DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 67.130,01 0.112
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

TEKİRDAĞ’I SEVİYORUM!

Son Güncelleme :

23 Şubat 2021 - 13:09

Karacakılavuz Dokumacılığı Ne Durumda?

 

 

El sanatları, kilim dokuması, örücülük ve işlemcilik kültürümüzün öncü ve karakteristik yörelerimizden Karacakılavuz dokuma sanatı; Orta Asya’dan Anadolu’ya, oradan Rumeli ve en sonunda Trakya’ya, Tekirdağ’a 1800’lü yılların sonundaki büyük göçle birlikte Tekirdağ Karacakılavuz’a gelmiştir.

 

Bu kadim sanat yok olmasın diye 1940 yıllarda devlet tarafından çeşitli önlemler alınmış, destekler verilip yarışmalar düzenlenerek Karacakılavuz halı dokumacılığı yaşatılmış, ödüllendirilmiştir.

 

2008 yılında yapılan tespitler sonucunda değişen yaşam şartları ve teknolojiye rağmen Karacakılavuz’da 20 tezgâhın faaliyette olduğu; kilim, döşeme, yastık, torba, namazlık, şahıslara ve İl Kültür Müdürlüğü adına dokumaya devam edilmekteydi.

 

Dönemin Valisi Aydın Nezih Doğan ve bu konuda gönül vermiş diğer insanlarla birlikte yöre dokumacılığını ve halıcılığını YAŞATMAK adına çok önemli bir slogan daha üretilmiş, heyecan yaratılmak istenmişti;

 

 

“ Tekirdağ’ı Seviyorum “ sloganı Karacakılavuz dokumacılığı için dönemin Valisi Aydın Nezih Doğan tarafından büyük bir istekle başlatıldığı halde, devletimiz içindeki kurum ve kuruluşlarda devamlılık olması gerektiği halde, günümüze kadar aynı heyecan getirilememiştir.

 

Niçin? Bu kurum ve kuruluşlar niçin var? Devletimizin en üstündeki yöneticiler, el sanatlarımızı, yüceltirken, el sanatlarımızın geçmişimizin-tarihimizin bir parçası olduğu ve her daim yaşatılması gerektiğine inandıkları için bu konuda duyarlılık gösterirken, bakanlıkları temsil eden MÜDÜRLÜKLER yeterince gayreti niye gösterememektedirler?

 

1940 yıllardan başlayarak devletimiz tarafından açılan kurslarla Karacakılavuz el sanatları dokumacılık, örücülük ve işlemcilik sanatları desteklenmiş, unutulmaması, körlenmemesi için çeşitli zamanlarda farklı desteklerle bu güne kadar ulaşmıştır.

 

Tekirdağ’ı Seviyorum, coşkusu; Karacakılavuz dokumacılık, örücülük ve işlemcilik sanatı için büyük bir gayreti, heyecanı başlatırken gelinen noktada el sanatlarımız ne durumdadır? El sanatlarımıza, dokumacılık ve örücülük sanatlarına en önemli desteği vermesi gereken İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ne gibi katkılar vermekteler?

 

Desteklerinin kalıcılığı ve ulaştığı nokta nerededir? Çeşitli mazeretlere sığınmadan on yıl önce halen 20 dokuma tezgâhın olduğu Karacakılavuz’da şimdilerde kaç tezgâh kalmıştır?

 

Sadece tezgâh sayısı ve bu konudaki kursiyer sayısı yeterli midir? Bu işten geçinme durumu olmayan insanlarımız; kadınlarımız, zaman içerisinde çok önemli geçmişe sahip olan el sanatlarımızı aktaramayacak ve zamanla bu yöreye, bölgeye ait olan halı dokumacılığı, örücülük ve işlemcilik sanatları kaybolacaktır…

 

Türkler tarafından bugüne kadar taşınmış en önemli sanatlardan kabul edilen dokumacılık, örücülük ve işlemcilik el sanatlarını yaşatmak için göstermelik işlemlerden çok öte girişimleri desteklemek; bütün kurumların boynunun borcu değil midir?

 

Bir milletin maneviyatı, yüzyıllardır işlediği, dokuduğu, ördüğü; giysilere, halılara, heybelere, torbalara, çoraplara, elbiselere ilmek ilmek, nur nur işlenmişse ve bu milli değerleri devletimiz de baş üstünde tutulacak derece önemli buluyorsa; illerde ve ilçelerde bulunan ve el sanatlarını destekleyecek olan kurum ve kuruluşların yöneticilerinin de bu konuda çok daha duyarlı, ehil insanlardan seçilmiş olması gerekiyor…

 

Böyle olursa, bulunduğu kurumda, oturduğu koltukta oturmaktan çok, yöresinin kültür ve sanatına düşkün yöneticiler, turizmin sadece deniz ve otel olmadığının da dışına çıkarlar ve yöremize ait olan bu büyük zenginliliği, Karacakılavuz’a özgü el sanatlarını; DOKUMACILIĞI, ÖRÜCÜLÜĞÜ, İŞMEMCİLİĞİ canı gönülden desteklerler…

 

Karacakılavuz dokumacılığı sadece el sanatları olarak mı anlam kazanıyor? Hayır, bu ürünlerin üzerlerinde aynı zamanda insanların beklentileri, inançları, korkuları, heyecanları da bulunuyor. Yani, elleri kınalı, sesleri buğulu, yürekleri üretmekle dolu insanların öyküsü; o küçük desenler, motifler bir dünya, hatta dünyaları anlatmaktadır.

 

Örneğin halı üzerindeki üçgen motifi inancın sembolüdür. Aynı zamanda dine bağlılığı da temsil etmektedir. Üçgenin aynı zamanda insanları kötülüklerden koruyan bir tılsım olduğuna da inanılmaktadır. Kare motifleri, yaşanan mekânı, dikdörtgen ise yerleşik hayata geçildiğini anlatır.

 

Velhasıl dostlar,2000’li yılların sonunda dönemin Valisi Aydın Nezih DOĞAN öncülüğünde, dönemin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün gayretleriyle başlayan TEKİRDAĞ’I SEVİYORUM heyecanı ne haldedir; bunu merak ediyorum; bugünün İl Kültür Turizm Müdürlüğü, bu konularda nerededir, neler yapmaktadır?