DOLAR 32,2641 % -0.04
EURO 35,0251 % -0.19
GRAM ALTIN 2.478,37 % 0,49
ÇEYREK A. 4.052,13 % 0,49
BITCOIN 66.236,41 0.093
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 21°

ALÇAKLIK TÜRLERİ

Son Güncelleme :

26 Ekim 2019 - 11:55

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Bir sanatçı gurura yenik düşmüş tanıdığı birini seslenirken bildik sözü; “ Dıral Dedeyi” hatırlatıyor. Bir öykünün, geçmişten bugüne süzülmüş ibresel geçişlerin değerli hatırlatışı;

 

“Hele destur maşallah ne bolluk böyle/ Aç gözünü daha vakit erken gör şeytanın gör dediğini/Bir kulak ver de dinle sağır sultanın duyduğunu” Hiçbir atasözü, deyim durduk yerde boşu boşuna doğmamışlardır. Hepsinin öyküsü; biz insana, insanlara dairdir.

 

Bir kitap; John Berger’in felsefesini inceleyen ve anlatan bir yazara; Geoff Dyer, alçaklık türlerini anlatır sayıp dökerken Saint-Just’dan bir alıntı yapar; “ Üç tür alçaklık vardır!” diyor. Yıllar önce eğilip baktığım yutkunup “Kör Dövüş” sahnesine gelmiş insan ilişkilerine bir kez daha; kayıp zamanlar ve nesiller adına dövündüm durdum.

 

John Berger’in felsefesinden yola çıkara alçaklık türlerini sayan GeoffDyer sözlerine şöyle devam ediyor,

 

“ Dünyada, Cumhuriyetçi erdemin hiçbir şekilde uzlaşmaya varamayacağı üç tür alçaklık vardır: Bunlardan birincisi krallardır; ikincisi krallara uşaklık etmektir; üçüncüsü de herhangi bir yerde hâla bir efendi ve uşak varken, silahları elden bırakmaktır.”

 

Sanatın ve edebiyatın yaratıcı gücünün insanın günlük hayatına sunacağı uyarıcı etki karşısında sarsılmamak mümkün değil… Boşluğa düşmeyi uygarlık anlayışı olarak gören toplumların tüketime teslim olarak buldukları teselli; “Kurbağa Teorisi” ne kadar uzanır…

 

Ağır ağır, usul usul, su kaynayıp fokurdayana kadar… Fevri çıkışlar, en kirli bilgiye itibar ederek yangına, sele dönüşen topluluklar akıl ve iradeden yoksun olduklarında da ayrı bir oldubittiyi çare diye başlarına bela olarak seçerler.

 

Eğitimin, okumanın, öğrenmenin, başka ülke tarihlerine, ülkemizde batan uygarlıkların geçmişine önem vermek ayrı bir zenginlik, kazanım olsa bile, önemsizlik içinde kıvranıp duruyoruz… Elin oğlunun tarihimizi bulup çıkartmasını öne çıkartmasını beklemek alışkanlıktan öte mecburiyete dönüşmüş… Elin oğlunun, kızının icatlarına, uygarlık söylemlerine muhtaç ve mecburuz! Böyle mi olmalı? Bu kadar kadim bir geçmiş, yirmiye yaklaşan devlet ve millet olma kültürü yaşamışken, birçok alanda dünya sıralamaların en sonunda olmanın beceriksizliği ne anlam taşıyor?

 

Sanıyorum alçaklık; kralları, uşakları seviyor. Onlarda alçaklığı… Ya önünü göremeyenlere, sezgilerini, öngörülerini, özgüvenlerini öldürenlere ne demeli? Ne yaşar ne yaşamaz bir öykü, bitmez bir alçaklık öyküsü…

 

SU İÇERKEN YILAN BİLE DOKUNMAZ

———————————————-

 

Öteden beri söylenen bir sözdür; su içmenin azizliğini anlatma biçimi… Çocukluğumuzda ilk öğrendiğim sözdür. Suya duymuş olduğumuz saygıyı, ekmekle yan yana koymayı öğrendik. Ekmek nimettir! Sözü, ninelerimizin kıtlık, açlık çekme öykülerine yakın oluşlarının icadı olan bir uyarı biçimidir.

 

Tamam; su içerken kimse dokumasın da; ya işerken? Bugün yetmişli yaşları geçmiş bir fotoğraf muhabirinin çocukluk anılarını dinlerken şahit olduğum bu öyküyü dinlerken yeni bir şey daha öğrendim. Anısını anlata kişi Don Mc Cullin. Şöyle izah ediyor yaşadığı olayı:

 

Daha önceden aramızda husumet olan bir çocuk arabamın aynasını kırmış kafama tuğla vurmaya kalkışmıştı. Sonra, o çocuğu sokak arasında işerken gördüm. Saldırdım! Çünkü işerken karşı konması zor olduğunu düşündüm. Ve çocuğu bir güzel patakladım.”

 

Yaşamın içinde ne çok olay çeşidi var. Hareket yeteneği, önceliklerimiz bizi daha yoğun anıların içine sokuyor. Bizler su ve yılan ilişkisi içinde ortalama risklerin çocukluğunu yaşarken, bir İngiliz çocuk bu işi çok daha öte taşıyor…

 

Strateji çok basit; rakibin veya düşmanın işerken savunmasızdır! Saldır… Belgesellerde biraz dikkat ederseniz hayvanların en büyük risk aldıkları zaman su içerler kendir… Onlar bu durumu çok iyi bildiği için her an saldırıya karşılık verecek vaziyette, sularını çok çabuk içmeyi tercih ediyorlar.

 

Bu çalışmamın hasmı olanlara iyi geleceğini düşünüyorum. Sokak aralarında işerken tuzağa düşmemek lazım… Yani, sokak aralarına işemek iyi bir fikir değil…