DOLAR 32,2826 % -0.03
EURO 35,1111 % -0.02
GRAM ALTIN 2.466,77 % 0,02
ÇEYREK A. 4.033,18 % 0,02
BITCOIN 65.294,26 -1.22
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava

TEKİRDAĞ’IN YAMAN HALLERİ–408

Son Güncelleme :

24 Ekim 2018 - 12:14

KİMİNLE KONUŞSAM; TUVALET SORUNU!

———————————————————

 

Ne zormuş bu şey; yani en önce çözülecek tuvalet sorunlarını çözmek işi! İnsanın inanası gelmiyor. Bunca araç, okumuş, görmüş insan; kurumlar amir, memur kaynıyor. Çözüm üretecek insan sayısı; ne çok kıt hale gelmiş…

 

Sahil, çarşılarımız, ana caddelerimiz; hemen her yerde bu sorunumuz öne çıkıyor. Yıllar önce tam da sahilde sabah vakti yaşanan olayı hatırlar ve hep utanırım…

 

Sahilden geçerken limana tuvalet sorunu diye uğramış genç kız ve annesi, tuvalet bulana kadar genç kızın altına işemesi; ne büyük utanç bu kent insanı ve yöneticileri adına…

 

Aynı sorunlar yaşanıyor; hele bir de kış gelsin; açık olanlar da kapanacak erken vakitlerde. Lunapark civarında ki tuvalet ve diğerleri 1 TL. Ya bozukluğu olmayanlar? Bozdur gel, diyerek yollanıyor.

 

Yani; düşünsenize; hacetiniz gelmiş; yani ne denir buna? Birçok şehirde bu sorun tarih oldu. Verilen bir tek kart; hem belediye, hem gemilerde, trenlerde, metrolarda ve tuvaletlerde geçerli. Günümüzün elektronik dünyası; her şeyi ile insana hizmet ederken; bizler halen; bozukluk peşinde koşuyoruz.

 

Bir kez daha utandım; sahilde, lunapark tuvaletleri yanında yıllar önce yaşanan olaya yakın; tuvalet için kâğıt para uzanan hanımefendi; bozukluk yok, diyerek geri çevriliyor. Bozukluk ararken; laf aramızda; azcık da olsa, altına kaçırıyor, utanıyor, sıkılıyor, morali bozuluyor.

 

Ne acı bir kent gafleti; dostlar…

 

HALİNİZE ŞÜKREDİN

——————————-

 

Hükümet Caddesi istikametinden Yeni Çarşı Sokağa giren cıvıltılar saçan bir grup liseli öğrenci; sanırsınız; büyük çınar ağacında bir karga kolonisi…

 

Kız ve erkeklerden oluşan grup, kendi aralarında o kadar çok cıvıltı yapıyorlardı ki; şehrin üzerine bombalar yağsa; onların seslerine, şamatalarına zarar veremeyecek misali…

 

Yeni Çarşı Sokak benim de sıklıkla geçtiğim merkez sokaklarımızdan birisidir. Köşede yılların eczanesi; Şifa ve tam da burada bulunan ulu çınar; Atatürk’ün kahve içtiği mekândan geriye kalan anılar, hatıralar…

 

Çocukların önünde iki orta yaşa adam; bürokrat tipli iki insancık da yürüyordu. Tam ters yönde; Yeni Çarşı Sokak istikametinden Hükümet Caddesine gelen ise; köyün delisi lakabını hak edecek olan müzik delisi, ikizlerden birisi…

 

Onların ismini kimse bilmese de, varlıkları şehrin deliye hasret zamanlarında aranacak kadar şen, neşeli ve alışıldık bir şey… Halkın, şekerli, yarı deli diyeceği cinsten ve sürekli kulağına dayadıkları radyonun müziklerini dinleyen; kimselere zarar olmadığı gibi, toplumun durağanlığını, miskinliğini bir parça şenlendiren çocuklar…

 

Çalan müzik cinsi; arabeske yakınsa, sesi daha da açıyorlar. Açtıkları gibi; kendi dillerinde onlar da eşlik etmeye çalışıyorlar. Gülerek, yüksek perdede seslenerek ve hiç durmadan dolaşan bu yarı deliyi, bürokrat tipli adamlardan birisi, liseli gençlere örnek gösterdi;

 

“ İyi bakın buna; akıl ne büyük şey! Halinize şükür edin!”

 

Sözde ki ima; halkın dilinde ki iğneleme; eski alışkanlıklardan kaynaklanıyordu. Uslu, suskun gençlere özlem duyan kırk yıl öncesinin gençliğinde kalmış; her daim utanan, korkan, kaçan gençlerin özlemi; bürokrat tipli adamın da özlemiydi.

 

Bu yüzden, şamata içinde ki gençleri uyarmak istedi. Onların bu şamatası, onun algısını kirletiyordu. Dikkat çekmek, içinde ki birikimi, çığa dönüşmeden akıtmak, yuvarlamak adına yaptı bu çıkıyı.

 

Yaptı yapmasına; uyardı uyarmasına; gençlerin seslerinde kendi sesi boğuldu… Biraz utandı, gülümsemek yerine sırıtarak; gençlerin büyük şamatasının önünde, uzun ve hızlı adımlarla uzaklaştılar…

 

Sormak lazım; bu gençliğin hallerinden şikâyetleri var mıdır diye? Bilen söz; ekmek elden, su gölden; büyük koruma altında, taze şehirli olmanın denetimsiz, görgüsüz ebeveynleri ne verebilir; sofra kurmak, harçlık sunmaktan başka? Bir de; kendi içimizde ki rütbelere ulaşma haracı olarak; bolca teşvik, rüşvet…

 

Bürokrat tipli adamın yarı deli olarak gösterdiği saçı sakalı bir birine karışmış çingene çocuk; radyosu kulağında, bir başka caddeye, oradan sokağa, sahile doğru; hiçbir şeyi dert etmemek ödülüyle; en güzel besini ve tüm şehri sahne kabul ettiği diyarda eğlenmeye doğru ilerledi gitti…