DOLAR 32,4968 % 0.16
EURO 35,0706 % 0.49
GRAM ALTIN 2.438,08 % -0,02
ÇEYREK A. 3.986,26 % -0,02
BITCOIN 62.779,99 -1.473
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

HALK OTOBÜS SAHİPLERİ KAYBETTİ

Son Güncelleme :

16 Ekim 2019 - 17:08

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Ticarette, kayıp ile kazanç birbirine o kadar yakın ki, biraz hesap hatası, bütün sermayenin yerle bir olmasına neden olur…

 

Gerçek manada SAYIN TİCARET niçin yapılır? Hizmet verip aynı zamanda kazanç elde etmek için… Tekirdağ Halk Otobüs sahipleri de bu amaç için yedi yıl önce yola çıktılar. Kazanmaktan çok kaybetmeme üzerine belediye ile yapılan ticari anlaşma daha işin başlarında kazanma yerine kaybetme üzerine kendini göstermeye başladı. Burnu iyi koku olan ticaret insanları daha ilk yıllarda halk otobüslerini satarak zararın büyük kısmından kurtulmaya başardı.

 

Israr edenler, sabırla belki; “Diğer yıl” olur diye bekleyenler boşu boşuna bekledi… Arabaların canı çıktı; Tekirdağ’ın olmayan caddelerinde… Altyapı daha yapılmamıştı; her yer tarla gibiydi…

 

Halk otobüslerini kullananlardan birisiyim. Özellikle yedi numaralı halk otobüsünü sürekli kullanıyorum. İlk başta yolcuların sorunlarını dile getiren yazılar yazdım. İlerleyen yıllarda ise gördüm ki; halk otobüslerinin sahiplerinin yanında şoförleri de kayıp… Cadde yerine sokak aralarında direksiyon sallayan, doğru olmayan güzergâh ve yeterli olmayan maaşlar, beslenmeler yüzünden neredeyse tamamı gergin ve ruhsal açıdan yaralıdırlar…

 

Belediyemizin vermesi gereken hizmeti; ihale mantığıyla kendi üstünden atıp özelleştirilmesini tartışmaya başlasak; haklı yönleri de, haksız yönleri de ortaya çıkar. Fakat bu haksızlığın içinde herkes kaybeder mi?

 

Halk otobüslerinde herkes kaybetti! Araç sahipleri kaybetti! Dayanmak için yedek sermayelerini dahi kullanan, iyice fakirleşen insanlar ortaya çıktı. Şoförler de kaybetti. Her gün sinir harbinin içinde, kıvılcım alacak benzine dönüştüler. Ya yolcular? Onlarda kendilerine bu harp içinde yer buldular. Böylece; en güzel hizmet alanı; SAVAŞ ALANINA döndü…

 

Şimdi sormak isterim; Sayın KADİR BAŞKAN; halk otobüslerine binip kaç kez şehri baştanbaşa gezdin. Keşki, sade bir vatandaş şekliyle, yönetmiş olduğun belediyenin daire başkanları, müdürleri, şefleri yolculuk yapsalar…

 

Yedi yıldır izlemiş olduğum halk otobüslerinin durumu içler acısı! Şoförü ayrı dertli, yolcusu ayrı, araç sahibi ise tamamen dertli… Çünkü en büyük kayıp araç sahiplerine…

 

2020 yılının ilk aylarında yeniden halk otobüs ihalesi yapılacak. Bu şartlarda sağlıklı olacağını sanmıyorum. Tıpkı, Yangın Söndürme işini özelleştiren hükümetin yangında kaybettiği ormanlar gibi… Halkımızın sağlığı, neşesi, huzuru günlük yolculuklarda allak bullak oluyor…

 

Biz halk deyince sadece yolcuyu, alış veriş yapan insanı düşünüyoruz. Şoförler, halk otobüs sahipleri HALK değil mi? Onların bitmesi, onların bezgin, bıkkın hale gelmesi bu işin sağlıklı bir şekilde yapılması mümkün mü? Kesinlikle mümkün değil…

 

Belediyemiz bu işi layıkıyla, halkın da saygısını, takdirini kazanmak istiyorsa; kendi kazancını; hizmet yönüyle yer değiştirmesi gerekecektir. Şartları çok ağır olsun; ama kazancı çok az…

 

Halk Otobüs işi, herkesi mutlu etmeli. Araç sahipleri kazanırsa araçlarını yeniler, daha olgun şoförlerle çalışırlar. Kaybeden insanların halka hizmet gibi bir dertleri olamaz! Mesele, herkesin kazanmasıdır…

 

İzmir Belediyesi’nde çalışan en düşük maaş; 6 Bin TL. Bizim halk otobüsleri şoförlerinin aldığı maaş; 2500 TL. Araç sahiplerinin aldığı bir şey yok… Nasıl olacak? Ya bu işi Belediye kendisi üstlenecek; o zaman maliyetleri, riskleri artacak… Ya da, bu işin HİZMET yönünü öne çıkartıp, şoförlerin de, araç sahiplerinin de daha iyi hizmet vermeleri için kazanmalarını, mutlu olmalarını sağlayacak…

 

Tek taraflı kazançlar, eninde sonunda yok oluşları, kırılmaları, büyük sancıları ve lanetlenmeleri doğurur… Dünyamız, ülkemiz ve şehrimiz çok güzel… Ticari anlaşmalar; özellikle söz konusu kamusal çıkarlar söz konusuysa; her türlü etkenler ince ince hesaplanmalı! İşin parasal tarafı, sosyolojik, psikolojik, kültürel ve konforlu tarafı; işte o zaman bu hizmetin tadına doyum olmaz…