DOLAR 32,2053 % -0.22
EURO 35,1156 % -0.22
GRAM ALTIN 2.500,70 % 1,40
ÇEYREK A. 4.088,64 % 1,40
BITCOIN 66.907,90 -0.239
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

YAĞMURDAN SONRA DUT LİMANI

Son Güncelleme :

30 Eylül 2020 - 13:57

 

Cumartesi günün gecesi yağmur vardı. Yağmurdan önce başlayan rüzgâr, fırtına denemesi yaptı. Ne olduysa yağmur geldiğinde oldu; büyük su bulutları, rüzgâr ile fırtınanın yapmış olduğu korku dolu eğlenceye son verdi. Yarım saat kadar yağan yağmur; geldiği gibi uzaklara gitti.

 

Önceden planladığımız gibi Yunus Usta ile tekrar Ganosların-Işıkların yollarındaydık. Gün ağarmamış, şafak sökmemişti henüz. Kumbağ’ı geçtikten sonra saf karanlığın içinde uygun bir yere bıraktık aracı. Gökyüzü en görkemli haliyle sonsuzun bir bölümünü sunuyordu insanın bitmeyen pafta parsel ve ego, gurur çilesine. Jüpiter, Mars ve diğer takımyıldızlar, büyüklüğün en büyüğü olan evrenin içine dağılmış milyarlarca yıldız, gezegen ve gökada; gökyüzünün sonsuz neşesi içerisinde saf karanlığa gülümsüyorlardı.

 

Yürüyüş programımız Dut Limanı ve Sütlüce bölgesi. Karanlık, orman kokusu, bitkilerin gece içerisindeki değişim kıpırtıları ve birbirine sadece bir tek sözcükle seslenen ara sıra haberleşen kuşlar… Karanlık dediğimiz şeydir; bizi yaşama daha tutunmaya sevk edip dinlendiren ve onaran. Uykunun anası, döngünün yarısı olan mucizevî karanlık daha iyi duymayı ve daha iyi görmeyi kolaylaştırdığı gibi tembelliği bir kenara itiyor.

 

Yıldızların, gezegenlerin yaydıkları ışığın alacakaranlığı içerisinde geceden yağmur yağmış yollardan, patikalardan yürüyerek Dut Limanı ormanına ulaştık. Rüzgârdan korunmak için denize dik ve korunaklı birer yer bulup yüzümüzü denize verip şafağın sökmesini bekledik. Uçurumun ardındaki denizde Kumbağ balıkçılarının tekne sesleri duyuluyordu. Nafakaları peşinde koşan denizciler-balıkçılar çoktan işe koyulmuşlar yol alıyorlardı.

 

Saat 04.15 ve ilerleyen zaman, yol alan dünya ve evren şafağın sökmeye başlamasıyla bozulan büyü ve yaşam çığlıklarının başlayacağı gün, çam ağaçlarının arasından şavkını saçan güneş…

 

Günün aydınlamasıyla birlikte çevreyi daha net gördük.Bizden önceki günlerde,haftalarda,aylarda gelen diğer İNSANLAR,burada piknik yapmışlar. Mangal yapıp, ateş yakıp dumanında eğlenmişler; güya… Yer gök çöp yığını… Plastikten tutun da cam çöplere kadar… Kırılan camların yaban hayatına, güneşten aldığı ışıkla orman hayatı için, yangın tehlikesi oluşturması da olası…

 

Bu kadar güzel bir gün, karanlığın damıtılmış ses ve sessizliğinden doğan gün ne hazindir ki eğlenmeye gelen insanlar tarafından bırakılan çöplerle başka bir acı, buruklu verdi. Buna rağmen yürüyüşümüze devam ettik. Biçilmiş buğday tarlasına yerleştirilmiş arı kovanlarına ait arılar gün ışıklarıyla birlikte nektar toplamaya çıkmışlar. Çamların ve çınarlara sarılan sarmaşıkların nektarlarına gelen arıların uğultusu, aynı zamanda; yaşamı, çalışmayı, emeği de anlatıyordu.

 

Birkaç karavanın kendi yerleşik düzenini oluşturduğu derin vadinin içerisinden Dut Limanına gittik. Burada da insanlar tarafından bırakılmış çöpler her tarafı kaplamıştı. Doğa, bütün güzelliğine, yapıcılığına rağmen İNSAN denen korkunç canlının bıraktıklarıyla baş edememeye başlamış. Plastiği yüzyıllarca eritemeyen doğa, bırakılan cam teneke çöpleriyle ayrı bir kanayan yaraya dönüşmüş.

 

Yağmurdan sonra deniz kendi temizliğini yapmış. Yosunları kıyıya bırakmış, döngünün en değerli hatırına. Vadiden gelen nem, uğultu ve çiçek kokuları, çamların yaşlı kayalıklara tutunan kökleriyle bütün kirletmelere rağmen halen çok değerli bir liman…

 

Dut Limanı ve sütlüce bölgesi Tekirdağ Süleymanpaşa’ya, Kumbağ’a en yakın doğa alanlarımızdan birisi. Buruda yaşayan efsaneler var. Eski Manastır kalıntıları, insanların inançlarıyla, kültürleriyle burada yüzyıllarca yaşamaları, suyunun, korunaklığının ve bereketinin de bol olduğu anlamına geliyor.

 

Bu bölge, doğru ellerde, kendi doğallığı bozulmadan korunur, anlaşılır ve kendi insanımıza dahi sunulursa; onlarca, yüzlerce fabrikaya bedel istihdam yaratmış zenginliğimize zenginlik katmış oluruz…

 

Beş Bilge; anıt ağaç ( Bir çınar ve dört ıhlamur ) burada yaşıyor. Sütlüce civarında; eğer “ Canavar İnsanlardan” koruyabilirsek, buranın ormanları, vadileri, suları ve belge anıt ağaçları; şehrimizi ülke sınırlarında en önemli dinlence, eğlence alanlarına sokabilir. Dünyanın en özel bölgeleri içerisinde saygı duyulacak bir yerimiz olur…

 

Güne saat 04.00 ile uyanarak başlamak, bir parça uykudan fedakârlık yapmak; on saate nelerin sığacağını görmekle mümkün. Zaman kavramını yitiriyor. Yunus Usta’nın gayreti, rehberliği 16 yıllık Ganoslar yolculuğumuzun yoldaşlığı, güne ait geceyle birlikte Dut Limanı kahvaltısına ve Kumbağ Orman ağaçları gölgesinde öğle yemeğiyle noktalandı.

Sütlüce bölgesinde tanıştığımız kahve renkleri olan köpek, bize saatlerce eşlik etti. Karakterindeki sağlam duruş, sezgiler bir hayvan ile insanın arasındaki yüce bağları, yok edici insandan var edici insanın neler yapacağının da kanıtı gibiydi…