Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.
Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı, okul öncesi eğitimde siyasal-ideolojik dayatmalardan vazgeçilmesi gerektiğini, sorunların çözümü için somut adımlar atılmasının şart olduğunu söyledi.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yaptığı son değişiklikler ile okul öncesi eğitim kurumlarında mescidi zorunlu hale getirdi.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINDA MESCİD ZORUNLU HALE GELDİ
Kayıt parasının da “katkı payı” adı altında yeniden düzenlendiğini söyleyen Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı; “Bakanlık eğitimin hangi kademesinde olursa olsun, eğitimin niteliği ve ihtiyaçları ile okul öncesi eğitimde görev yapan eğitim emekçilerinin sorunlarına ne kadar uzak olduğunu söz konusu yönetmelik değişikliği ile bir kez daha göstermiştir. Çocukların üstün yararına uygun olarak öğrenme ve gelişim ihtiyaçlarını karşılamak yerine, okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimi dinselleştirme ve ticarileştirme uygulamalarının yaygınlaştırılması kabul edilemez. Yönetmelikte daha önce yer alan “Yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadethane açılır. Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında talep edilmesi halinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak uygun mekân ayrılabilir.” maddesi, “Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları ile yatılı bölge ortaokullarının pansiyon kısımlarında ibadet ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla doğal aydınlatmalı uygun mekânda mescit açılır.” şeklinde değiştirilerek anaokulu ve ilköğretim kurumlarında mescit açılması zorunlu hale getirilmiştir.” diye konuştu.
“ÖNCELİK OKULLARIN SORUNLARINI ÇÖZMEK OLMALI”
Okul öncesi eğitimde alınması gereken tedbirlere değinen Eğitim Sen Tekirdağ Şube Başkanı Kamil Sarı; “Okul öncesi döneme ilişkin alınacak herhangi bir karar için çocuğun yararı öncelikli tutulmak zorundadır. Başka bir ifadeyle okul öncesi eğitim çağında hayata geçirilecek herhangi bir uygulama için ilk ölçüt, bu uygulamanın çocuklar için gerçekten yararlı olmasıdır. Anaokuluna giden çocukların gereksinimleri düşünüldüğünde ilk akla gelenler temiz su, temiz hava, yeterli ve sağlıklı beslenme, güvenli, iç açıcı, hareket etmeye ve oyun oynamaya uygun ortamların olmasıdır. MEB, Türkiye’nin de onayladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı şekilde hareket etmektedir. Türkiye’de okul öncesi eğitimin ve okul öncesi eğitim öğretmenlerinin acil çözüm bekleyen onca sorunu varken, okullara “mescit açılması” ve öğrencilerden “katkı payı” talep edilmesi kabul edilemez. Çocukların gelişimi için en kritik dönem olan okul öncesi eğitimi alanına ihtiyaç kadar bütçe ayırmayıp, bu alanın özel okul öncesi eğitim kurumlarına açılmak istendiği anlaşılmaktadır. Nitekim OECD ülkeleri genelinde okul öncesi eğitime ayrılan bütçe payı milli gelirin yüzde 0,6’sı iken bu oran Türkiye’de sadece yüzde 0,3’tür. Yönetmelik değişikliği yapılırken okul öncesi eğitim öğretmenlerinin yıllardır dile getirdiği taleplere yönelik hiçbir somut adım atılmaması dikkat çekicidir. Yıllardır son derece zor koşullarda görev yapan okul öncesi öğretmenlerinin sağlıklı çalışma koşulları yaratılmadan nitelikli eğitim verilebilmesi mümkün değildir. Eğitimin bütün kademelerinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde yaşanan sorunlara kalıcı çözüm üretmesi için MEB’i somut adımlar atmaya çağırıyoruz. MEB çocukların üstün yararı ve sağlıklı gelişimi ile taban tabana zıt politika ve uygulamalardan derhal vazgeçmeli, okul öncesi eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretmek için çalışmalıdır.” diyerek sözlerini tamamladı. Habertrak/Gülçin Kıyıcı