, varken yok olma, umutların yitirilmiş olanıdır, dediler.

 

Dediler ki şehrimiz büyüdü. Öyleyse onu BÜYÜK ŞEHİR yapalım. Sonra! Adı büyüdü, su, emlak, elektrik, katı atık, yaş atık faturaları büyüdü; büyük şehri ya! Başka? Odalara gizlenen, odalarından, eşiklerinden, sokaklarından öteye gitmeyen, gidemeyen insanlar da büyüdü. Yüz binleri aştı…

Niçin? Sıradanlığın trajedisine mahkûm oldukları için. Su, çay, tuvalet, neredeyse hava bile parasıyla…

 

Koltuğa geçen, sıradan insanları unutuyor. Sesi en çok çıkan da duyulmuyor. Ya kini sesi duyuluyor. Toplu oy devşirecek, evirecek olanların; şartlı, pazarlıklı sesleri duyuluyor; sıradan insanın ki değil…

 

Hiçbir yöneticinin, amirinin aklına gelmiyor mu; bu şehrin nüfusu 200 Bini aştığı halde, etrafta dolaşan insan sayısı birkaç bin diye? Ya diğerleri nerede? Sıradanlığın trajedisi içindeler; dizilere, evlere, kahvelerin bile lüks olduğu ortamda; kuru ekmeğe, bol makaraya mahkûm olmuş insanlar; insancıklar…

 

Şaire soruyorum; sıradanlığın trajedisi nedir? Diye. Cevap veriyor üşenmeden şair;

 

“ Ekmek, büyük insanlıktan başka herkese yeter.

Pirinç de öyle,

Şeker de öyle,

Kumaş da öyle,

Kitap da öyle,

Büyük insanlıktan başka herkese yeter.”

 

Sıradanlığa teslimiyeti anlamakta zorluk çekiyorum. En zor dönemlerde Nasrettin Hocayı, Pir Sultan Abdal’ı, Karacaoğlan’ı, Yunus Emre’yi, Âşık Veysel’i, Mevlana’yı kendi içerisinden çıkarmış bu basitlik; niçin basitliğe mahkûm olmuş?

 

Tekirdağ’ın olimpik yüzme havuzu, tenis kortları, spor salonları, deniz manzaralı kütüphanesi neredeyse boş. Öğrenciler ve bir avuç meraklı aile, genç olmasa; neredeyse boş; boşluk yutmuş sanki koca şehri…

 

Engel olan kim? Sordum arkadaşlara; “ Sıradanlığın Trajedisi” nedir? Diye. Verdiler cevabı;

 

“ Uyuşmuş beyinler, kıpırtısız insanlar, aynı yeri sürekli çiğnemeyerek bataklığa çevirenler” kendi kendilerine engeldirler. Öyle değil midir; sendikalar nice toplantı yaptılar eski tuğlalı parkta; emekli ve çalışan adına. Katılan sayısı hiçbir zaman yüz kişiyi geçmedi.

 

Sıradanlığın trajedisi yaşanıyor sessizce. Herkes kabullenmiş gibi; öfkesini, yokluğunu, sıradanlığını ve zengin olacakken yoksul oluşunu…