DOLAR 32,2220 % 0.12
EURO 35,0410 % 0.07
GRAM ALTIN 2.501,56 % -0,35
ÇEYREK A. 4.090,05 % -0,35
BITCOIN 70.968,40 5.741
ÜYE PANELİ
SON DAKİKA
hava 17°

TEKİRDAĞ’IN KAYBOLAN DEĞERLERİ

Son Güncelleme :

05 Kasım 2019 - 11:30

[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Oku”]

 

Sağduyulu ve Tekirdağ düşkünü insanlarla şehrimize dair yaptığımız konuşmalarda kaybolan değerlerimiz için çekilen acılar, duyulan sitemler de çıkıyor ortaya. Yine böyle bir sohbetin içinde atölyeme gelen iki kişinin ısrarla üzerinde durduğu konulardan birincisi yıkılan belediye binamızdı.

 

“İyi hoş, riskli binaydı, oraya yakışmıyordu, yıkılması gerekiyordu! Buna sözümüz yok! Ama o yıkılan binada, bizim tiyatromuz, sinemamız vardı. Şimdi nerede onlar? Onları yerine ne kondu?”

 

Bu düşüncelere katılmamak elde mi? Apar topar yıkılan binaların yerine aynı derecede faydalı olanı koyamadığınız gibi kendiniz de kiraya çıkıyorsunuz. Şimdi bu binanın yerinde harika bir meydan var. Var olmasına da İNSANSIZ bir meydan… Şehir boşalıyor, meydanlar büyüyor, insanlar azalıyor… O zaman? Yanlış hesaplanan, mimari, mühendislik ve insani işler var…

 

Vatandaşlar yerden göğe kadar haklı. Kültür ve sosyal etkinlikleri şehrin dışına bir yere taşımak ayrı bir proje olabilir. Ya şehrin merkezi? Buralarda ki insanlar yürüyerek, olaşacakları oda tiyatroları niçin düşünülmez? Bunca yatırım yapılırken şehrin merkezinde bir oda tiyatrosu kazındırılmaması ayrı bir kayıp… Sosyal ve kültürel etkinliklerin olduğu yerdeki meydanların da hareketi, eğlencesi, şenliği farklı oluyor…

 

Vatandaşlarımızın ikinci sitemi ise TARSAL üzerineydi.” Bu bina bizim tarihimiz, bizim geçmişimiz, anılarımız!” diyen vatandaşlarımız, aynı bina yıkıldıktan sonra bu mekânın sunduğu hizmetleri sunabilen bir mekân yaratılmadı…

 

Naz hazin ki yıktıkları TARSAL binasının yerine naylon kulübeler yapıp burasının adına MUTLUKENT ÇAY BAHÇESİ dediler. Burada var olan tuvaletleri kaldırarak insanların huzurunu, çoluk çocuğuyla inmelerine engel oldular…

 

Beş altı yıl sonra gelinen nokta; eskiye geri dönme çabaları. Şimdi beton dökülerek yeni bir bina yaptılar. Mini bir çayhane… Şehri merkezini düşündüğün zaman hiçbir anlamı olmayacak bir oyuncak…

 

Tarihimizi bir anda yıkıp yok ediyoruz. Tarih deyince illa ki yüzlerce yıl öteye inmesi gerekmiyor. TARSAL gibi mekânların elli altmış yıllık geçmişi, birçok insanın anılarıyla dopdolu. Bu mekânın bir kısmı yıkılıp bir kısmı sahilin tam manasıyla düzenlenene kadar yaşatılması mümkünken, derhal yıkılma projesinin uygulanması birçok vatandaşımızın gönlüne yatmamış.

 

Benim gönlüme yattı mı? Asla! Yerine konulacak sosyal, kültürel tesisler olsaydı sözüm yoktu… Güya şehir nüfusumuz artıyor! Şehir merkezinde kapanan esnaf sayısı da, şehrin akşamlarına, gece yaşamına yansıyan insanlarda bir güzel azalıyor.

 

Bunun sorumlusu kim? Kimler? Desek; “Benim” diyen bir Allahın kulu çıkmaz… Kibri ve gururu, yapaylığı ve durağanlığı tavan yapmış; yönetici ve memurların, bir de Tekirdağ aristokratı gibi her işin başında kendi egosunu tatmin etmek isteyenlerin halkın değimiyle; “Burunları yere düşse, tenezzül edip eğilip almazlar.”

 

Tekirdağ, bütün şehirler gelişir, güzelleşirken, bir türlü kendine gelemeyen bir şehir… Israrla umutlarımızı yeşertmeye çalışıyoruz.

 

Tekirdağ’ın parkları bahçelerinin yanında, tüm kesimlerin; yoksulun, orta hallinin, zenginin çıkacağı gece yaşamının olması gerektiğine olan inancımız ve ısrarımız devam edecek. Trafiğe kapalı bulvarları, alanlarıyla iç huzurumuzu bir kahve, bir çay ve sohbet eşliğinde her türlü yorgunluğu atacağımız sağlam, düzenli, istikrarlı, güvenli ve ucuz alanlarımız;21.yüzyılın dünyasında niçin bizim şehrimizde de olmasın…