DOLAR
EURO
GRAM ALTIN
ÇEYREK A.
BITCOIN
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava
Google News

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–237

Son Güncelleme :

06 Kasım 2017 - 15:01

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–237

TRAFİK POLİSLERİ NEREDE?

——————————————-

Birçok insanın sürekli sorduğu şey; acemi trafik zabıtaları şehir trafiğine yeterli çözümü getiremezken, büyük tecrübe sahibi trafik polisleri nerede? Bende, ısrarla hep soruyor ve bekliyorum; gerçekten de trafik polislerimiz nerede?

Acaba haberimiz olmadan bir kanun mu çıktı? Tekirdağ Büyükşehir olunca, büyüyünce trafik polislerinin şehir içi görevleri bitti mi? Buna şaşırmamak elde değil… Oysa tam da şimdi gerekli; bu şaşkınlık, acemilik, tutarsızlık devam ederken…

Pazartesi, Perşembe günü Köprübaşı eziyetine son vermek; belediye zabıtasının görevi olduğu kadar, trafik polisinin de görevi değil midir? Tekirdağ yayasının, şoförünün huzuru; sadece validen, belediye başkanlarından sorulmadığı gibi; sadece emniyet müdürlüğünden de beklenmez.

Beklenen şey; bütün bu kurumların, yöneticilerin daha duyarlı ve siyaset ötesi çalışmaları! Kanunlar ve gelenekler, aynı zamanda şehir insanı bunu istiyor, bekliyorken; niçin daha birlik ve şehir düzeni, huzuru için bir araya gelmezler?

Birçok insan fısıltı veya yüksek sesle; bu soruların cevabını arıyor. Tekirdağ’ın trafik polisleri nerede? Sayın Valimize, Emniyet Müdürümüze sorsak; bizlere doyurucu bir cevap verebilirler mi?

KAFESTE SAHİP BEKLEYEN HAYVANLAR

—————————————-

Dün ve ondan önceki ki gün; aslında her gün önlerinden geçiyorum vitrinde ki kafeslerine konmuş, sahiplerini bekleyen hayvanlarla yüzleşme korkusu hissederek…

Tavuklar, horozlar, tavşanlar, sıcak iklim hayvanları ve daha niceleri… Yarım metre kare olmayan yerlere hapsolmuş tavşanların doğada ki halini anlamak için bir parça belgesel veya doğa meraklısı olmak lazım. Onlarca kilo metre alana yayılan beslenme, gezinti alanları…

Ya kuşlara ne demeli? Göç zamanları, binlerce kilo metre öteye giden hayvanlar şimdi yarım metre karede, alıcı bekliyorlar. Büyük esaret… Sahipleri olunca; değişen çok bir şey yok… Bir parça daha özel ilgi ve bir de ismi olacak. İnsanın en önemli buluşu; isim vermek hayvana; onu da kendi kişisel tarafına çekmek.

Bugünün dünyasında; 21.yüzyılda, sirkler, hayvanat bahçeleri dahi sorgulanmaya muhtaç. Hayvanların özel dünyasını yok ederek, kendi dünyamıza uydurduğumuz, köleliğe, zalimliğe sirk, hayvanat bahçesi veya hayvan besleme adı altında, hoşluk katarak durumu kurtardığımız insanlık dışı serüvenler…

Muratlı Caddesinden, Demir Sokaktan her geçişimde kafeste gördüğüm hayvanların, hiçbir şeyden haberleri yokmuş gibi, kıpırdamaya imkânları olmayan kafeslerde sadece yaşamak için yiyecek peşinde, su peşinde koşmalarının; canlı önceliklerinin ilk önce hayatta kal da, nasıl kalırsan kal, anlamına gelen manzarayı izliyorum.

İnsan duyarlılığı artacağına, çevremiz, doğa ve diğer canlılarla daha iyi, anlaşılır ve doğala yakın ilişkiler içinde olma karşılığı bulmak yerine, kendimizi hapsettiğimiz gibi, yüce evlere, bilgisayarlara; hayvanları da bize şahitlik etsinler diye kafeslere kapatmayı bayağı bayağı bir uygarlık meselesi gibi, göstere göstere yapıyoruz.

Kafeste ki kuşumuzun birkaç kelimeden fazla konuşması, onun değil bizim başarımız oluyor. Dışarıya çıkarttığımız köpeğimizin doğal bir sürü hareketi, tahammül sınırlarımızı zorluyor. Niçin yeterince uysal olmadığı için belki de dert yanıyoruz. Hâlbuki hayvanların da karakteri olduğunu bir bilsek…

Hayvanlar da, mevsim dönüşümleri, mevsim hazırlıkları yapar. Onların da dürtüleri, içgüdüleri vardır. Ve bize göre tuhaf olan, onlara göre ise tam bir doğal geçiş, dönüşüm olan davranışları; sese, kokuya, huysuzluğa dönüşünce panik yapıyoruz.

Bunca sahipsiz hayvanın öncesinden sahipleri varken; çoğu bakamadığı, bıktığı hayvanı sokağa bırakıyor. Dedik ya onlarında karakterleri var! Anlayamıyorlar bu insan davranış biçimini. İlk önce severken, beslerken sonrası bu kaçış niye?

 

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.