Başta televizyon programlarımda olmak üzere şu çocuk parklarının bir de kapalısının yapılması için çok konuştum, çok yazıp çizdim. Sonuç alamadım.
Çocuklarımızın şanssızlığına mı verelim, ilgisiz yetkililerin çocuk sevgisizliğine mi, ihmalkârlıklarına mı, yoksa hepsine birden mi, bilemiyorum.
Ama çocuklarımız yazın sıcağında, kışın soğuğunda salıncaklarda salınmaya, kaydıraklara, tahterevallilere binmeye devam ediyorlar.
Yahu çok mu zor? Çok mu masraflı? Bir belediye için çok mu zahmetli?
Bu ülkede pek çok kapalı spor salonu var. İyi ki de var! İyi de çocukparklarının kapalısı neden yok? Bunun için inşaat da şart değil. Çadırla veya başka bir uygun malzemeyle kaplamak bile yeterli olabilir. Belediyeler nerelere ne kadar gerekli-gereksiz para harcarken, sıra çocuklara gelince mi masraf düşünülüyor acaba?
Her ne ise…Gelelim sadede.
Diyorum ki geliniz, bu fikri Türkiye’de ilk kez Tekirdağ’da hayata geçirelim.
Örneğin sahilde büyükçe bir çocuk parkımız var. Oradan başlayalım. Şu parkın üstünü kapatalım. İçine de yazın serinletici, kışın ısıtıcı bir sistem kuralım.
Bu işin uzmanı değilim ki bir de olası masrafını çıkarıyım ama bir büyükşehir belediye bütçesi için –hatta ilçeler için de- lâfı dahi edilmeyecek, edilmemesi gereken bir harcama olsa gerektir.
Sıcaklar yaklaşıyor. Haziran başından itibaren çocuklar parklarda eğlenirken güneşi yemeyecekler mi? Sırılsıklam olmayacaklar mı? Eğlenelim derken belki de başlarına güneş çarpmayacak mı?
Durum böyle olunca da pek çok ebeveyn çocuğunu parka götürmekten vazgeçmeyecek mi?
Kaldı ki işin bir de sosyal belediyecilik boyutu var. O da ailelerinin maddî yetersizlikleri nedeniyle tatile gidemeyen çocuklarımızla ilgili. En azından onlar için bari şu çocuk parklarını yaz aylarında gönüllerince eğlenmelerine hazır hâle getiremez miyiz?
Sayın Yüceer,bir anne olmanızdan da hareketle şu konunun üzerinde biraz durup düşünmeye ne dersiniz?“Tekirdağ gençlerin şehri olacak” şiarına bir de “Çocukların şehri de olacak” şiarını eklemeye ne dersiniz?
Sayın başkan, gelin şu işe Türkiye’de ilk imzayı atan siz olun. Türkiye’deki bütün belediyelere örnek olun. Bu konuda çocuklarımızı ve ailelerini sevindiren ilk belediye başkanı siz olun. Türkiye’ye örnek olun.
PROF. HALAÇOĞLU’NUN KONFERANSI VE ÜNİVERSİTE
Geçtiğimiz Cumartesiydi. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun Namık Kemal Beyatlı Kültür Merkezinde konferansı vardı.
Konu: Ermeni Tehciri ve 1915 Gerçekleri.”
Düzenleyen: Türk Ocakları Tekirdağ Şubesi.
Konferansa ilgidikkat çekecek kadar iyiydi. Öyle ki salonun dörtte üçü doluydu.
Konferansın bitiminden sonra geçilen görüş açıklama ve soru-cevap faslı da oldukça heyecan vericiydi.
Söz alıp, orada da söylediğim gibi böyle konferansların faydası sadece konusuyla sınırlı kalmamakta. Millî bilincin uyanması ve mevcudun gelişmesi için de yararlı olmakta.
Ancak özellikle dikkat ettim: Dinleyicilerin tamamına yakınının yaşı kırktan fazlaydı. Üniversite çağındaki gençler derseniz,ne yazık ki sadece sekiz-ondu.
Oysa bu kentte bir üniversite var. Üniversitenin Fen Edebiyat Fakültesi var. Fakültenin tarih bölümü var.Bölümde şu kadar öğrenci var. (Internet sitesinde araştırdım ama maalesef sayının yazmadığını gördüm.)
Hocalarından biri bari öğrencileri konferansa gitmeye teşvik edemez miydi? Hatta peşine takıp götüremez miydi? Böyle bir konferansa herkesten önce geleceğin tarihçileri katılım göstermeyecekti de kim gösterecekti?
Hatta aynı şey liseli öğrenciler için de düşünülemez miydi? Onların öğretmenleri ne ile meşguldü?
Sonuç: Ayağa gelen fırsat kaçırılmıştı.
Salonun adı Namık Kemal. Üniversitenin adı Namık Kemal. Ama üniversitemizinöğretim üyeleri ve öğrencileri “Vatan Şairi”Namık Kemal’invatanla ilgili duygu ve ideallerine ilgisiz.
Üzülmemek elde değil.
BELEDİYEYE BİR ÖNERİMİZ VAR
Ülkemizde pek çok kapalı spor salonu var.
MANTIK JİMNASTİĞİ:
Geçenlerde milletvekillerinden biri şöyle dedi:
“Yargı bunun hesabını hukuk önünde soracak.”
Cümledeki mantıksızlık nedir?
(Cevabı gelecek yazımızda)
