DOLAR 32,2234 % -0.07
EURO 34,7715 % -0.11
GRAM ALTIN 2.456,43 % 0,98
ÇEYREK A. 4.016,26 % 0,98
BITCOIN 63.094,02 3.222
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

“Sorunlar buzdağının görünen kısmı”

Son Güncelleme :

06 Ağustos 2020 - 11:17

Eğitim – Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, YÖK’ün yayınladığı “Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2020” raporu, üniversite sayısını arttırmayı marifet sayan yükseköğretim politikasının yarattığı sorunları ve vakıf üniversitelerinin niteliksel gelişimden ziyade kâr arayışına odaklandığını gözler önüne serdiğini söyledi.

“ÜNİVERSİTELER ŞİRKET MANTIĞIYLA YÖNETİLMEKTE”

Eğitim–Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, YÖK’ün Vakıf Üniversiteleri raporu ile ilgili yaptığı açıklamada; “Reklam harcamalarının kütüphane harcamalarının kat kat üstünde olduğu, öğrenci başına cari harcamaların kar-zarar ikiliğine sıkıştığı, “müşteri” popülasyonunun yoğun olduğu İstanbul’da arz-talep ilişkisine göre üniversitelerin açıldığı raporda dikkat çekici başlıklar oldu. Ancak belirtmek isteriz ki bu sorunlar vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunların küçük bir kısmını oluşturmaktadır. Bugün vakıf üniversitelerinde öğretim elemanları maliyeti arttırdıkları gerekçesiyle işten atılmaktadır. Araştırma görevlileri sokaklarda üniversitenin reklam broşürünü dağıtmak zorunda bırakılmaktadır. Eleştirel ya da muhalif görüşü, akademik çalışmaları nedeniyle bilim insanları işten atılma tehditlerine maruz kalmaktadır. Öğrenciler müşterileştirilmekte, üniversiteler şirket mantığıyla yönetilmektedir. “diye konuştu.

Sarı açıklamasını şöyle tamamladı; “Bunlar yetmezmiş gibi YÖK ve siyasi iktidar, vakıf üniversitelerinde yaşanan sorunları “şirket üniversiteleri” açarak çözeceğini ifade etmekte, adeta aklımızla dalga geçmektedir. Hâlbuki devlet ve vakıf üniversitelerinin karşısındaki en temel sorun, yönetenlerin sahip olduğu üniversite fikri ve üniversiteye atfettiği rolün kendisidir. Üniversitelerin demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir öğrenme atmosferine sahip olmaması, o kurumun üniversite olamayacağının temel göstergesidir. Ne yazık ki Türkiye üniversiteleri, siyasi iktidarın ve rektörlerin elinde uzun yıllardır can çekişmektedir. Bilinçli biçimde çoraklaştırılan bir akademi ile üniversiteler “mış” gibi yapmaktadır. Bu nedenle YÖK, bizzat sorunun faili olmasına rağmen, sorunların temel nedenini gözlerden kaçırdığı raporlarla, niteliği değil, niceliği kamuoyuna sunan araştırmalarla karşımıza çıkmakta ve sorumluluğunu gizlemeye çalışmaktadır. Eğitim Sen olarak ısrarla söylediğimiz gibi insan, toplum ve doğa yararına bir üniversitenin mevcut politikalarla var olması mümkün değildir. Bu nedenle üniversitelerin siyasi iktidarın ve sermaye çevrelerinin karşısında kurumsal özerkliğe sahip olması, akademik özgürlüğün ve iş güvencesinin sağlanması, kamusal finansmanın temel alınması, üniversite bileşenlerinin kolektif yönetimi ve denetiminin var edilmesi, laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitimin öne alınması acil bir ihtiyaçtır.” Habertrak/Serhat Yeşilipek