DOLAR 32,2699 % -0.04
EURO 34,9422 % 0.3
GRAM ALTIN 2.436,36 % 0,47
ÇEYREK A. 3.983,44 % 0,47
BITCOIN 61.720,60 -1.997
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 16°

TARIM TOPRAKLARI TEHDİT ALTINDA

Son Güncelleme :

27 Aralık 2018 - 11:40

Ziraat Mühendisleri Odası Tekirdağ Şube Başkanı Dr. Cemal Polat, Trakya’da bulunan tarım alanlarının sanayiden termik santrale, doğal gaz hattından ulusal projelere kadar birçok alanda amaç dışı kullanılması sonucu, tehdit altında kaldığını, tarımsal toprakların gecikmeden SİT alanı ilan edilmesi gerektiğini söyledi.

GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMALI

Alım gücü gerileyen ve desteklenmeyen çiftçinin tarlasını hızla terk ettiğini işaret eden Polat, “Trakya’daki bizim en büyük problemimiz bu kadar değerli olan tarım topraklarının maalesef yok edilmesi. Trakya’da ki tarım alanlarının yüzde 82’si tarımsal faaliyetlerde kullanılabilir durumdayken ve tarımsal SİT alanı ilan edilerek gelecek kuşaklarımıza aktarılması gerekirken, bu alanlar talan ediliyor.” Dedi.

“TARIM TOPRAKLARI AZALIYOR”

“Tekirdağ’daki çiftçimiz de ülkemizin içinde bulunduğu olumsuz durumdan etkilenmektedir.” İfadelerine yer veren Polat, “Trakya’nın tarım alanlarının son zamanlarda sanayi, ulusal projeler, kara yolları, demir yolları, doğal gaz boru hatları ve özellikle kum ocakları gibi sebeplerle amaç dışı kullanılması nedeniyle; tarım toprakları tamamen tehdit altında. Ve bu topraklar her geçen gün azalmakta. Ergene’de çevre kurtarma projelerine rağmen kirletici unsurlarda herhangi bir gelişme olmamaktadır. Dolayısıyla Ergene’nin kirliliği, sağlıklı gıda üretiminde de bir tehdittir. Bunlar hala gündemde tehlikesini korumaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

 “ÇİFTÇİNİN ALIM GÜCÜ GERİLEDİ”

Enflasyon nedeniyle çiftçinin alım gücünün gerilediğini kaydeden Polat, “TÜİK, tarım ürünleri üretici fiyat endeksini (Tarım-ÜFE) açıkladı. Buna göre Tarım-ÜFE 2018 yılı Kasım ayında önceki yılın aynı ayına göre %14,37 arttı. Tarım sektörüne ilişkin bu fiyatlar, ‘Üreticinin Eline Geçen Fiyatlar’ olarak da adlandırılmaktadır. Bu çerçevede Tarım-ÜFE’deki %14,37’lik artış çiftçinin piyasaya arz ettiği ürünlerden eline geçen fiyat artışını göstermektedir. Ancak, aynı dönemde enflasyon %21,62 oldu ve çiftçinin alım gücü yine geriledi.” şeklinde konuştu.

“TARIMDA İŞLENEN ALAN KÜÇÜLDÜ”

“Üretim maliyeti sürekli artan çiftçinin desteklenmesi de sorunludur. Tarım Kanununa göre 2018 yılında tarım sektörünü desteklemek için ayrılması gereken kaynak 34,5 milyar TL olması gerekirken, ayrılan kaynak 14,5 milyar TL oldu” diyerek tarım sektörüne ayrılan kaynağın azlığını eleştiren Polat, “Avrupa Birliği halen bütçesinin %40’mı tarımsal desteklemelere ayırırken, bu oran ülkemizde maalesef %2 ile %2,5 aralığında kalmaktadır. Alım gücü sürekli gerileyen çiftçi tarlasını ekmekten vazgeçmekte kırsal alanı terk ederek kentlere göç etmektedir. Tarım sektöründe toplam işlenen alan 2002 yılında 23,9 milyon hektardan 2017 yılında 20 milyon hektara toplam 3,9 milyon hektar küçüldü.” ifadelerini kaydetti.

“DESTEKLENMEYEN ÇİFTÇİ TARLASINI DAHA HIZLI TERK ETTİ”

Alım gücü her geçen gün düşmekte olan ve desteklenmeyen çiftçinin tarlasından hızla uzaklaştığını belirten Polat, “Bu tablo üretime de olumsuz yansımaktadır. TÜİK’in bitkisel üretim 2. Tahmine göre bir önceki yıla göre 2018 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde üretim %4,2, sebzelerde %3 ve meyvelerde %1,7 azaldı. Üretim azaldıkça yükselen ürün fiyatlarının enflasyona etkisi nedeniyle ithalat kolaycılığına kaçıldı. Türkiye, coğrafyasında yetiştirebileceği ürünlerde dahi ithalata bağımlı hale geldi. Tarım ürünleri dış ticaretinde 2017 yılının ilk 10 ayında 884 milyon dolar açık verilirken, 2018 yılında döviz kurundaki artış nedeniyle ithalatın daha pahalıya gelip frene basılmasına rağmen 10 aylık süreçte 962 milyon dolar açık verildi. Yapılan her bir ithalat, inatla üretmeye çalışan çiftçimizi daha da zor durumda bıraktı. Zaten alım gücü her geçen gün gerileyen ve desteklenmeyen çiftçi tarlasını daha hızlı terk etti. Üretme gücünü önemli ölçüde kaybeden ülkemizde fiyatlar yerinde tutulamadığı gibi tam tersine artmaya devam etti.” diye konuştu.

“İŞSİZ MÜHENDİSLER VE MUTSUZ GENÇLER OLGUSU YARATILMAKTADIR”

Tarım arazilerinin sürekli küçülerek çiftçi sayısının gerilediğini bu nedenle istihdama katkının azaldığını kaydeden Polat, “Bu alana hizmet veren hizmet verecek olan meslektaşlarımızın eğitim veren fakülte sayısı sürekli artırılarak işsiz mühendisler ve mutsuz gençler olgusu yaratılmaktadır. Tarımsal üretim yerine ithalatı geliştiren politikaların uygulandığı ülkemizde tarım eğitimi alan mühendis sayısının artırılması hiçbir mantıkla bağdaşmamaktadır.” Değerlendirmesinde bulundu.

“ÜLKEMİZ İTHALAT SARMALINDAN KURTARILMALIDIR”

Tarım sektörünün içinde bulunduğu şartlardan aşağıdaki maddeler uygulanarak üretime odaklanılabileceğinin altını çizen Polat sözlerini şu şekilde noktaladı: “Uygulanan politikalar 2019 yılında da tarım politikasının ana hatları ile değişmeden devam edeceğini göstermektedir. Bu tabloyu tersine çevirmek ve üretime odaklanmak için; Öncelikle çiftçimizi üretimden uzaklaştıran olumsuzluklar analiz edilerek düzeltilmeli, ülkemiz ithalat sarmalından kurtarılmalıdır. Coğrafyamızda yetiştirme olanağımız bulunan ürünlerde ithalatı düşünmek yerine kendimize yeterlilik kapsamında üretim planlamasına gidilmelidir. Üretim planlaması kooperatifler üzerinden yapılmalı, kooperatif üyesi olmayan çiftçi bırakılmamalı, kooperatiflerin düzgün çalışabilmesi için devlet desteği ve denetimi sunulmalıdır. Çiftçinin ürününün tüketici ile buluşturulması noktasında kooperatiflere öncelik verilmeli, aracılar en aza indirilerek çiftçinin kazandığı tüketicinin ise son derece makul fiyatla ürüne ulaşabildiği düzene en kısa sürede geçilmelidir. Çiftçi hizmet satın alabilecek ekonomik özgürlüğe kavuşturulmalıdır. Tarım sektörünün ihtiyacı düzeyinde tarımsal yüksek öğrenim yeniden düzenlenmeli, ihtiyaç düzeyinde mühendis yetiştirilmelidir. Sulama, arazi toplulaştırma gibi tarımsal altyapı eksikleri en kısa sürede tamamlanmalıdır.”

Habertrak/Özlem İnan