KAMPANYA

Resimde, incelediğim bazı siyasi kampanya kitapları görülüyor.

Bunların arasında, Baskın Bıçakçı ve Bülent Kılıç’ın  yazmış olduğu “Yerel Seçimlerde Başarı” başlıklı kitap pratik bilgiler veren kolay okunan bir kaynak.

Yazar Baskın Bıçakçı, Ekşi Sözlüğe göre “ülkenin en baba taşlama yazarlarından biri”.

Kitapta, diğer yerli, yabancı kampanya kitapları ve makalelerinde rastlamadığım, “Esnaf Ziyaretleri” konusunda bile bir bölüm  var.

Yazarlara göre “İşleri gereği her gün çok sayıda insanla muhatap olan esnafların kanaat ve malumat taşıyıcısı olarak sahip oldukları rol önemli”.

Gözlemlerime göre, esnaf ziyaretlerinin seçim sonuçlarına  pek bir etkisi olmuyor, ama caddede kalabalık bir grubun dolaşması dikkat çekiyor.

Yazarlar kitapta, bu ziyaretlerde dikkat edilmesi gereken bazı kurallardan bahsediyor.

Harvard’dan, “Seçim Mühendisliği” gibi kitapların yazarı, P.Norris seçim kampanyalarının evrimini modern öncesi, modern ve post modern olmak üzere üç aşamada ele alıyor.

1-Modern öncesi kampanyalar:  “Modern öncesi”  kampanyalar, doğrudan kişilerarası iletişim biçimlerine dayanıyordu.

Basın, partiler ve halk arasında  temel aracı durumundaydı.

Seçmenler partilerini güçlü parti bağlılıkları ile destekliyordu.

Genellikle bu kampanyalarda partilerin yerel kolları  adayları seçiyor,  broşürler  bastırıyor, kaynakları planlıyor, seçmenleri ve adayları birbirine bağlayan tüm mekanizmaları sağlıyordu.

Bu modelde,vatandaşlar mitingler, parti toplantıları kapı-kapı gezme gibi siyasi aktivitelerde bulunuyordu.

2- Modern kampanyalar:Televizyonun gelişmesiyle ortaya çıkan “modern” kampanyalar, profesyonel danışmanlar tarafından tavsiye edilen, siyasi liderler tarafından merkezi düzeyde koordine edilmiş kampanyalardı.

Ulusal televizyon, kampanya etkinliklerinin başlıca forumu halindeydi.

Seçmenler, parti ve grup bağlılıklarından giderek daha fazla kopmuş durumdaydı.

Politikacılar ve profesyonel danışmanlar anketler düzenler, reklamlar tasarlar, temayı planlar, liderlik turları, haber konferansları yaparak ve fotoğraf dağıtarak basını idare eder, gece televizyon haberlerine hakim olurdu.

Bu süreçte çoğu seçmen politikaya  daha mesafeli ve bağlantısız pasif seyirciler haline geliyordu.

3.Post Modern kampanyalar:İnternetin sağladığı imkanlarla değişen kampanya biçimleri “post-modern” olarak isimlendiriliyor.

Bu  kampanyalarda, profesyonel zümrenin ağırlığın artmış olduğu görülüyor.

Reklam, kamuoyu, pazarlama ve stratejik haber yönetimi konularında danışmanlar  sadece  kampanya döneminde değil, sürekli olarak politikacılarla eşit aktörler gibi çalışıyor.

Yerel faaliyetler tabanda daha sıkı bir şekilde koordine ediliyor.

Medya birden fazla kanaldan oluşan daha karmaşık bir hale geliyor.

Seçmenler, oy tercihlerinde daha öngörülemez oluyor.

Fakat yeni iletişim kanallarının seçmenler ve politikacılar arasında daha fazla etkileşime izin veriyor olması, modern öncesi kampanyalardaki gibi bir yakınlığa yol açıyor.

Şimdiki kampanyalarda kimlerin partiyi desteklediğini bulmak için seçmenler hakkında çok detaylı bilgilere ihtiyaç duyuluyor.

Bu durum büyük miktarda bilgiyi (big data) bulup analiz etmeyi gerektiriyor .

Facebook hesaplarından 87 milyon kişinin bilgilerine ulaştığı için çıkan skandal sonucu kapanan Cambridge Analytica gibi şirketler bu konuda çalışıyor.

Öte yandan veriye dayanan kişiselleştirilmiş kampanyaların katılımı arttıracağı ve demokrasi için yararlı olacağı da savunuluyor.

Tabloda seçmenlere ulaşmak için kullanılacak taktikler karşılaştırılıyor.

Kapı kapı gezmek en etkili, maliyeti düşük, ama partili ve gönüllülerin katılımını gerektiren, zaman alan bir taktik.

Bu konuyu daha sonra bir yazıda özetleyeceğim.

Seçmene ulaşma işine, sadece bir reklamcı gibi değil, daha kapsamlı yaklaştığını iddia eden bazı şirketler de var.

Avusturya bazlı www.cambuildr.com şirketi böyle bir kuruluş.

Web sitelerinde, özel etkileşim uygulamalarıyla, taraftar iletişimlerini kolaylaştırdıklarını, eyleme teşvik ettiklerini, partinin her üyesini güçlendirdiklerini belirtiyorlar.

İlginç bir uygulama da ABD’den: 2019’da yapılan başkanlık seçimlerinde, bazı  seçmenlere el yazısı ile yazılmış, oy vermeye davet eden mektuplar gönderilmiş.

https://votefwd.org/ sitesine giriyorsunuz, size mektup yazacağınız kişilerin adreslerini ve mektup metnini bildiriyorlar.

El yazınızla, eski usul, çok kişisel gözüken bir mektup yazıp postalıyorsunuz.

Bu şekilde 25 milyona yakın mektup yazılmış ve kontrol grubunda  oy verme oranı % 1 artmış.